İstanbul, 14 Mart (DHA) - Çelik İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Namık Ekinci, ABD Başkanı Donald Trump'ın çelik ithalatına yüzde 25 vergi koyması sonrası gündeme gelen "muafiyet" konusunda, "Türkiye, ABD’nin muafiyet şartlarının tümünü yerine getiriyor ve Trump’ın işaret ettiği üç kritere göre de muafiyeti hak ediyor" dedi.
Ekinci yaptığı açıklamada, Trump'ın, "dünya genelinde yükselen seslere aldırış etmeyip ticaret savaşlarının fitilini ateşleyecek Section 232 yasasına imza attığı" ancak, yasadan Kanada’yı ve Türkiye ile aynı ürün gamına sahip Meksika’yı muaf tuttuğunu anımsattı ve ekledi:
"Dünya genelinde bu denli tepki varken Donald Trump’ın adeta inat ederek yürürlüğe aldığı korumacı önlemler hem dünya ticaretini hem de Amerikan ekonomisini olumsuz etkileyecek.
"Başından sonuna neresinden bakarsanız bakın haksız bir durumla karşı karşıyayız. Resmi olarak imzası atılan çelik ithalatına yüzde 25 vergi kararı bazı ülkelere ayrıcalık tanıyan bazılarına da muafiyet için açık kapı bırakan yanı ile eşit ve adil değildir.
"Beklenildiği üzere ABD iki komşusu Meksika ve Kanada’yı NAFTA görüşmeleri süresince vergiden muaf tuttu. Avustralya ile de görüşmelerin sürdüğü bilgisi mevcut. Türkiye’nin bir an evvel ABD ile masaya oturması çelik sektörümüz açısından hayati önem arz etmektedir."
Donald Trump’ın Section 232 yasasından muafiyet için özetle karşılıklı ticaretteki dengesizlik, Çin ile çelik alışverişi ve askeri harcamalar olmak üzere üç noktaya işaret ettiğini belirten Namık Ekinci, "Bunlardan ilki ikili ticaret ilişkilerindeki dengesizlik ki Türkiye ile ABD ticaretinde açık veren taraf Türkiye’dir. Çelik sektörü özelinde de ABD’den çelik ithalatımız 1.33 milyar dolarken ihracatımız 1.18 milyar dolardır" dedi ve şöyle anlattı:
"İkinci nokta Çin çelik ürünlerinin işlenerek veya işlenmeden yasal olmayan şekilde başka ülkelerde menşei değiştirilerek (trans-shipment) ABD’ye ihraç edilmesi ki Türkiye bu noktada kapsam dışındadır zira Çin’den çok az miktarda çelik alıyoruz onu da kendi ihtiyaçlarımız için kullanıyoruz.
"Amerika’ya giden ürünlerimizin tamamının ve daha fazlasının hammaddesi Amerika’dan geliyor. Türkiye’de işlenip Amerika’ya geri gönderiliyor. 2017 yılında Türkiye’nin Çin’den tüm çelik ithalatı sadece 700 bin ton olup toplam üretimimize oranı yüzde 1.87 seviyesindedir.
"Çin’den Türkiye’ye kayıt dışı herhangi bir malzeme girişi söz konusu değildir. Son madde ise askeri harcamalarda özellikle gelişmiş olan müttefik ülkelerin ABD’ye kıyasla çok daha az harcama yapması. Türkiye’de böyle bir durum söz konusu değil.
"Gelişmekte olan ülke statüsünde olmasına rağmen Türkiye’nin pek çok gelişmiş ülkeye göre askeri harcamalarının GSYH içerisinde aldığı pay oldukça yüksektir.
"Bu vesileyle NATO üyelerinin güvenliğini sağlamada önemli bir katkıda bulunmaktadır. Özetle Türk çelik sektörü olarak Trump’ın yasadan muafiyet için belirlediği tüm şartları yerine getiriyoruz."
Türkiye’nin ABD ile pazarlıkta geç kalmaması gerektiğini vurgulayan Çelik İhracatçıları Birliği Başkanı Ekinci açıklamalarını şöyle sürdürdü:
"Aldığımız duyumlara göre birçok ülke muafiyet için şiddetli lobi yapıyor. Trump’ın ulusal güvenliği gerekçe göstererek imza attığı Section 232’nin bazı ülkelere ayrıcalık tanıyarak uygulanması Türk çelik sektörünün aleyhinedir.
"Önümüzde kritik bir tarih var: 23 Mart. Çelik İhracatçıları Birliği olarak sektör temsilcilerimizle birlikte Section 232 ile ilgili çok kapsamlı bir çalışma yaptık ve bu çalışmamızı Ekonomi Bakanlığımız ile paylaştık.
"Bakanlığımıza görüşme talebimizi de ilettik. Bu hafta sonu veya gelecek hafta içerisinde görüşeceğimizi ön görüyoruz. Türkiye olarak ülke menfaatlerimizi korumak için çok hızlı hareket etmemiz ve bir an önce aksiyon almamız gerekmektedir.
"Aksi takdirde vergiden muaf bırakılan ülkeler içerisinde Türkiye’nin yer almaması, en önemli pazarlarımızdan olan ABD’nin Türkiye’ye kapanmasına ve sektörümüzün telafisi zor bir yara almasına sebep verecektir. Böyle bir durum Türkiye’nin 2.50 milyon tonluk bir açık vermesi demektir.
"Bu kadar büyük bir pazar bulmanın da ne kadar zor olduğu ortadayken üretimi durma noktasına getireceği unutulmamalıdır. Üretimi durma noktasına getirip tesis kapatabilecek veya işten çıkarılmaların yaşanabileceği bu durumdan kurtulmamız için ABD ile pazarlığı kazanmamız şart."