ANKARA, (DHA) - ANKARA Ticaret Odası’nın (ATO) 14 Nisan’da yapılması planlanan başkanlık seçimleri için adaylığını açıklayan ilk isim Erhan Kızılmeşe, üyelerin baskı altında olduğunu iddia etti.
12 Mart tarihinde ATO başkanlığına aday olduğunu açıklayan Erhan Kızılmeşe, gerek açıklama öncesi gerekse açıklama sonrası yaşananlar, seçimler için ATO üyeleri üzerinde büyük bir siyasi baskı olduğunu öne sürdü.
Seçim için başlattığı iletişim çalışmalarının engellendiğini iddia eden Kızılmeşe, “Adaylık çalışmalarıma başladığım günden bu yana henüz karşımda bir aday bulunmamasına rağmen, seçim çalışmalarımızla ilgili karşılaştığım engel, yıldırma, vazgeçirme, korkutma çabaları artık bireylerden kurumlara taşınmış durumdadır” dedi. Kızılmeşe, tarafına yapılan baskıların kendisini yolundan alıkoyamayacağını, ülkenin içinde bulunduğu bu zor günlerde bildiği iş ile hizmet etmek istediğini belirtti.
35 yıllık ticari tecrübesi ve birikimi ile hizmetten başka bir gaye taşımadığını, tüm ATO üyeleri ile birlikte Ankara’nın ticari hacmini büyütmeyi, Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’ın başlattığı istihdam seferberliğine katkı sunmayı ve ATO’nun yönetimine gençlerin ve kadınların katılımını arttırmayı istediğini kaydeden Kızılmeşe, ATO Başkanlığı ve sekretaryası tarafından seçim öncesi oy kullanacak üyelerden çeşitli talimatlarla yetki belgesi toplandığını ve bu durumun üyelerin hür iradeleri ile değil, yoğun siyasi baskı altında oy kullanmalarına neden olduğunu ifade etti. Esnafın, tüccarın, iş insanlarının bu durumdan büyük rahatsızlık duyduğunu belirtti.
‘DEMOKRATİK SEÇİMİN ÖNÜ KESİLİYOR’
Bu şartlar ve baskılar altında üyelerin işletmelerinin gelecek kaygısı ile ticaretten uzaklaştığını ve siyasete boğulduğunu kaydeden Kızılmeşe, şunları söyledi:
“ATO başkanlık seçimlerinin 14 Nisan 2018’de yapılacağı yaklaşık 20 gün önce belli oldu. Fakat yönetim kurulunun seçim tarihini hala üyelere bildirilmediğine şahit oluyoruz. Üyeler bir seçim yapılacağından kendilerinden yetki belgeleri talep edildiğinde haberdar oluyor. Bu ATO adına, ATO’nun itibarı adına çok acı bir durumdur. Keza yetki belgesi konusu da yıllardır bizlerin dikkat çekmeye çalıştığımız bir konu. Kurumlardan ya da siyasi bağlantısı bulunan kişilerden gelen en büyük baskı, bu yetki belgelerinin sözünü ettiğim kişilere teslim edilmesi için uygulanmaktadır. Diğer taraftan yetki belgesi sayısına göre uygulanan baskının şiddeti de artıyor. ATO yönetimi, yetki belgeleri vasıtasıyla adayların oy sayılarını önceden belirleyerek seçimi garantilemek adına üyelere uyguladıkları baskının şiddetini arttırıyor. Tek geçim kaynağı işletmesi olan üyeler, bu baskılar nedeni ile işletmelerinin geleceği ile ilgili kaygılara kapılmakta ve hür iradeleri ile oy kullanamamaktadır. Bu durum dostlukların bozulmasına, ayrışmaya neden oluyor. Demokratik bir seçim yapmanın önü kesiliyor. Bizler demokratik bir ülkede yaşarken bu uygulamalara şahit olmamalıyız.”
‘YETKİ BELGESİ OY DEĞİLDİR’
Açıklamasında üyelerin bu baskılara boyun eğmemesi gerektiğini ifade eden Kızılmeşe, yetki belgesini teslim etmenin oyundan vazgeçmek anlamına gelmediğini kaydederek üyelerin seçim günü imza sirkülerinin aslı ve kimlikleri ile oy kullanabileceklerini söyledi.
Her seçimde aynı isimlerin oy kullandığını ve dolayısıyla aynı isimlerin seçildiğini belirten Kızılmeşe, “Yönetimdeki kişilerin birden fazla meslek komitesinden şirket yetkilileri olarak seçime katılıp kendilerinin ve gruplarının seçilmesini garantilemesi, yönetimde görev almak isteyen diğer üyelere, gençlere ve kadınlara engel teşkil etmektedir. Bu nedenle seçimin adil olabilmesi için aday olacak herkesin seçime tek bir meslek komitesinden girmesi gerekmektedir” dedi.