Borsa İstanbul'da BIST 100 endeksi, son 2 ayda yüzde 57 kazançla 2000 yılından bu yana en güçlü iki aylık performansını sergiledi.
Küresel pay piyasalarının büyük çoğunluğunun negatif seyrettiği bu yıl Borsa İstanbul'da BIST 100 endeksi, 11 ayda yatırımcısına yüzde 168 getiri sağladı.
Son 2 ay dikkate alındığında BIST 100 endeksi yüzde 57 değer kazanırken, söz konusu yükseliş Ocak 2000'den bu yana en güçlü iki aylık performansa işaret etti.
BIST 100 endeksinde bu dönemde dolar bazlı yükseliş yüzde 56 olurken, endeks 267 puan seviyesine çıktı. Endeks, yılbaşından bu yana gösterdiği performansa karşın dolar bazlı tarihi zirvesi olan 509 puandan oldukça uzakta bulunuyor.
Borsa İstanbul'da hesaplanan tüm sektör endeksleri kasımda yükselirken, en çok getiriyi yüzde 60 ile madencilik sağladı.
Hisse bazlı bakıldığında BIST 100 endeksinde kasımda 98 hisse değer kazanırken, 2 hisse değer kaybetti. En çok kazandıran yüzde 89 ile Koza Altın İşletmeleri, en fazla kaybettiren ise yüzde 42 ile Sinpaş Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı oldu.
"Yatırımcılar hisse senedi konusunda oldukça seçici olmalı"
Deniz Yatırım Strateji ve Araştırma Bölüm Müdürü Orkun Gödek, yaptığı açıklamada, üçüncü çeyrek şirket finansal sonuçlarının ardından borsadaki yükselişin sürpriz olmadığını söyledi.
BIST 100 endeksinde hisse ve sektör bazlı kısmi ayrışmalar ile ciddi oynaklıkların göründüğüne de dikkati çeken Gödek, buna karşın negatif reel getirinin yoğun olması sebebiyle yerel varlık fiyatlamalarında hisse senedine yönelimin getiri arayışının doğal bir sonucu olduğunu ifade etti.
Gödek, son dönemde halka arzların da uzun bir aradan sonra yeniden hareketlendiğini vurgulayarak, "Bu da yine yerli yatırımcı sayısındaki artışın açıklayıcısı. Genel olarak dış fiyatlama başlıklarından ayrıştığımız için daha lokal gelişmelerle hareket ediyoruz. Bu nedenle yatırımcıların tek yönlü hisse senedi piyasası olmadığı gerçeğini bilerek ilerlemelerinde ciddi fayda var." dedi.
Türkiye'nin, dünyanın her ülkesinde geçerli kavram olan meşhur "seçim rallisinin" başlangıç noktasında olduğunu belirten Gödek, sürecin, yabancı yatırımcı oranındaki ciddi düşük seviyeler nedeniyle oynaklığa açık olabileceğini söyledi.
Gödek, piyasalardaki her haber akışının olması gerektiği ölçekte fiyatlanmadığını aktararak, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Yine bir diğer kabul görmüş gerçek, Türk şirketlerinin tarihsel ortalamalarına kıyasla iskontolu işlem gördüğü. Ancak bunun da farklı birçok gerekçesi söz konusu. Yatırımcılar, her zaman yarınki farklı koşullarda ortak oldukları şirketlerin hikayelerini bilmeli, gerektiğinde uzun vadeli ortaklık ile ilerleyecekleri bilincinde olmalı. Kulaktan dolma, sosyal medya ve mesajlaşma grubu hesapları yörüngesinde hareket etmek bugünün yeni yatırımcılarını, yarının küskün hisse senedi yatırımcıları haline getirebilir. Biz genel olarak model portföy mantığını benimseyerek ilerliyoruz. Geride kalan her sektör/şirket aynı potansiyele sahip değil. Dönemsel farklılaşmalara da dikkat etmeli."
Yükseliş trendinin korunması bekleniyor
Vakıf Yatırım Direktörü Altan Aydın da Borsa İstanbul'un tarihi zamanlar yaşadığını ifade ederek, "Enflasyon beklentileriyle başlayan, güçlü bilançolarla yükselişine devam eden BIST 100 endeksi ,sürekli zirve yenilerken, dolar bazında da benzerlerinden ciddi anlamda pozitif ayrıştı." dedi.
Son dönemdeki en güçlü temanın, hala ucuz kalmış endeks ağırlığı yüksek şirketler ve alternatifsizlik olduğunu vurgulayan Aydın, bu temanın zaman zaman kar satışlarına sebep olabileceğini ancak genel olarak yükseliş trendinin korunmasını beklediklerini kaydetti.
Aydın, bunun için özellikle gayrimenkul yatırım ortaklığı, holding, gıda, otomotiv ve sigortacılık sektörlerinin ön planda kalabileceğini belirterek, "BIST 100 endeksinde 5.100 ve üzerinde ivme kaybı görülme ihtimali olsa da yatırımcılara, 4.750 seviyesi üzerinde kalındıkça, pozisyonlarını korumalarını öneriyoruz. Aralık ayında oluşabilecek muhtemel dalgalanma ve kar satışlarını yine orta vade için alım fırsatı olarak izliyoruz. Bu görüşümüz için yurt içindeki mevduat faizleri, yurt dışı piyasalar ve merkez bankalarının adımları risk oluşturabilir." ifadelerini kullandı.