Bakan Şimşek ekonomide 2025'in yol haritasını açıkladı

Okuma Süresi: 6 Dakika
Bakan Şimşek ekonomide 2025'in yol haritasını açıkladı
Doviz.com
30.01.2025 10:25

Bu yıl maliye politikasının daha sıkı olacağını belirten Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, dezenflasyon sürecinde ise dört temel başlığın belirleyici olacağını söyledi.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Ekonomi Muhabirleri Derneği’nin (EMD) yayın organı EKONOM Dergisi’ne verdiği röportajda, Türkiye’nin dezenflasyon sürecinde kritik adımlar attığını vurguladı. Şimşek, 2023 yılının mayıs ayından itibaren uygulanan ekonomik programın olumlu sonuçlar verdiğini belirterek, 2024 yılında dış kırılganlıkların azaltıldığını, dayanıklılığın artırıldığını ve makro-finansal istikrarın güçlendirildiğini ifade etti.

Bakan Şimşek, 2025 yılı hedeflerini açıklarken, dezenflasyon sürecinde belirleyici olacak dört temel hususa dikkat çekti:

Para Politikasının Etkisi: Şimşek, para politikasının enflasyon üzerindeki gecikmeli etkisinin zamanla daha net görüleceğini ifade etti. 2025 yılında sıkı para politikasının enflasyonu baskılamaya devam edeceğini belirten Şimşek, fiyat istikrarının sağlanması için bu adımın kritik önemde olduğunu vurguladı.

Bütçe Açığının Azaltılması: 2025 yılında bütçe açığının milli gelire oranının azalacağını ve bu durumun negatif mali etki yaratarak enflasyon üzerinde baskı oluşturacağını söyleyen Şimşek, mali disiplinin güçlendirilmesiyle birlikte dezenflasyon sürecinin destekleneceğini belirtti.

Yönetilen ve Yönlendirilen Fiyatların Enflasyonla Uyumu: Yönetilen ve yönlendirilen fiyatların enflasyon hedefiyle uyumlu belirlenmesi konusunda hassasiyet gösterdiklerini ifade eden Şimşek, akaryakıt ürünlerinde yapılan vergi düzenlemeleriyle enflasyon üzerindeki baskıyı azaltmaya çalıştıklarını dile getirdi. Bu doğrultuda, 2025’te ÖTV artış oranının yüzde 6 ile sınırlandırıldığını ve 12 milyar liralık vergi gelirinden vazgeçildiğini açıkladı.

Arz Yönlü Tedbirlerin Artırılması: Dezenflasyonu sadece talep yönlü politikalarla değil, gıda, konut ve enerji gibi alanlarda arz yönlü tedbirlerle de destekleyeceklerini ifade eden Şimşek, bu alandaki reformları hızlandıracaklarını söyledi. Tarımsal üretimi artırmak için sulama projeleri, gıda lojistiği ve ihtisas bölgeleri gibi projelerin devam edeceğini belirten Şimşek, sosyal konut arzını artırma ve enerji dönüşümünü yerli ve yenilenebilir kaynaklarla destekleme planlarını da vurguladı.

Bakan Şimşek, maliye politikasının 2025 yılında daha sıkı olacağını ve bütçe açığının milli gelire oranının yüzde 3,1’e çekileceğini belirterek, enflasyonla mücadelenin mali disiplin ile destekleneceğini söyledi. Ayrıca, kayıt dışılıkla mücadele, harcama disiplini ve gelir politikaları ile bütçe açıklarının kontrol altına alınacağını ifade etti.

Türkiye’nin enflasyonla mücadelede kalıcı başarıya ulaşması için yapısal reformların önemini vurgulayan Şimşek, uzun vadede ekonominin sürdürülebilir büyüme yolunda ilerlemesi için verimlilik ve rekabet gücünü artırmaya odaklanacaklarını belirtti.

