Mahfi Eğilmez'den finansal özgürlük yolundaki yatırımcılara uyarı

Okuma Süresi: 4 Dakika
Mahfi Eğilmez'den finansal özgürlük yolundaki yatırımcılara uyarı
Doviz.com
01.08.2025 13:07

Yatırımcıları risk yönetimi açısından üç grupta sınıflandıran İktisatçı Mahfi Eğilmez, bireylerin birikimlerini kumar oynar gibi yönetmemesi gerektiği uyarısında bulundu.

Eski Hazine Müsteşarı Mahfi Eğlimez, kişisel blog sayfası üzerinden “Finansal Özgürlük ve Kumar” başlıklı bir analiz yayımladı.

Yazısına finansal özgürlük kavramı açıklayarak başlayan Eğilmez, yatırımcıları tercihlerine göre sınıflandırarak, bu yatırımcıların tercihlerini inceledi.

Eğilmez’in konuya ilişkin paylaşımı şöyle oldu:

"Finansal özgürlük iki şekilde anlaşılabilir:

(1) İnsanın çalışmaya bağımlı olmadan gelir elde edebilmesi. Bu tür gelirlerin kaynakları; kira geliri, temettü geliri, faiz geliri gibi pasif gelirlerden oluşur.

(2) İnsanın kendi finansal yatırımlarını istediği gibi yapması veya yaptırmak üzere özgürce talimat vermesi.

Finansal özgürlüklerin ilki gelir elde etmekle, ikincisi ise elde edilmiş servet veya gelirin harcanmasıyla ilgilidir. Harcama kısmında gelirin nasıl elde edildiğinin önemi yoktur, önemli olan o elde edilen gelirin nasıl kullanıldığıdır.

Yirmi birinci yüzyıl, finans dünyasına getirdiği araç yenilikleriyle, teknolojik değişikliklerle ve belki de hepsinden önemlisi sermaye hareketlerinin serbest bırakılmasıyla finansal özgürlüğün ikinci biçimini yani gelir ve servetin özgürce kullanılması yeteneği zirveye taşıdı. Eskiden bir hisse senedine, tahvile, bir yatırım fonuna, yurt dışındaki bir varlığa yatırım yapmak isteyen kişiler bu yatırımların bazılarını yapabilme özgürlüğüne sahip değillerdi.

Bir kere borsalar bu kadar gelişmemişti, yatırım fonları böylesine yaygın değildi, uluslararası yatırım yapma olanağı son derecede kısıtlıydı. Yirminci yüzyılın son bölümünden itibaren bu alanda ciddi değişiklikler oldu: Neo liberal düzenin küresel geçerlilik kazanmasıyla birlikte canı isteyen, dünyanın her yerinde istediği yatırım aracını alıp satmaya başladı. Uluslararası alanda gayrimenkul alım satımında bazı kısıtlamalar olsa da o alanda bile geçmişle kıyaslanmayacak bir serbestlik ortaya çıktı.

Finansal özgürlüğün böyle genişlemesi, çalışmadan para kazanma olanağını da artırdı. Finansal yatırım özgürlüğünden yararlanıp bunu verimli kullananlar yüksek kazançlar elde etmeye ve çalışmadan yaşamaya başladılar.  

Bu gelişmeler ilk bakışta yatırımcılara daha geniş bir özgürlük alanı tanıması nedeniyle çok olumlu bir durum gibi algılanabilir. Ne var ki bu gelişme, işi finansal yatırımdan çıkarıp kumara çok benzer alanlara taşıdı. Sağdan soldan bir şeyler duyanlar rastgele borsaya girip hisse senetlerini almaya, tahvil alıp satmaya, yatırım fonlarına yatırım yapmaya yöneldiler. Eskiden bu tür yatırımlar finans uzmanlarının yol göstermesine bağlı yapılırken şimdilerde pek çok kişi kendi başına yatırım kararı veriyor ve alım satım yapıyor. Bu gelişmede bu alanda yazılıp yayınlanmış kitaplar, sürekli yayınlanan günlük ekonomik ve finansal durumu yansıtan yayınlar, bankalar başta olmak üzere finans kuruluşlarının günlük yatırım bültenleri, uzmanların yorumları etkili oldu. Bunun sonucunda her tarafta dolandırıcılıklar da zirve yaptı. Her gün farklı yöntemlerle insanlara büyük para kazandıracağını iddia eden yeni dolandırıcılık çeşitleri ortaya çıkıyor.

Yatırımcıları üç grupta toplayabiliriz:

(1) Risklerle yatırımları dengelemeye çalışan ve daha düşük ama daha garantili kazanç sağlamaya yönelenler.

(2) Risklere aldırmadan hızla büyük kazanç sağlamayı hedef alanlar.

(3) Bu ikisi arasında bir yerde olanlar.

İlk gruptakiler daha çok yatırım sepeti yapmaya yöneliyor ve sepete altın, para piyasası araçları, yatırım fonları ve mevduat gibi getirisi iyi kötü belli olan az riskli araçları koyuyorlar.

İkinci gruptakiler genellikle bir veya iki kaleme yatırım yapıyorlar. Mesela kripto paralarla bazı hisse senetlerine paralarını yatırıyorlar. Bunlar yükseliyorsa iyi kazanç sağlıyorlar, düşüyorsa ciddi kayıplar yaşayabiliyorlar.

Üçüncü gruptakiler öteki iki grubun karmasını kapsayan bir yatırım sepeti yapıyorlar. Bu sepete altın, yatırım fonları, hisse senetleri, mevduat, kripto para koyuyorlar. Birindeki kaybı ötekindeki kazançla dengelemeyi tercih ediyorlar.

Bunların hangisi doğru?

Bazen çok risk alanlar öyle yüksek kazanç sağlıyor ki en doğrusunun o olduğunu düşünüyor insan. Bazen de bunlar o kadar çok kaybediyorlar ki yaptıkları yatırımın kumardan farkı kalmıyor. İlk gruptakiler aslında anaparayı enflasyona karşı korumaya çalışır gibi bir durum içinde görünüyorlar. Bu ekibin büyük paralar kazanması da ciddi kayıplar yaşaması da pek mümkün görünmüyor. Üçüncü gruptakiler makul kazançlar elde edebiliyorlar. Bazen kayıpla karşılaşsalar da bu, telafi edilemeyecek boyutta olmuyor.

Kayıt dışı kazanç elde edenler ve/veya kara para aklamaya çalışanlar en büyük riskleri alarak kazançlarını “haydan gelen huya gider” yaklaşımıyla kumar oynar gibi yatırım yapmaya yöneltebiliyorlar. Eğer kayıt dışı gelir elde edenlerden değilseniz paranızı kumar oynar gibi yatırmayın. Böyle bir düşünce içine girdiyseniz Çin atasözünü hatırlayın: “Kumarda tanrılar bile kazançlı çıkmaz.”  

İLGİLİ HABER Mahfi Eğilmez teşvik sisteminin başarısı için önerilerini sıraladı Türkiye’nin bugüne kadar doğru bir teşvik politikası izleyemediğini belirten Dr. Mahfi Eğilmez, doğru teşvik sisteminin nasıl kurgulanması gerektiğini açıkladı.
REKLAMI KAPAT X