ABD’nin eski Hazine Bakanı Larry Summers, ABD ekonomisinin çok ısındığını belirterek, resesyonun çok hafife alındığını söyledi.
ABD'de borç limiti krizinin çözülmesiyle birlikte Hazine’nin tahvil satışlarına başlaması, hükümetin borçlanmasının piyasalarda likiditeyi olumsuz etkileyebileceği endişesine neden olurken, dünyanın en büyük ekonomisine ilişkin resesyon olasılığı da kaygı yaratmaya devam ediyor. Ekonomide yumuşak iniş beklentileri ABD hisse piyasalarına bir süredir olumlu yansımakta olsa da tahvil fonu yöneticileri resesyonun kaçınılmaz olduğu görüşünde. İki büyük fonun yöneticisine göre, ABD’de resesyon riski çok hafife alınıyor.
Fidelity ve Allianz tahvil fonu yöneticileri enflasyonla mücadele eden merkez bankalarının şahin tutumlarını devam ettirmeleriyle resesyon riskinin arttığını, martta ABD’de yaşanan banka krizlerinin daha büyük bir krizin habercisi olabileceğini söylüyorlar.
Daha çok potansiyel bir kredi krizi yaşanmasından endişe duyduğunu belirten Fidelity International CIO’su Steve Ellis’e göre resesyonun daha derin olduğu anlaşıldığında tahvil getirileri iyice düşecek. Ellis, ABD 10 yıllık tahvil getirisinin 75 baz puan düşüşle yıl sonunda yüzde 3’e ulaşacağını öngörüyor.
Allianz Gloval Investors Portföy Yöneticisi Mike Riddell’e göre de hisse, tahvil ve özel sektör tahvil piyasasında mevcut fiyatlamalar riskleri yansıtmıyor. Riddell’e göre ekonomik görünüm en doğru şekilde enflasyon swaplarında fiyatlanıyor ve burada bir yıl vadeli forward enflasyon oranının yüzde 2,4 ile yüzde 2’ye yakın fiyatlanması ciddi bir resesyon sinyali.
“Sıkılaşma henüz tamamlanmadı”
Para piyasalarında da sıkılaştırma politikalarının henüz tamamlanmadığı yönünde bir görüş hakim. Fed’in bu hafta politika faizinde değişiklik yapacağı yönünde güçlü bir beklenti bulunmasa da temmuzda faiz artışı yapması yüzde 90 ihtimal olarak fiyatlanıyor. ECB’den de 25 baz puanı bu hafta gerçekleştirilmek üzere 50 baz puanlık faiz artışı bekleniyor. Bu sıkılaşma döngüsüne karşılık geçtiğimiz hafta Goldman Sachs analistleri 12 ay içinde resesyon yaşanma ihtimalini yüzde 25’e düşürmüşlerdi.
Enflasyonla mücadele ve resesyondan kaçınma ikilemi karar alıcıların işini zorlaştırırken, uluslararası kuruluşlardan gelen uyarılarda önceliğin fiyat istikrarı ve enflasyonla mücadeleye verilmesi gerektiğine işaret ediyor. Uluslararası Para Fonu (IMF), ABD'de enflasyon ivmesinin yavaşladığına ancak önemli bir endişe olarak kalmaya devam ettiğine işaret ederek, Fed'i para politikası rotasında kalmaya çağırdı.
Euro bölgesi teknik resesyonda
Ekonomik aktiviteye ilişkin endişelerin arttığı Avrupa’da da gözler Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB) bu haftaki para politikası kararına çevrilmiş durumda. Geçen hafta açıklanan makroekonomik verilere göre, euro bölgesi ekonomisi bu yılın ilk çeyreğinde önceki çeyreğe göre yüzde 0,1 daralarak, teknik anlamda resesyona girdi. Bölge geçen yılın son çeyreğinde de yüzde 0,1 küçülmüştü.
Bölge ekonomisinin resesyona girmesine karşın ECB'nin faiz artırımlarına devam edeceğine yönelik fiyatlamalarda bir değişiklik olmazken, bankanın 15 Haziran'daki toplantıda 25 baz puanlık faiz artışına gideceğine kesin gözüyle bakılıyor. Sene sonuna kadar bankanın toplamda 50 baz puan faiz artıracağı öngörülüyor. Geçen hafta Avrupa Parlamento'sunda açıklamalarda bulunan ECB Başkanı Christine Lagarde, enflasyonist baskıların yüksek seyrettiğini, çekirdek enflasyonun zirve yaptığına dair ise net bir kanıt olmadığını söylemişti.
"Ekonomi çok ısındı"
ABD eski Hazine Bakanı Lawrence Summers, ABD ekonomisinin 6 ila 12 ay önceki kadar olmasa da çok ısınmış bir durumda olduğunu söyledi. Pandemi sonrası ufuktaki enflasyon riskine ilk dikkat çeken ekonomistlerden biri olan ABD Eski Hazine Bakanı Lawrence Summers, ABD ekonomisinin hala çok sıcak olduğu uyarısı yaptı.
Singapur’da Caixin Asia New Vision Forum’da konuşan Summers “ABD ekonomisi 6-12 ay öncesine göre çok fazla olmasa da hala çok, çok sıcak kalmaya devam ediyor. ABD bugün yüzde 4,5-yüzde 5’lik bir enflasyon ülkesi” değerlendirmesinde bulundu. Summers yumuşak iniş senaryosunun geçmiş tecrübeler tersini gösterse de bir umut teşkil ettiğini belirtse de ticari gayrimenkul sektörünün sıkıntı yaşanacak alanlardan biri olacağının altını da çizdi. Summers, ABD ve Çin’in iklim değişimi ve dar gelirli ülkelerle diplomasi konusunda iş birliğini artırma çağrısı yaptı.