Şimşek, 2024 yılına ilişkin değerlendirmeleriyle birlikte 2025 yılına ilişkin beklentilerini ise şöyle anlattı:

“Bu yıl KKM’den çıkışı tamamlayacağız”

"Makro finansal istikrarı pekiştirmek ve dezenflasyon sürecini hızlandırmak için KKM’den çıkıyoruz. KKM’nin cazibesini azaltmak için tüzel kişilerdeki kurumlar vergisi istisnasını kaldırdık. Bireysel mevduatlara ise stopaj getirdik. Döviz yükümlülüğü olan firmaların döviz ve TL cinsinden hesaplarına sağlanan kur korumalı desteği kaldırıldı. Bu adımların da katkısıyla KKM’deki azalış 71 haftadır kesintisiz sürüyor. Ağustos 2023’te 144 milyar dolarla zirve seviyesini gören KKM stoku, Aralık’ta 32.8 milyar dolara geriledi ve KKM’nin toplam mevduatlar içindeki payı 20 puan azalarak yüzde 5.9’a düştü. 2025 yılında KKM’den çıkışı tamamlayacağız.

"2025, CDS priminin düşüşünü sürdürdüğü bir yıl olacak"

Makro finansal istikrarımızın güçlenmesiyle ülke risk primimiz (CDS) düştü. Mayıs 2023’te 700 baz puana yükselen risk primimiz, 2024 sonunda 260 puana geriledi. Türkiye risk primindeki iyileşme ile gelişmekte olan ülkelerden olumlu ayrıştı. Bu dönemde gelişmekte olan ülkelerin ortalama risk primindeki düşüş 36 baz puan iken, risk primimiz 443 puan azaldı. 2025 yılı CDS’imizin düşmeye devam ettiği bir yıl olacak. Program sayesinde dış finansman maliyetimiz de oldukça azaldı. ABD Hazinesi benzer vadeli tahvil getirisi üzerine ilave prim farkı, yani spread, gelişmekte olan ülkelerde 2023 yılı Mayıs ayına göre 69 baz puan, ülkemizde ise 432 puan geriledi.

"Dış kırılganlığımızı önemli ölçüde azalttık"

Mayıs 2023’te 55,6 milyar dolara ulaşan yıllıklandırılmış cari açık, Ekim 2024’te 7,7 milyar dolara, milli gelire oranla yüzde 0,8’e geriledi. Ekonomideki yeniden dengelenme, azalan enerji maliyetleri, düşen altın ithalatı ve turizm gelirlerindeki olumlu seyir cari dengedeki iyileşmeyi destekledi. 2024 yılında cari açığın milli gelire oranla yüzde 1’in altında gerçekleşerek Orta Vadeli Program hedefinin altında kalmasını bekliyoruz. 2025 yılında ise cari açığın sürdürülebilir bir düzeyde, milli gelire oranla yüzde 2 seviyesinde kalmasını öngörüyoruz.

"TL'ye güven arttı"

Cari açıktaki düşüş, dış finansmana erişimin iyileşmesi ve Türk lirasına artan güven sonucunda, önemli ölçüde rezerv birikimi sağladık. 2023 yılı Mayıs ayına göre brüt rezervlerimiz yaklaşık 57 milyar dolar, swap hariç net rezervlerimiz ise 104 milyar dolar arttı. Uluslararası tanıma göre rezerv yeterliliğimiz eşik seviyeye ulaştı. Rezervlerdeki artışın yaklaşık yüzde 75’i yurt içi portföy tercihlerinden, yani ters para ikamesinden kaynaklandı. Programla birlikte Türk Lirasına güven arttı ve yabancı para mevduatların toplam içindeki payı yüzde 41,4’e geriledi.

"Hizmet enflasyonunda atalet yüksek seyrediyor"

Vatandaşımızın geçim sıkıntısını çözmek en büyük önceliğimiz. Bu doğrultuda gerekli politika çerçevesini oluşturduk ve dezenflasyon programını kararlılıkla uygulamaya devam ediyoruz. Uyguladığımız programın temel amacı olan fiyat istikrarını sağlamak, uzun soluklu bir çaba gerektiriyor. Bu nedenle programın ilk yılını dezenflasyona geçiş dönemi olarak planlamıştık. Yıllık enflasyon öngördüğümüz gibi mayısta zirveye ulaştı. Haziranda başlayan dezenflasyon süreci devam ediyor. Aralık ayında yıllık enflasyon 2023 sonuna göre 20 puan, 2024 mayıs ayındaki zirve seviyesine göre ise 31 puandan fazla geriledi. Para politikasına hassasiyeti yüksek olan temel mallarda enflasyon düşüşü daha belirginken, dünyada olduğu gibi bizde de hizmetlerde atalet yüksek seyrediyor.

