Akademisyenler faiz kararının maliye politikalarıyla desteklenmesi gerektiğine dikkati çekti

Okuma Süresi: 4 Dakika
Akademisyenler faiz kararının maliye politikalarıyla desteklenmesi gerektiğine dikkati çekti
Doviz.com
25.12.2020 13:19

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) faiz artırımı kararını değerlendiren akademisyenler, kararın enflasyon üzerinde ne kadar etkili olacağının, maliye politikasının nasıl uygulanacağına bağlı olduğu belirtti.

TCMB Para Politikası Kurulu (PPK) 1 hafta vadeli repo faiz oranını 200 baz puan artırarak yüzde 15'ten yüzde 17'ye çıkardı. Merkez Bankası yaptığı duyuruda, gelecek dönemde parasal duruşun sıkılığının, enflasyonu etkileyen tüm unsurlar dikkate alınarak enflasyonda kalıcı düşüşe ve fiyat istikrarına işaret eden güçlü göstergeler oluşana kadar kararlılıkla sürdürüleceğini vurguladı.

Akademisyenler, söz konusu kararı AA muhabirine değerlendirdi.

Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selahattin Toğay, kararla Merkez Bankasının gelecek dönemde piyasaları sözle yönlendirme gücünün artacağını ifade etti.

TCMB'nin ilan ettiği gibi davrandığına ve verdiği sözü tuttuğuna işaret eden Toğay, "TCMB 'enflasyon düşecek' derse, piyasalar buna inanacak ve ona göre davranacak. 'TCMB bir şeyi söylüyorsa geçerliliği vardır' diye düşünecek. Bizim için sürpriz yaratmayan bir Merkez Bankası olduğu için Naci Ağbal'ı gerçekten kutlamak lazım." diye konuştu.

"Türk lirası tasarrufları artacak"

Toğay, faiz artırımının tüketici kredileri başta olmak üzere talep baskısını azaltacağını, TL tasarruflarını artırırken, dolarizasyonu da zaman içinde çözeceğini ifade etti.

Faiz artışının ne ölçüde daraltıcı etki yaratacağının, maliye politikasının nasıl uygulanacağına bağlı olduğunu belirten Toğay, "Bugün karar açıklandı diye ertesi gün piyasada bunun yansımasını görmeyiz. Muhtemelen nisandan itibaren enflasyondaki düşüşte kalıcı eğilim görülmeye başlar. Çünkü aralık-ocak-şubat ve martta mevsimsel olarak enflasyon zaten yüksek oluyor. Bu yüzden gecikme normal bir gecikmedir." diye konuştu.

"Enflasyon yüzde 16-17 bandını aşabilirdi"

Bilkent Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Kara da TCMB'nin faiz kararının döviz kuru ve beklenti kanalı üzerinden enflasyondaki yükselişi sınırlayacağı değerlendirmesinde bulundu.

Gecikmeli kur etkilerinin ve emtia fiyatlarının TÜFE üzerindeki birikimli yansımalarının henüz bitmediğini vurgulayan Kara, bu nedenle kısa vadede enflasyonun artmaya devam edebileceğini dile getirdi.

Kara, burada kritik sorunun, "gelecek aylarda enflasyonun maksimum gideceği noktanın neresi olduğuna" işaret ederek, "TCMB bu proaktif kararı almasaydı enflasyon bahar aylarında yüzde 16-17 bandını aşabilirdi. Yapılan bu kararlı sıkılaştırma adımlarından sonra enflasyonun yıl ortasına kadar yüzde 15 civarında salındıktan sonra ikinci yarıda kademeli olarak düşeceğini söyleyebiliriz. Bu da TCMB'nin ilave faiz artırımı gereksinimini tamamen ortadan kaldırmasa da epey sınırlar." diye konuştu.

Kara, verimlilik konusunu, düşük iş gücüne katılımı ve yapısal dış açığı para politikasının çözemeyeceğini ve reel sorunların reel çözümler gerektirdiğini söyledi.

Çözüm üretebilmek için zaman gerektiğini vurgulayan Kara, şunları kaydetti:

"İşte sıkı para politikası bize bu zamanı kazandırıyor. Zaten enflasyonu kalıcı olarak düşürebilen ülkelere baktığımızda, basiretli para politikasının diğer boyuttaki tedbirlerle desteklendiğini görüyoruz. Dolayısıyla Merkez Bankasının işini yapması önemli bir aşamadır, bunu desteklemek gerekiyor. Fakat uzun vadede hukukun ve liyakatin hakim olduğu güçlü bir kurumsal yapı oluşturmak ve verimliliği artırmak daha önemli. Kalıcı çözüm istiyorsak bunları yapmamız gerekiyor."

"TCMB piyasayla restleşmekten vazgeçti"

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi (TOBB ETÜ) İşletme Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ramazan Aktaş da piyasaların kararı olumlu karşıladığını belirterek, kurların geri geldiğini, uzun vadeli faizlerin düştüğünü ve borsada yükseliş hareketleri görüldüğünü ifade etti.

"TCMB piyasayla restleşmekten vazgeçti." diyen Aktaş, şöyle konuştu:

"Naci Ağbal göreve geldiğinden beri TCMB piyasa beklentisi doğrultusunda hareket etmeye başladı. 'Enflasyonu aşağı indirmek için faizi artırmam gerekiyordu ve artırdım.' diyor. Daha önceki 'enflasyonu indirmek için faizin indirilmesi gerektiği' düşüncesinden, klasik görüşe dönüldü. Bu piyasalar tarafından olumlu algılandı."

Söz konusu karar neticesinde reel faiz artık pozitif olduğu için hanehalkının harcamalarını kısacağını ve yatırımların azalacağını belirten Aktaş, kararın kısa vadede olumsuz etkisinin ise yatırımlar azalacağı için büyümenin düşmesi ve buna bağlı olarak işsizlikte daha yüksek rakamların görülmesi olacağını söyledi.

Aktaş, büyüme ve işsizliği azaltmak bu kadar önemliyken, faizin neden artırılması gerektiğini şöyle açıkladı:

"TCMB ilk etapta piyasaya para politikasıyla bir istikrar getirmek istiyor. Eğer güven algısı yeniden oluşursa istikrar gelir, işler düzelir, Türkiye'ye yatırım artacaktır. Buna bağlı olarak büyüme artar ve işsizlik azalır. Bunu sadece para politikasıyla yapmak mümkün değil, maliye politikalarıyla da bütünleştirmek lazım. TCMB'nin sadece para politikasıyla ekonomiyi rayına oturtması kısa vade için mümkün olabilir. Orta ve uzun vadede piyasa ve insanların beklediği, daha sağlam ve tutarlı bir ekonomi programı."

Komşularla olan sorunların azaltılması, içerde de demokratikleşme adımlarının hızlandırılması gerektiğini dile getiren Aktaş, şunları ifade etti:

"Bunların hepsi yatırım ikliminin iyileştirilmesi anlamına geliyor. Bu tür bir programla ve güven veren bir ekiple insanların karşısına çıkıldığında orta ve uzun vadede işlerin yoluna gireceğini düşünüyorum. Enflasyonu asıl indirecek olan hükümetin uyguladığı programdır. Eğer siz yatırım iklimini güçlendirirseniz, devletin ekonomideki ağırlığını azaltırsanız ve piyasaya daha fazla güvenmeye başlarsanız işler yoluna girer."

REKLAMI KAPAT X