
MIT ekonomistleri Daron Acemoğlu ve Simon Johnson, yıllık dijital reklam geliri 500 milyon doların üzerine çıkan şirketlerin yüzde 50 sabit vergi ödemesini önerdi.
Nobel ödüllü ekonomist Daron Acemoğlu, Financial Times’ta yayımlanan yazısında Google’ın dijital reklam pazarındaki tekelleşmesini ve bunun medya ekosistemi üzerindeki etkilerini değerlendirdi.
Google’ın 876 milyar dolarlık çevrim içi reklam pazarında kurduğu hakimiyetin, bağımsız medya kuruluşlarını ciddi şekilde zayıflattığını savunan Acemoğlu, bu durumun sadece medya sektörünü değil aynı zamanda bilgiye erişimi, ifade özgürlüğünü ve sağlıklı bir kamuoyu oluşumunu da tehdit ettiğini aktardı.
Acemoğlu, "Sosyal medya daha zehirli hale geldikçe ve aşırılık yanlıları tarafından silah olarak kullanıldıkça, güvenilir haberler yok olmaya devam ediyor" ifadesini kullanarak, reklam gelirlerine bağlı çalışan haber sitelerinin Google’ın belirlediği kurallar çerçevesinde ayakta kalmaya çalıştığını vurguladı.
500 milyon doların üzerine yüzde 50 vergi teklifi
Eski bir Google yöneticisinden alıntı yaparak durumu örneklendiren Acemoğlu, "Google’ın reklamcılıktaki hakimiyeti, Citibank ya da Goldman Sachs’ın New York Borsası’na sahip olmasına benziyor. Bu, başka herhangi bir sektörde kabul edilemezdi." ifadelerini kullandı.
MIT ekonomisti Simon Johnson ile birlikte bir çözüm önerisi hazırlayan Acemoğlu, dijital reklam gelirleri yıllık 500 milyon doları aşan teknoloji devlerine yüzde 50 oranında vergi getirilmesi gerektiğini ve bu gelirlerin bağımsız gazetecilik faaliyetlerini ve kamusal dijital alanları desteklemek amacıyla kullanılması gerektiğini söyledi.
Avrupa Birliği’nin Dijital Piyasalar Yasası ve Dijital Hizmetler Yasası gibi düzenlemeleri olumlu bulan Acemoğlu, "Şimdi Avrupa bu işi bitirmeli. Silikon Vadisi çok uzun zamandır internetin kurallarını dikte ediyor, rekabet azalırken ve eşitsizlik artarken piyasaları kendi çıkarlarına hizmet edecek şekilde şekillendiriyor. Avrupa, Google'ın reklam tekelini kırmak üzere harekete geçerek dijital geleceğimizi tekellerin değil demokratik kurumların şekillendirmesi gerektiğini gösterebilir" dedi.
