Mısır dönüşü gazetecilere verdiği demeçte, Irak ve Suriye'yle ticari ilişkileri yoğunlaştıracaklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu, gerek Suriye için gerek Türkiye için yeni bir hareketlenmeyi her bakımdan getirecek. Bununla birlikte de bölgeye farklı bir hava gelecek" dedi. Erdoğan, Donald Trump'ın kendisiyle ilgili sözleriyle ilgili olarak ise, "Sayın Trump'ın sözleri kendisinin ve önümüzdeki aylarda oluşturacağı yönetiminin Türkiye'ye bakışını özetliyor" değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mısır ziyareti dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Gazetecilerin yönelttiği sorulardan öne çıkanlar ve Erdoğan’ın yanıtları ise şöyle oldu:
SORU: Amerika'nın seçilmiş Başkanı Donald Trump geçtiğimiz günlerde Suriye ve Türkiye ve sizinle ilgili önemli açıklamalar yaptı. Sizinle ilgili övgü dolu sözleri var. Sizin için 'Çok akıllı bir adam, çok güçlü, çok çetin, iyi anlaştığım biri' diyor. Bu konularda, bu söyledikleriyle ilgili ne diyeceksiniz? Suriye ile ilgili de 'Suriye'de olacakların anahtarı Türkiye'dir' diyor. 'Suriye'de ilerleyen güçlerin arkasında Türkiye var' diyor. 'Ve ben bundan rahatsız değilim' diyor. Bu konuda ne diyeceksiniz?
Sayın Trump’ın sözleri kendisinin ve önümüzdeki aylarda oluşturacağı yönetiminin Türkiye’ye bakışını özetliyor. Türkiye’nin gücünün ve etkinliğinin bizdeki muhalefet dışında herkes farkında. Aslında onlar da bazı şeylerin farkındalar ancak gerçekleri konuşmaya dilleri alışkın olmadığı için çarpıtıyorlar. Türkiye’nin diplomaside artan gücünü uluslararası düşünce kuruluşlarından medyaya varıncaya kadar herkes yazıp çiziyor. Biz de gücümüzün ve etkinliğimizin farkındayız. Bu gücün kaynağı olan milletimize yaraşır biçimde hizmet etmenin derdindeyiz. Geçenlerde de söylediğim gibi Türkiye, Türkiye’den büyüktür. Bizim topraklarımızı korumak, ülkemizi kalkındırmak, köklerimize tutunarak ileriye adımlar atmak gibi bir gayemiz var. Bunun yanında dostlarımızın, kardeşlerimizin yanında durma sorumluluğunu omuzlarımızda hissediyoruz. Şam’da büyükelçiliğimizi yeniden faaliyete geçirdik, orada adımızı gören Suriyeli kardeşlerimizin hissiyatlarına bir bakın. Türk beklenendir, sözü öylesine kurulmuş bir cümle değildir. Türkiye’nin gönül sınırları fiziki sınırlarının çok ötesindedir. Gittiğimiz her ülkede, ayak bastığımız her coğrafyada, bunu gördük. Sayın Trump da aslında bir durum tespiti yaparak ülkemizin gücü ve etkinliğinin altını çiziyor. Doğru söze ne denir? Tespitler yerinde. Aramızda herhangi bir sıkıntı gerçekten yok. Şu an itibariyle kendisi seçildiği andan itibaren görüşmelerimizi yaptık. Sayın Trump pragmatik bir siyasetçi. Kendi ülkesine ve müttefiklerine maliyet üreten politikaları değiştirme vizyonuna sahip. Devir-tesliminden sonra yine herhalde biz de ilk tebriğimizi yapar, gündemimizde bulunan konuları samimiyetle ele almaya başlarız.
Suriyeliler konusunda siz çok ağır eleştirilere tabi oldunuz, her türlü sorunun kaynağı olarak Suriyeliler gösterildi. Seçimlerde de aleyhinizde konuşuldu. Bugün şöyle geri dönüp baktığınız zaman, 'İyi ki Suriyelilere sahip çıktık, vicdani görevimizi yaptık' diyor musunuz? Bir de Türkiye'nin bölgedeki gücü arttı. AGİT Genel Sekreterliğine Feridun Sinirlioğlu Bey geldi. Öte yandan Somali ve Etiyopya arasındaki sorunları çözdünüz. Bu konuyla ilgili görüşünüz nedir?
