(DHA) - Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi’nin (Betam) hesaplamalarına göre, yoksul ile zengin enflasyonu arasındaki fark 21.5 puanı buldu. Yolsulların enflasyonu, zenginlerin enflasyonundan 21.5 puan daha yüksek çıktı.
Betam Direktörü Prof. Dr. Seyfettin Gürsel ve Betam Stajyeri Furkan Kavuncu'nun hazırladığı “Gıda Enflasyonu Yoksulu, Ulaştırma Enflasyonu Zengini Vurdu” başlıklı araştırma notunda, “Önceki Betam Araştırma notlarında 2003-2017 Mayıs döneminde yoksul enflasyonunun zengin enflasyonuna kıyasla belirgin ölçüde daha yüksek gerçekleştiğini göstermiştik” denildi ve şu değerlendirme yapıldı:
“Nisan 2017-Nisan 2019 döneminde gıda fiyatlarında ortaya çıkan ve kamuoyunda etki yaratan büyük artışlara rağmen zengin ve yoksul enflasyonları arasında dikkat değer bir fark oluşmadığı görüldü. Bu sonucun başlıca nedeni, gıda ve barınma harcamalarında meydana gelen yüksek artışlar yoksul enflasyonunu beklendiği gibi çok olumsuz etkilerken, başta ulaştırma fiyatlarında gerçekleşen fiyat artışları olmak üzere lüks sayılabilecek diğer harcama kalemlerindeki artışların zengin enflasyonunda da aynı ölçüde yükselişe neden olması oldu.”
Son iki yılda yoksul ile zengin enflasyonu arasında “dikkate değer bir açılma olmadığı” belirtilen araştırma notunda şu konulara işaret edildi:
“Yayınladığımız son araştırma notunda 2003 yılından 2017 Mayıs dönemine yüzde 20’lik harcama düzeyi guruplarına göre TÜFE enflasyonunda en düşük dilimde ortalama TÜFE endeksi (en yoksul enflasyonu) 2003=100 alındığında 330’a yükselirken, en yüksek gelir diliminde (en zengin enflasyonu) 308.5’e yükseldiği görülüyordu.
“Diğer ifadeyle, en düşük harcamaya sahip grupta ortalama hanenin tüketim sepetinin fiyatı (satın alma değeri) yüzde 230 (2.3 kat) artarken, en yüksek harcamaya sahip grupta ortalama hanenin tüketim sepetinin fiyatı yüzde 208.5 (yaklaşık 2.1 kat) arttı. 2003-Mayıs 2017 dönemini kapsayan 14.5 yılda tüketici enflasyonu bariz bir şekilde yoksullar için daha yüksek, zenginler için ise daha düşük olmuştur. En zengin ile en yoksul arasındaki enflasyon farkı 21.5 yüzde puan oldu.
“Bu farklılaşmada en büyük etken yoksulların tüketim sepetinde yüksek bir paya sahip olan gıda fiyatlarındaki (gıda ve alkolsüz içecekler) güçlü artışlar olurken, bir diğer etken de konuta ilişkin harcamalar kalemindeki (konut, su, elektrik, gaz ve diğer yakıtlar) fiyat artışları oldu.
“Zenginlerin tüketim sepetinde büyük paya sahip olan ulaştırma kalemindeki fiyat artışı, zengin enflasyonunu kamçılarken bu etki gıda ve konuttan kaynaklanan yoksul enflasyon farkını telafi etmeye yetersiz kaldı.
“Son iki yılda (Nisan 2017’den Nisan 2019’a) Türkiye ekonomisinde pek çok çarpıcı gelişme yaşandı. Yıllık tüketici enflasyonu önce çift hanelere yükseldikten sonra 2018 yılında yüzde 20’lere ulaştı. Bu enflasyon şokunun baş aktörü de hiç kuşkusuz tüketim sepetinde büyük paya sahip olan gıda fiyatlarındaki baş döndürücü artışlar oldu. Nitekim Nisan 2017’den Nisan 2019’a ‘gıda ve alkolsüz içecekler’ kaleminde fiyat artışı yüzde 43.5’e ulaştı.
“En düşük harcama grubunda TÜFE (en yoksul enflasyonu) 2017 Nisan ayından 2019 Nisan ayına yüzde 32.44 arttı. Öte yandan en yüksek yüzde 20’lik harcama grubundaki artış (en zengin enflasyonu) yüzde 32.08 olarak hesaplandı.
