EMobilite Operatörleri Derneği (EMOD) Başkanı Murat Pınar, elektrikli ulaşımın yeni bir yaşam biçimi haline geldiğini belirterek, “Türkiye'de mevcut durumda satılan araçların yaklaşık yüzde 20'si elektrikli. 2030'da satılacak araçların yüzde 60'ının elektrikli olacağını düşünüyoruz.” ifadelerini kullandı.
Anadolu Ajansı (AA) Enerji Terminali Programı'na konuk olan Pınar, yaygınlaşan elektrikli ulaşım tercihleri ve sektörün geleceği hakkında değerlendirmelerde bulundu.
E-mobilitenin yeni bir trend olmadığını dile getiren Pınar, “Henry Ford'un ilk ticari aracının piyasaya çıkmasıyla aslında bir trend başladı. Elektrikli araç, o zaman da var. Yani yeni bir teknoloji değil. O dönem fosil yakıtlarının çok verimli olması nedeniyle, elektrikli araçlar biraz ikinci plana itildi. Ford'un elektrikli araçlar biriminin başında Thomas Alva Edison var. Hatta Ford'un eşi elektrikli araç kullanıyor. Aslında o günden itibaren bir e-mobilite var.” dedi.
Batarya teknolojilerinin gelişmesiyle birlikte 2010'dan itibaren büyük bir elektrikli araç furyasının başladığını aktaran Pınar, şunları kaydetti:
“Yaşam stili dememin sebebi de bu. Elektrikli araçlarla artık siz tekerlekler üzerinde giden bir bilgisayarın sahibisiniz. 2010'lardan sonra yenilenebilir enerji hikayesi çıktı. Asıl hikaye, sürdürülebilirlikle başladı. İklim krizinin çözümlerinden bir tanesi karbon ayak izini düşürmekti. Fosil yakıtlar toplam karbon ayak izinin içerisinde yüzde 23’ünü oluşturuyor. Sorunun bir parçasıysanız çözümün de bir parçası olmak durumundasınız.”
“Elektrikli araç talebi yavaşlayamaz bir noktaya geldi”
Türkiye’nin son 20 yıldaki enerji ithalatı faturasının 1 trilyon dolara ulaştığını ifade eden Pınar, yerli otomobilin devreye girmesiyle elektrikli araç sayısının 220 binin üzerine çıktığını belirterek, “Türkiye’deki toplam araç sayısı yaklaşık 25 milyon ve bunun yüzde 1’i elektrikli. Ancak günümüzde satılan araçların yaklaşık yüzde 20’si elektrikli. 2030’da bu oranın yüzde 60’a ulaşmasını bekliyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
Dünyada en fazla elektrikli araç satılan bölgelerin Çin, Avrupa ve ABD olduğunu anımsatan Pınar, Çin'de satılan araçların yarısının elektrikli olduğunu ifade etti.
Türkiye’de bu dönüşümün hız kazanması için altyapı yatırımlarının kritik olduğunu dile getiren Pınar, “Elektrikli araç sektörü, altyapıları, enerji üretimi, dağıtımı ve iletimini içine alan büyük bir hikaye. Türkiye'de kurulan şarj altyapısına baktığımızda yıl sonunda 28 bin kurulu cihaz olacak. Avrupa'da 14 araca bir istasyon düşerken, Türkiye’de bu oran 7 ile 8 arasında. Bu da talebimizin hızlı büyüyeceğini gösteriyor.” dedi.
Elektrikli araç menzilinde hedef 1000 kilometre
Batarya teknolojisinde menzil ve şarj süresi konularında umut verici gelişmeler yaşandığını söyleyen Pınar, “Şarjın daha kısa sürede yapılmasıyla ilgili yoğun çalışmalar var. Bugün elektrikli araçlar genellikle 400 ile 600 kilometre menzile sahip. Yarım saatlik yüksek hızlı şarjla bataryalar doldurulabiliyor. Laboratuvar ortamında ise bin kilometreyi aşan menziller konuşuluyor ve bataryaların yanma dereceleri de düşüyor.” ifadelerini kullandı.
Fosil yakıtlı araçlarla 3 dakikada yakıt alınabildiğini hatırlatan Pınar, benzer beklentilerin elektrikli araçlar için de geçerli olduğunu belirtti.
Elektrikli araçların sağlık ve güvenlik açısından risk taşımadığını belirten Pınar, “Batarya teknolojisi aslında yeni bir şey değil. Sadece araçla birlikte taşınabilir hale geldiği için gündemde. Bugün tüm iş dünyasında kullanılan bataryalar çok yüksek güvenlik standartlarına sahip.” dedi.