Bölgedeki bütün bu gelişmelerde adımımızı inanarak attık. “Biz Ensar’ız, onlar Muhacir…” derken bizim değişmez kaynaklarımıza, kutsal değerlerimize dayanarak bunları söyledim. Ama muhalefet böyle bakmıyordu. Ensar kavramı ne anlama gelir, Muhacir ne anlama gelir bunları anlamak gibi bir dertleri yoktu. Peki ne oldu şimdi? CHP kendi içinde bölük pörçük, paramparça. Öbür tarafta Dem, onu zaten söylemeye gerek yok. Biz bu süreçte terörle mücadeleyi de çok kararlı bir şekilde yaptık. Elhamdülillah neticeyi de aldık ve alıyoruz. Sınır boylarında bu kadar duvar örüyoruz. Bu duvarları kendi ülkemizi terör tehdidinden koruyalım diye inşa ettik, ediyoruz. Bunun yanında yeni bir adım daha atacağız. Irak'la, Suriye'yle ticari ilişkilerimizi yoğunlaştıracağız. Bu, gerek Suriye için gerek Türkiye için yeni bir hareketlenmeyi her bakımdan getirecek. Bununla birlikte de bölgeye farklı bir hava gelecek. Gaziantep şu anda hareketlendi. Kilis aynı şekilde hareketleniyor ve daha da hareketlenecek. Biz ülkemize sığınan bu insanları kovmuyoruz. Biz bu insanlara “Evine gidersen git ama gönüllülük esasına göre git. Siz bizim başımızın üstündesiniz. 'Ben evime gideceğim' diyorsanız evinize gidebilirsiniz.” diyoruz. Şu anda zaten Suriyeli çocukların okulları devam ediyor. Okullarını bu sene burada bitirecekler. Ondan sonra Suriye'de, Dara'da, Deyrizor'da, Suriye’nin diğer bölgelerinde evleri varsa oraya rahatlıkla gidebilirler. Savunmadan tutun, eğitime, enerjiye kadar birçok alanda iş birliği yapacağız. Suriye’nin şu anda enerjide ciddi sıkıntıları var. Ama biz onların enerjideki bu bütün sorunlarını da inşallah süratle gidereceğiz. Bu konuda da Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımız oraya her türlü imkanı inşallah sağlayacak.
Suriye’de devlet kurumları yeniden ayağa kaldırılacak, anladığımız kadarıyla bunun teknik çalışmaları yapılıyor. Bunun yanı sıra Suriye’nin inşa aşaması da olacak. Suriye'deki yeniden yapılanma sürecinde öncelik verilen sektörleri sormak istiyorum. Türkiye'nin buradaki ekonomik katkıları ne olacak? Suriye'nin toprak bütünlüğünün sağlanması için uluslararası aktörlerden hangi somut adımları bekliyorsunuz? Türkiye'nin İdlib'deki insani yardım faaliyetleri konusunda uluslararası toplum yeterince katkı veriyor mu?
Suriye’de çatışmalar ve yıllarca süren savaş, şehirlerin ve devletin altyapısını çökertti. Yaraları sarmak için kentlerin yeniden imarı önemli. Suriyeli mültecilerin ülkelerine gönüllü dönüşü ve sürdürülebilir bir yaşam kurmaları için barınma meselesini halletmek gerekiyor. Yeni evler, iş alanları, üretim ve enerji tesisleri, tarım ve hayvancılığa yönelik tesisler hızla oluşturulmalı. Suriye ekonomisi de çökmüş durumda. Suriye’ye yönelik Esed rejimi nedeniyle konulan ambargo ve kısıtlamaların kaldırılması ülkenin yeniden toparlanması için fayda sağlar. Suriye’nin yeniden uluslararası topluma entegre edilmesi bir başka konu. Suriye’nin geleceğini temellendirecek, kapsayıcı bir anayasa yapmak ve siyasi sistem inşa etmek de bu adımlar kadar gerekli. Suriye’nin geleceğine Suriye halkının karar vereceği gerçeğini kimsenin aklından çıkartmaması gerekir. İnsani yardımlar konusunda yeterlilik söz konusu değil. Suriye'ye şu anda o beklenen insani yardımın geldiği de yok. Biz Türkiye olarak bugüne kadar Suriye'ye yeni dönem için insani yardım bazında birçok katkılar yaptık. Şimdi de bu devrimden sonra bu insani yardımlarımız devam ediyor, devam edecek. Bu yeni yönetimin özellikle ihtiyacı olan birçok unsur bulunuyor. Bu unsurlar konusunda da onları yalnız bırakmayacağız. Özellikle DEAŞ, PKK/YPG bunlarla mücadelede onların hiç yalnız kalmaması lazım. Gereken neyse bunları yapacağız. Yakında Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan da inşallah oraya gidecek. Yeni yapılanmayı birlikte yapacaklar.