Bireysel Emeklilik Sistemi verileri, yatırımcı tercihlerinin güçlü biçimde altın ve altına endeksli fonlara yöneldiğini ve sistem içindeki ağırlığın belirgin biçimde arttığını ortaya koydu. Emeklilik Gözetim Merkezi verilerinden derlenen bilgilere göre, Bireysel Emeklilik Sistemi kıymetli maden fonlarının büyüklüğü ile bu fonlara bağlı sözleşme sayıları eylül sonu itibarıyla geçen yılın sonuna göre artış gösterdi ve sistemde kıymetli maden fonlarının toplam büyüklüğü geçen yılın sonunda 396 milyar 351 milyon lira düzeyindeyken eylül ayında 755 milyar 580,7 milyon liraya yükseldi. Emeklilik Gözetim Merkezi verilerinde 15 grupta incelenen Bireysel Emeklilik Sistemi fon piyasasında kıymetli maden fonlarının payı aynı dönemde yüzde 39,5 seviyesinden yüzde 49,5 seviyesine çıktı ve eylül ayı itibarıyla fon büyüklüğünde kıymetli madenleri 173 milyar 676,1 milyon liralık hacimle Bireysel Emeklilik Sistemi fon pazarının yüzde 11,4’ünü oluşturan likit fonlar izledi. 2025 yılının altın piyasasının yükselişte olduğu bir dönem olarak öne çıktığını ifade eden Bireysel Emeklilik Uzmanı Zeynep Candan Aktaş, yükseliş devam ettikçe tüm yatırım araçlarında olduğu gibi Bireysel Emeklilik Sistemi içinde de yatırımcıların altın fonlarına yöneldiğini belirtti. Aktaş, “Sözleşmelerin yüzde 30'unda altın yatırımı yer almaya başladı. Gelinen noktada BES havuzundaki tüm yatırımların yüzde 40'ı altın cinsi veya altına endeksli yatırımlardan oluşuyor.” ifadelerini kullandı. Yatırımcıların çoğunlukla yükselen piyasalarda bulunmayı tercih ettiğini aktaran Aktaş, altının son bir yıllık performansının bu yönelimi güçlendirdiğini dile getirdi. Yurt içinde altının riskinin çoğu zaman olduğundan daha düşük değerlendirildiğini vurgulayan Aktaş, “Çünkü, altının uluslararası piyasalarda değeri artmasa da dolar/TL paritesindeki yükselişler nedeniyle altın fiyatları uzun vadede sürekli yukarı yönde hareket ediyor. Bu da her dönemde altın yatırımlarını, diğer yatırım araçlarının önüne taşıyor.” değerlendirmesinde bulundu. “2026'da faizlerdeki düşüşün devam etmesi halinde hisse fonlara yönelim olabilir” Zeynep Candan Aktaş, kıymetli maden fonlarının büyüklüğünde görülen artışın arkasındaki faktörleri değerlendirirken altının küresel piyasalarda güvenli liman olarak kabul edildiğini anımsattı ve uluslararası çatışmalar, jeopolitik riskler, savaş olasılıkları ile piyasalardaki dalgalanmaların yatırımcı tercihlerinde altını öne çıkardığını dile getirdi. Aktaş, “Özellikle ABD'nin gümrük vergileri yoluyla uluslararası ticareti dizayn etme çabası, merkez bankalarını altın rezervlerini güçlendirmeye yöneltti. Diğer yandan ülkemizde yüksek enflasyondan korunma güdüsü altının yükselişiyle desteklenince iç talepte de artış meydana geldi. O kadar ki dış ticaret açığını artırdığı gerekçesiyle altın ithalatına kota getirildi.” sözleriyle küresel ve yerel gelişmelerin etkisini ortaya koydu. Son bir yıllık dönemde altın cinsi varlıkların ve mevduat gibi sabit getirili araçların getiri sağladığını ifade eden Aktaş, hisse senedi piyasasının kayıp yaşadığı, döviz cinsi yatırımların ise enflasyon karşısında değer kaybettiği bir tablo oluştuğunu aktardı ve bu ortamda yatırımcıların altın yatırımlarını artırdığını, risk almak istemeyenlerin ise para piyasası fonları, likit fonlar ve temkinli değişken fonlara yöneldiğini söyledi. 2026 yılına ilişkin değerlendirmesinde ise Aktaş, “2026'da başka bir yatırım aracında bir trend oluşmazsa, sistemdeki altın yatırımlarının ağırlığı devam edecektir. Ayrıca, BES uzun vadeli bir yatırım. Sisteme yeni girenlerin altın-gümüş, hisse, dış borçlanma araçları, endeks, karma ve agresif değişken fonların bir veya birkaçıyla bir portföy oluşturmasıyla çeşitlendirme sağlanabilir. Diğer taraftan sisteme girişten itibaren ilk yıllarda bu fonlara yatırım yapılması, olası kayıplardan daha az etkilenmeyi sağlar. 2026'da faizlerdeki düşüşün devam etmesi halinde hisse fonlara yönelim olabilir. Ama BES'te önemli olan portföyü ve vadeyi çeşitlendirmektir.” ifadelerini kullandı. [news_id:792711]