
Uzmanlar, İsrail’in İran’a yönelik saldırılarının Türkiye’nin gaz tedarikini etkilemesi durumunda ciddi bir arz sorunu yaşanmayacağı görüşünde birleşti. Türkiye’nin LNG yatırımları, yer altı depolama kapasitesi ve çeşitlendirilmiş kaynak portföyü, muhtemel kesintilere karşı güçlü bir zemin oluşturuyor.
İsrail’in 14 Haziran’da İran’ın en büyük doğal gaz üretim sahası olan Güney Pars’a yönelik dron saldırısının ardından enerji gündeminde gözler yeniden İran’a çevrildi. Saldırılar, İran’ın enerji üretim altyapısına yönelik tesisleri de etkilerken, Türkiye’nin bu ülkeden doğrudan ve Türkmenistan üzerinden swap yoluyla sağladığı gaz tedarikinin geleceği tartışılmaya başlandı.
İran, yıllık 250 milyar metreküpü aşan üretimiyle, Amerika Birleşik Devletleri ve Rusya’nın ardından dünyanın en büyük üçüncü doğal gaz üreticisi konumunda yer alıyor. Türkiye ise uzun yıllardır İran’dan doğal gaz temin ediyor. Ayrıca 2025 yılı Mart ayında başlayan yeni bir sürecin parçası olarak Türkmenistan’dan swap yöntemiyle gaz alımına başladı. Bu kapsamda yıl sonuna kadar 1,3 milyar metreküp Türkmen gazının İran üzerinden Türkiye’ye ulaştırılması planlandı.
Altyapı Gücü ve LNG Yatırımlarıyla Sağlanan Dayanıklılık
Petrol ve Doğal Gaz Platformu Derneği (PETFORM) Genel Sekreteri Murat Kalay, Türkiye'nin özellikle son dönemde doğal gaz altyapısına yaptığı yatırımlarla muhtemel arz kesintilerine karşı hazırlıklı olduğunu belirtti.
Kalay, konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede, "Şu anda biz, Türkmen gazının dışında İran'dan doğrudan da aldığımız bir gaz var. Bunun müzakereleri yeni dönem için yapılıyor. Özellikle geliştirdiğimiz altyapıyla, LNG (sıvılaştırılmış doğal gaz) kapasitesini artırmamızla ve yer altı depolarımız sayesinde olağanüstü durumlara ve belirsizliklere karşı çok daha dayanıklı ve hazır durumdayız" ifadelerine yer verdi.
Türkmen gazının swap yöntemiyle Türkiye’ye taşınmasının tarihsel bir hedef olduğunu vurgulayan Kalay, bununla birlikte uzun vadede asıl hedefin Türkmen gazının Hazar geçişli doğrudan bir hat üzerinden Türkiye’ye ulaşması olduğunu belirtti.
Kalay, "Fakat bu manada başladığımız süreç, toplam tüketimimiz düşünüldüğünde oldukça kısıtlı bir miktarı temsil ediyor. Bu uzun vadede tabii ki bizim için önemli bir amaç. Ancak swap yönteminden ziyade, Türkmen gazının Hazar geçişini kullanarak Türkiye'ye ulaşması asıl hedefimiz" dedi.
Türkiye’nin Türkmenistan’dan sağladığı gaz miktarının arz güvenliğini tehdit edecek seviyede olmadığını vurgulayan Kalay, “Zaten altyapımız ve alternatif güvenlik kaynaklarımız, bu miktarı rahatlıkla telafi etmeye, tüketim eğrimizde bir sıkıntı yaratmamaya imkan sağlıyor” değerlendirmesini yaptı.
Yaz Aylarında Talep Düşük, Sevkiyat Sürmekte
Türkiye Enerji Stratejileri ve Politikaları Araştırma Merkezi (TESPAM) Başkanı Oğuzhan Akyener de yaptığı açıklamada, İsrail’in saldırılarında Güney Pars sahasının yalnızca 14. fazına ait yüzey tesisinin hedef alındığını ve şu an için gaz akışında bir kesintinin yaşanmadığını belirtti.
Akyener, “Bu sahanın ana tedarik, ana nakil bölümlerindeki yüzey tesisleri vurulsa çok daha büyük etki ederdi ama öyle bir saldırıdan bahsedilmiyor.
İlgili üretim süreci birçok fazdan oluşuyor. 14. faz olarak nitelendirilen ünitenin üretiminde belki belirli bir süreli aksama şu an için söz konusu olabilir ama genel anlamda üretim ve sevkiyatta şu an için bir durma ya da kapanma gibi bir durum söz konusu değil.
Dolayısıyla bu saldırı Türkiye'nin Türkmenistan'dan yaptığı gaz tedarikinin ya da Türkiye'nin aldığı İran gazının kesilmesine sebep olur mu? Şu an için böyle bir durum söz konusu değil gibi" ifadelerini kullandı.
Yaz aylarının başlamasıyla hem Türkiye’de hem de İran’da iç tüketimin düşüş gösterdiğini belirten Akyener, bu dönemde arzın sekteye uğramasının daha az olasılık taşıdığını aktardı. “Bu gösteriyor ki İran'daki iç talep de düşük olduğu için sevkiyat devam eder. Şu an Türkiye'nin de doğal gaz talebi haliyle yaz koşulları sebebiyle düştüğü için Türkiye'nin de çok fazla acil bir doğal gaza ihtiyacı yok” diye konuştu.
İlerleyen dönemde İsrail’in İran’ın doğal gaz üretim ve iletim altyapısına yönelik daha geniş çaplı saldırılar gerçekleştirmesi olasılığına dikkat çeken Akyener, bu durumda İran gazında ve Türkmenistan’dan swap yoluyla gelen gazda kesintilerin yaşanabileceğini belirtti. “Türkiye, Türkmen swap opsiyonu dursa da İran'dan gaz tedariki kesilse de bu süreci yönetebilecek kabiliyete sahiptir” ifadesini kullanarak, enerji arz güvenliği açısından Türkiye'nin elinin güçlü olduğunu vurguladı.