"Gelir dağılımı eşitsizliği iyileşiyor"

Uyguladığımız ekonomi programı sayesinde gelir dağılımındaki bozulmayı gidermeye başladık. Gelir dağılımı eşitsizliğini gösteren Gini Katsayısı 2022 yılında, 2005 yılından sonra en kötü seviyesini görmüştü. Ancak 2023 yılında bu eğilim tersine döndü, gelir dağılımında adalet yeniden sağlanmaya başladı. Çalışanlarımızın milli gelirden aldığı pay son 26 yılın en yüksek seviyesine ulaştı. Enflasyondaki düşüşün devamıyla, vatandaşlarımızın alım gücü daha da artacak ve gelir dağılımındaki bozulma düzelmeye devam edecek.

"Büyüme dengelendi, yavaşlama geçici"

Dezenflasyon sürecinde büyüme ılımlı ve daha dengeli seyrediyor. 2023 yılı üçüncü çeyreğinde ekonomide başlayan dengelenme belirginleşerek sürüyor. 2024’ün ilk üç çeyreğinde yüzde 3,2 gerçekleşen büyümeye toplam yurt içi talep 1,3 puan, net dış talep ise 1,9 puan katkı yaptı. Jeopolitik gelişmeler ve en büyük ticaret ortağımız Almanya’daki zayıf talep, 2024 yılında ihracatımızın büyümeye katkısını sınırladı. Bunun yanı sıra stok maliyetlerindeki artış, iç talepteki yavaşlama ve diğer ihracat pazarlarımızdaki görece zayıf talep imalat sanayinde daralmaya neden oldu. Ancak milli gelirimizin yaklaşık 4’te 3’ünü oluşturan hizmetler, inşaat ve tarım sektörlerinde ekonomik aktivite halen güçlü görünümünü koruyor. Büyümedeki ivme kaybına rağmen, işgücü piyasamız güçlü görünümünü sürdürmekte olup programın kısa vadeli etkilerinin oldukça sınırlı olduğunu gösteriyor. Mevsimsel düzeltilmiş istihdam 2024 ekim ayında geçen yılın mayıs ayına göre 1,4 milyon kişi artarken aynı dönemde işsizlik oranı 0.8 puan gerileyerek yüzde 8,8 oldu.

"2025'in ikinci yarısından itibaren kademeli toparlanma bekliyoruz"

Enflasyondaki düşüş ve destekleyici küresel koşullarla birlikte, 2025’in ikinci yarısından itibaren ekonomik aktivitede göreli bir toparlanma öngörüyoruz. 2025 yılında küresel büyümenin, ticaretin, finansal koşulların ve emtia fiyatlarının ekonomimiz açısından daha destekleyici olmasını öngörüyoruz. İhracatımızın yüzde 72’sini oluşturan Avrupa, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da büyümenin 2025 yılında hızlanması beklenmektedir. 2025 yılı sonuna kadar piyasalar, ABD Merkez Bankası’nın (Fed) 50 baz puan, Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) ise 100 baz puan daha faiz indirimi yapmasını öngörmektedir. Gevşeyen küresel finansal koşullar ülkemiz ve gelişmekte olan diğer ülkeler açısından olumlu olacaktır. Küresel ekonomide korumacılığın arttığı bir dönemden geçiyoruz. Üretimin yerelleştiği ve tedarik zincirlerinin dost ülkelere yöneldiği bu dönemde, Türkiye önemli avantajlara sahip. Gümrük Birliği dahil olmak üzere, 54 ülkeyle yaptığımız serbest ticaret anlaşmalarıyla, 30 trilyon dolarlık bir coğrafyaya entegreyiz ve bu sayede korumacı eğilimlere karşı dayanıklıyız. Serbest ticaret anlaşmalarımızın olmadığı yakın ve dost coğrafyalarla da güçlü ilişkilerimiz var."

REKLAMI KAPAT X