Dünya pazarı diken üstünde: Rus petrolüne yeni ambargo kapıda

Okuma Süresi: 4 Dakika
Dünya pazarı diken üstünde: Rus petrolüne yeni ambargo kapıda
Doviz.com
07.08.2025 10:47

Batı'nın Moskova'ya uyguladığı enerji ambargosu, Hindistan için ekonomik bir avantaja dönüşmüş, Rusya’dan indirimli petrolü çekerek rafinerilerini dolduran Yeni Delhi, küresel krizin ortasında kazanan gibi görünüyordu fakat  Washington’dan yükselen sesler, bu kârlı dengeyi paramparça etmeye hazırlanıyor.

Batılı ülkeler 2022 yılında Rus petrolünü boykot etmeye başladığında, Hindistan bu devasa boşluğu hızla değerlendirmişti. Avrupa’ya gitmek üzere olan yaklaşık 2,6 milyon varil günlük ham petrol, o andan itibaren cazip indirimlerle başka alıcılar bekliyordu. 2021’de Rusya’dan neredeyse hiç petrol almamış olan Hindistan, tereddüt etmeden harekete geçti ve kısa sürede Moskova’nın en büyük müşterisine dönüştü. Bugün Hindistan, ithal ettiği petrolün yüzde 35 ila 40’ını oluşturan yaklaşık 2 milyon varil Rus menşeli ağır ve “ekşi” petrolü her gün ülkeye sokuyor.

Bu arz sayesinde Hindistan artan enerji talebini daha düşük maliyetle karşılayabiliyor. Yerli rafineriler ise bu düşük fiyatlı ham petrolü işleyip, ürünleri tam piyasa değerinden satarak büyük karlar elde ediyor. Bu üç yıl boyunca Batılı ülkelerden hiçbir itiraz gelmedi ve Hindistan’ın stratejisi zeki bir hamle gibi görünmeye devam etti.

Jeopolitik sabır taşı çatladı: Trump’tan ağır tokat

Ancak bu kârlı denge, 6 Ağustos itibarıyla sarsıldı. Ukrayna’daki savaşı bitirme yönünde hiçbir çaba göstermeyen Vladimir Putin’e tepki gösteren Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump, Hindistan’a yüzde 25 ek gümrük vergisi uyguladığını açıkladı. Trump, Hindistan’ı Rusya’nın “savaş makinesini finanse etmekle” suçladı. Aynı günlerde Amerikan Kongresi’nde, Rus petrolü satın alan ülkelere yüzde 500’e varan vergiler getirmeyi öngören bir yasa tasarısı gündeme taşındı.

Bu sırada Avrupa Birliği de boş durmadı. Ocak ayında devreye girecek olan 18. yaptırım paketi kapsamında, Rus ham petrolünden üretilmiş rafine ürünlerin ithalatını tamamen yasaklayacağını duyurdu.

Fakat bu tehditler ilk bakışta etkisiz gibi görünüyor. Rosneft destekli olmayan Hindistan’daki rafinerilerin çoğu, petrolün büyük kısmını Rusya dışından tedarik ediyor. Rafineriler, karışımın içinde Rus petrolü olsa bile ürünlerinin “Rusya kaynaklı” sayılmadığını savunabiliyor. Bu da Avrupa Birliği yasağının uygulanmasını zorlaştırıyor. Donald Trump’ın asıl hedefi, Rusya’nın petrol gelirlerini baskılayarak Putin’i savaşı durdurmaya zorlamak. Ne var ki Rus petrolünün dış pazarlara ulaşamaması, küresel fiyatları yukarı çekebilir ve bu da Amerikan siyasetinde rahatsızlık yaratabilir. Belki de bu nedenle petrol piyasası şu an için sakinliğini koruyor.

Hindistan kırmızı çizgiye yaklaşıyor

Fırtına henüz patlamamış olsa da yaklaşan bulutlar yoğunlaşıyor. Çin’in aksine, Hindistan’ın Amerikan yaptırımlarına direnme geçmişi oldukça zayıf. Donald Trump’ın ilk başkanlık döneminde Amerika, İran petrolü alan herkesi cezalandıracağını ilan ettiğinde, Hindistan hiç gecikmeden uyum sağlamıştı. Bu kez Beyaz Saray’ın “Hindistan’ı sıfır ithalata zorlamakta ciddi olduğu” ifade ediliyor.

Bu koşullar altında Hindistan’da sakin kalan piyasalar, Donald Trump’a cesaret verebilir. Olası bir sonraki adım ise yalnızca rafinerilere değil, Rusya’nın petrol satışına aracılık eden bankalar, limanlar ve şirketleri de Amerikan finans sisteminden dışlamayı içeren sert tehditler olabilir.

Böyle bir senaryoda, Hindistan derhal yeni kaynak arayışına girişecektir. Bazı rafineriler şimdiden Rusya’ya verdiği siparişleri yüzde 40 ila 50 oranında azaltmış durumda. Teoride, Orta Doğu ülkeleri yaklaşık 3,5 milyon varil günlük boş kapasiteye sahip. Fakat pratikte bu arzın önemli bir bölümü, uzun vadeli anlaşmalarla Doğu Asya’ya bağlı. Kaldı ki, Orta Doğu petrolü genellikle Hindistan’ın tercih ettiği “Urallar” tipi ham petrole kıyasla daha hafif nitelikte.

Küresel dengeler yeniden yazılıyor: Kazanan Çin mi olacak?

Rusya için ise alıcı bulmak giderek zorlaşacaktır. Çinli rafineriler teknik olarak daha fazla petrol ithal edebilir çünkü ülke, yaptırımları aşmak için gereken lojistik ve finansal altyapıyı yıllar içinde zaten kurdu. Fakat Pekin yönetimi de tüm ihtiyacını tek bir kaynağa bağlamak istemiyor.

Bu denklemler, Amerika’nın Hindistan’dan derhal uyum talep etmesi durumunda, küresel petrol fiyatlarının hızla yükselmesine yol açabilir. Analistler bu fiyatların varil başına 80 Amerikan dolarının üzerine çıkabileceğini öngörüyor. Donald Trump bu düzeydeki bir artışı uzun süre sineye çekemez. Dolayısıyla önce sert adımlar atıp ardından kısıtlamaları altı aylık bir geçiş sürecine yayarak yumuşatması olası. İran yaptırımlarında olduğu gibi.

2025 başlarında oluşması beklenen petrol fazlası, bu tür sert ama zamana yayılan yaptırımlar için uygun zemin sunabilir. Zaman tanındığında Hindistan, mevcut Rusya kaynaklı arzının büyük kısmını başka tedarikçilerle değiştirebilir; ancak bu, yüksek maliyet anlamına gelir. Urallar tipi ham petrol şu anda benzer kalitedeki diğer türlere göre 5 ila 10 Amerikan doları daha ucuza satılıyor.

Bu durumda Hindistan’daki rafinerilerin kar marjı büyük ölçüde eriyecektir. Onlar sahneden çekildikçe, yerlerini Çinli rakipleri alabilir. Çinli şirketler son dönemde stoklarını agresif biçimde yenilediği için, ciddi bir atılım için gerekli mühimmata sahip. Üstelik Amerikan yaptırımlarına daha az maruz kaldıkları için, Rus petrolünü daha da büyük bir indirimle almaya devam edecekler.

 

REKLAMI KAPAT X