“Buna ek olarak, son iki yılda yoksul, orta ve zengin olarak nitelendirdiğimiz orta harcama gruplarının en zenginlerle enflasyon farkı az da olsa kapandı.
“2017 Nisan’dan 2019 Nisan’a en zengin ile en yoksul enflasyonu arasındaki 0.36 yüzde puanlık fark, son tahlilde başlıca 12 harcama kaleminde gerçekleşen farklı enflasyon oranları ile bu kalemlerin tüketim sepetlerinde farklı ağırlıklara sahip olmasının toplulaştırılmasının (netleştirilmesinin) bir sonucu oldu. Yoksullar bütçelerinin büyük kısmını gıda, konut gibi zorunlu ihtiyaçlara ayırırken, en zengin yüzde 20’lik dilimde bu ihtiyaçlar bütçenin çok daha sınırlı bir kısmına karşılık geldi.
“En zengin yüzde 20’lik kesim, ulaşım, giyim ve ayakkabı, eğlence ve kültür, eğitim, ev aletleri ve mobilya gibi ihtiyaçlara yoksullara göre bütçesinde daha fazla yer veriyor. 2017 yılı Hanehalkı Bütçe Anketi sonuçlarına göre, en yoksul kesim bütçesinin gıda kalemine ayırdığı pay yüzde 31, konut kalemine ayırdığı pay yüzde 39 olarak ölçülürken, aynı kalemler için en zengin kesimin bütçesinden ayırdığı pay sırasıyla yüzde 13 ve yüzde 18 olarak hesaplandı. Buna karşılık zengin kesimin ulaştırma harcamalarına bütçesinden ayırdığı pay yüzde 29 oldu. Ulaştırmanın yoksulun sepetindeki payı ise yüzde 5.0 düzeyinde kaldı. Mobilya, ev aletleri ve ev bakım hizmetleri kaleminde de dikkate değer bir pay farkı görüldü: Zenginler bu tür harcamalara bütçelerinden yüzde 7.0 pay ayırırken yoksulların payı yüzde 4.0 ile sınırlı kaldı.
“En zengin ve en yoksul yüzde 20’lik kesim arasındaki büyük enflasyon farkının nedenini anlayabilmek için TÜİK tarafından belirlenen 12 temel mal ve hizmet harcamalarına göz atmak gerekmekte. Alt gruplara ait fiyat endeksleri ile bu mal ve hizmetlerin farklı tüketici sepetleri içindeki ağırlıkları kullanılarak ortaya çıkan 0.36 yüzde puanlık enflasyon farkı bileşenlerine ayrıştırılabilir.
“Nisan 2017-Nisan 2019 döneminde en yoksulun bütçesinde yüzde 39, en zenginin bütçesinde ise yüzde 18’lik paya sahip konut, su ve enerji fiyat artışı yoksul enflasyonuna 49.9 puanlık katkı yaparken, zenginin enflasyonuna 24.4 puanlık katkı yaptı. Aradaki fark yoksulun aleyhine 25.5 puan oldu.
“İkinci sırada olan gıda ve alkolsüz içecekler en yoksul kesimin enflasyonuna 45.9 puanlık katkı yaparken, en zenginin enflasyonuna olan katkısı 21.4 puanla sınırlı kaldı. Gıda kalemindeki enflasyon farkı yoksulun 24.4 puan aleyhine oldu.
“Sonuç olarak son iki yılda gıda ve barınma harcamalarında ortaya çıkan çok yüksek artışlar yoksulun enflasyonunu olumsuz etkilerken, uluslararası petrol fiyatlarındaki yükseliş ile liranın maruz kaldığı büyük değer kaybı sonucu ulaştırma harcamalarındaki yüksek artış zengin enflasyonunu olumsuz etkiledi. Nispeten lüks mal ve hizmetler türündeki diğer harcamalardaki artışlar da eklenince en yüksek gelirli yüzde 20’lik kesimin enflasyonu ile en düşük gelirli yüzde 20’lik kesimin enflasyonları arasında 2017 öncesi dönemin aksine belirgin bir fark oluşmadı.
“2018 yılında gerçekleşen yüksek tüketici enflasyonu reel ücretleri düşürürken, azalan milli gelir ve artan işsizlik ortamında düşük gelirli kesimde kullanılabilir reel gelirler erozyona uğradı.”