Dışişleri Bakanlığı, AB’nin Türkiye raporuna ilişkin olarak "AB'nin özellikle siyasi kriterler ve iç siyasi dinamikler konusundaki haksız değerlendirmelerini reddediyoruz. Raporda, makroekonomik politikalarda kaydedilen ilerlemeye atıfta bulunulmasını ve Türkiye'nin hem işleyen piyasa ekonomisine ileri düzeyde uyumunun hem de Birlik içindeki rekabet baskıları ve piyasa güçleriyle baş edebilme kapasitesinin vurgulanmasını kayda değer buluyoruz" açıklamasında bulundu.
AB, 2024 Türkiye raporunu dün açıklamıştı. Raporda ise "Ülke ile katılım müzakereleri, Konsey'in kararı doğrultusunda 2018'den bu yana durmuş durumdadır. Yargının bağımsızlığı da dâhil olmak üzere, temel haklar ve hukukun üstünlüğü alanlarında ciddi endişeler devam etmektedir. Türk yasal çerçevesi, insan haklarına ve temel haklara saygı konusunda genel güvenceler içeriyor ancak mevzuatın ve uygulamanın AİHS ve AİHM içtihatlarıyla uyumlu hale getirilmesi gerekiyor" değerlendirmesi yapılmıştı.
"Hukukun üstünlüğü ve temel haklara ilişkin diyalog, AB-Türkiye ilişkilerinin ayrılmaz bir parçası olmaya devam etmektedir" denilen raporda, ilişkilerde AB Konseyi'nin Nisan 2024 stratejik kılavuzunun ardından "kademeli olarak yeniden angajman sağlandığı" ifade edilmişti.
Dışişleri Bakanlığı ise AB raporuna ilişkin olarak yayımladığı açıklamada, "2024 yılı Türkiye Raporu’nda, AB'nin özellikle siyasi kriterler ve iç siyasi dinamikler konusundaki haksız değerlendirmelerini reddediyoruz. Rapor’da, makroekonomik politikalarda kaydedilen ilerlemeye atıfta bulunulmasını ve Türkiye'nin hem işleyen piyasa ekonomisine ileri düzeyde uyumunun hem de Birlik içindeki rekabet baskıları ve piyasa güçleriyle baş edebilme kapasitesinin vurgulanmasını kayda değer buluyoruz" ifadelerine yer verdi.
Raporun, Türkiye'nin, "mevzuatını AB müktesebatıyla uyumlu hale getirerek birçok alanda AB standartlarına uyum sağladığını" teyit ettiğini aktaran Dışişleri, "Ortaklık Konseyi ve kritik alanlarda Yüksek Düzeyli Diyalog Toplantıları gibi askıya alınan tüm yapısal diyalog mekanizmalarının yeniden canlandırılmasıyla, pek çok alanda ortak adım atmak mümkündür" ifadelerini kullandı.
Güney Kıbrıs ve Doğu Akdeniz
"Raporda kayda geçirilen yapıcı yaklaşımımız uyarınca, 15 Temmuz 2019 tarihli Konsey Sonuçlarıyla uygulamaya konmuş olan Türkiye-AB ilişkilerinin önündeki siyasi engellerin kaldırılmasını bekliyoruz" denilen Dışişleri açıklamasında, raporun Güney Kıbrıs ve Doğu Akdeniz kısımlarıyla ilgili olarak şu ifadelere yer verildi:
"Öte yandan, Rapor, Yunanistan ve Kıbrıs Rum tarafının gerçeklerle bağdaşmayan, hukuk dışı ve maksimalist görüşlerini yansıtmakta; Türkiye'nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin meşru kaygılarını ve haklı politikalarını tamamen göz ardı etmektedir.
Kıbrıs meselesinin çözümüne yönelik formatın yalnızca Ada'daki iki tarafı, üç Garantör gücü ve Birleşmiş Milletleri içerdiğinin altını çizmek isteriz. Gelecekte varılacak herhangi bir çözüm, Ada'daki iki tarafın mutabakatıyla gerçekleşmelidir. AB'nin Kıbrıs meselesine ilişkin olarak, Kıbrıs Rum tarafının tutumunu kayıtsız şartsız yansıtan ve Kıbrıs Türk halkının özden gelen haklarını dikkate almayan açıklamaları, çözüm çabalarına katkıda bulunmamakta ve AB'nin çözüm sürecinde yer almasının neden uygun bir seçenek olmadığını açıkça göstermektedir. AB'nin, üçüncü ülkelerin sınırlarını belirleme görevi veya bu konuda karar verme yetkisi olmadığını da hatırlatırız."