Amerika Birleşik Devletleri Merkez Bankası Fed, son toplantısında faiz oranlarını 4,25–4,5 aralığında sabit bırakma kararı alırken, Yönetim Kurulu üyeleri Christopher Waller ve Michelle Bowman bu karara karşı çıkarak çeyrek puanlık faiz indirimi yönünde oy kullandı. “İndirimin Gerekçesi” başlıklı konuşmasıyla görüşünü önceden açıklayan Waller, Powell’ın ardından başkanlık için adı geçen isimler arasında öne çıktı. Federal Reserve içindeki fikir ayrılıkları genellikle kamuya açık şekilde yaşanmazken, bu kez iki yönetim kurulu üyesinin aynı yönde itiraz etmesi, otuz yılı aşkın süredir görülmeyen bir “çifte karşı oy” örneği olarak kayıtlara geçti. Michelle Bowman’ın haziran ayı sonlarında verdiği güvercin tonda mesajlar ile Waller’ın temmuz ortasında yaptığı doğrudan çağrı, temmuz ayındaki toplantının tansiyonunu artırdı. Powell, iş gücü piyasasındaki dayanıklılığı ve enflasyonun halen hedefin üzerinde seyretmesini gerekçe göstererek bekleme pozisyonunu koruma yönünde ısrar etti. Waller ve Bowman ise hane halkı harcamalarında gözlenen düşüşü ve özel sektörde zayıflayan istihdam artışını temel alarak daha erken faiz indirimi gerektiğini savundu. Bu tür teknik görüş ayrılıkları zaman zaman ortaya çıksa da, oylamaya yansıması Federal Reserve için olağan bir durum sayılmaz. Waller’ın, “Faiz İndirmenin Gerekçeleri...” minvalindeki müdahalesi, hem piyasalara hem de düşük faiz yanlısı Donald Trump’a yönelik stratejik bir mesaj olarak yorumlandı. Başkan Trump’ın dikkatini çekmek isteyen Waller’ın adı, Powell’ın görev süresinin sona ereceği dokuz aylık süreçte olası adaylar arasında yüzde 17 ihtimalle anılmaya başladı. Siyasi baskı ve inşaat bahanesiyle yapılan ziyaret, piyasaları etkilemedi Donald Trump, Merkez Bankası'na yönelik kamuoyuna açık eleştirilerini sürdürürken, bazı muhafazakâr çevreler Powell’ı görevden almak için Federal Reserve’deki pahalı tadilat projesini gerekçe göstermeye çalıştı. Başkan Trump’ın geçtiğimiz hafta Fed’in sahasını ziyaret ettiği nadir anlardan biri olarak kayda geçti. Bu ziyarete rağmen piyasaların yönü değişmedi. Yatırımcılar, hâlâ kararların merkezinde Powell’ı görmeye devam etti. Toplantı sonrası düzenlenen basın toplantısında Powell, “Temmuz toplantısı en verimli buluşmalardan biriydi” olduğunu söyleyerek “faiz indirimi çağrılarının düşünülerek ifade edildiğini” vurguladı. Powell, enflasyonun tarifeler nedeniyle yeniden hız kazanması ihtimaline karşı, Fed’in gerekirse faiz artırımı bile değerlendirebileceği yönünde temkinli fakat dikkat çekici bir açıklamada bulundu. Bu sözler üzerine tahvil getirilerinde sınırlı bir yükseliş yaşanırken, hisse senedi piyasalarında düşüş görüldü. Piyasalar son kararda Powell’ı izledi, beklentiler değişti Faiz kararı öncesinde, eylül ayında Fed’den bir faiz indirimi gelme olasılığı vadeli piyasalar tarafından üçte iki oranında fiyatlanmıştı. Powell’ın konuşmasının ardından bu ihtimal yüzde 50’nin altına düştü. Piyasalar, temmuzda yaşanan çifte muhalefete rağmen Powell’ın yönlendirmelerine kulak vermeye devam etti. Beyaz Saray’dan gelen gürültü ya da kişisel hedefler doğrultusunda yapılan hamleler, şu an için yatırımcı davranışlarını belirleyecek ölçekte etkili olmadı, Powell da inandığını uygulamaya devam etti..