Google’ın arama motoru olarak başladığı yolculuk, bugün artık bilgi sunan bir cevap motoruna evrilmiş durumda. Atlantic’in üst yöneticisi Nicholas Thompson ve 404 Media'nın son ifadeleri Google’ın içerik üreticilerini nasıl devre dışı bıraktığını gözler önüne seriyor. Google, 29 Temmuz 2025’te Birleşik Krallık’ta devreye aldığı “Yapay Zekâ Modu” ile internet arama alışkanlıklarını kökten değiştiren bir hamlede bulundu. Yeni sistem, Gemini 2.5 teknolojisine dayanıyor ve kullanıcıların arama sorgularını yalnızca yazılı değil, aynı zamanda sesli komutlar ve görsellerle de başlatmasına olanak tanıyor. Kullanıcılar karmaşık, çok katmanlı sorular sordukça sistem de daha rafine ve ayrıntılı yanıtlar sunabiliyor. “Bu hafta sonu İskoçya’da arkadaşlarla yapılacak şeyler neler? Biz tam birer gurmeyiz, müziği severiz ama aynı zamanda sakin bir ortamda gezip farklı yerler keşfetmeyi de isteriz.” gibi uzun cümleli sorgular, Google’ın yeni arama deneyimini nasıl kurguladığını da açığa vuruyor. Yapay Zekâ Modu, Amerika Birleşik Devletleri ve Hindistan’dan sonra Birleşik Krallık'ta da erişime açıldı. Google, bu modda şimdilik reklam göstermeyeceğini duyurdu ancak reklamverenler, bu yaklaşımın kalıcı olabileceği endişesini taşıyor. IAB Birleşik Krallık Üst Yöneticisi Jon Mew’in ifadesiyle, “Google’ın Birleşik Krallık arama hizmetine Yapay Zekâ Modu’nu dahil etme kararı, dijital reklamcılık endüstrisinin gelecekteki şeklini kökten yeniden tanımlayacak derinlikte bir değişimdir.” Geleneksel trafiğin çöküşü: Tıklamalar değil yanıtlar kazanıyor Yapay Zekâ Genel Bakış özelliği ile başlayan bu dönüşüm, içerik üreticileri açısından yıllardır süregelen iş modelini sarsacak düzeyde etkiler yarattı. 2022 Nisan ile 2025 Nisan arasında internet sitelerine gelen arama motoru trafiğinde yüzde 55’lik bir düşüş yaşandı. Similarweb tarafından sağlanan verilerde, başta tatil rehberleri, ürün inceleme siteleri ve sağlık tavsiyeleri içeren platformlar olmak üzere birçok yayıncıyı olumsuz etkilediğini görmek mümkün. Haziran 2025’te The Wall Street Journal tarafından yayımlanan bir haberde, HuffPost’un masaüstü ve mobil sitelerine gelen organik trafiğin son üç yıl içinde yarıdan fazla azaldığı açıklandı. Washington Post da benzer bir düşüşle karşı karşıya kaldı. New York Times’ın organik aramalardan aldığı trafik Nisan 2025 itibarıyla yüzde 36,5’e kadar geriledi. Business Insider, Mayıs 2025’te çalışanlarının yüzde 21’ini işten çıkarmak zorunda kaldı. Üst Yönetici Barbara Peng, “kontrolümüz dışındaki aşırı trafik düşüşleri”ni bu kararın gerekçesi olarak gösterdi. Atlantic’in Üst Yöneticisi Nicholas Thompson, yaşanan değişimi şu cümleyle değerlendirdi: “Google bir arama motorundan bir cevap motoruna dönüşüyor.” Thompson’a göre, geleneksel trafik kaynakları hızla yok oluyor ve medya şirketlerinin yeni iş modelleri geliştirmesi gerekiyor. Tıklanabilirlik yok oluyor, bilgi özetlenip içeride kalıyor Yapay Zekâ Genel Bakış sistemi, arama sonuçlarının en üstünde yer alan özetler sunuyor. Bu özetlerin altında bazı kaynaklara bağlantılar bulunsa da, kullanıcıların linklere tıklama oranı oldukça düşük. Google, kullanıcıların bağlantılara tıkladıktan sonra içerikte daha fazla vakit geçirdiğini savunsa da, gerçek veriler bu iddiayı doğrulamıyor. 404 Media, yapay zekâ destekli müzik üretimiyle ilgili hazırladığı bir haberin, Yapay Zekâ Genel Bakış’ta özetlendiğini ancak kaynağa doğrudan bağlantı verilmediğini tespit etti. Ayrıca özetlerde en sık yer alan kaynaklar arasında Wikipedia, YouTube ve Reddit gibi büyük platformlar öne çıkıyor. Bu üç site, özetlerde verilen kaynakların yüzde 15’ini oluşturuyor. Öte yandan haber sitelerine verilen bağlantılar, hem özetlerde hem geleneksel arama sonuçlarında yalnızca yüzde 5 seviyesinde kaldı. Arama sonuçlarında ilk olmak artık yetmiyor SEO’nun temel dinamiklerinden biri olan “ilk sırada yer alma” avantajı, Yapay Zekâ Genel Bakış’ın devreye girmesiyle anlamını yitirdi. Register’ın aktardığı verilere göre, yapay zekâ özetlerinin bulunduğu sorgularda, ilk sıradaki sitenin tıklanma oranı ortalama yüzde 34,5 düştü. Authoritas’ın araştırması ise, üst sıralarda yapay zekâ özeti olan sonuçların yüzde 79’a kadar trafik kaybına neden olabildiğini ortaya koydu. Mail Online’ın SEO ve editoryal ticaret direktörü Carly Steven, bu değişimi “tıklama oranlarında oldukça derin bir değişim” olarak nitelendirdi. Steven’ın verilerine göre, yapay zekâ özeti bulunan sorgularda Mail’in masaüstü sitesinde tıklama oranı yüzde 56,1, mobilde ise yüzde 48,2 oranında düştü. Reklamcılar için uyarı çanları çalıyor: İçerik kaybolursa dikkat de gider Bicycle London’dan reklam stratejisti Simon Gayle, yapay zekâ özetlerinin geleneksel medya ortamlarında reklamverenler için sunduğu “güven ve bağlam”ın tekrar edilemediğini vurguluyor. Sky Media’nın planlama direktörü Sarah Jones, “Medya endüstrisi olarak haberleri ölüme mahkûm ediyorsunuz çünkü reklam harcaması olmazsa haber dediğiniz şey geleceğe taşınamaz.” diyerek durumu daha sert bir dille ortaya koydu. IAB Birleşik Krallık’ın “Yapay Zekâ Pusulası” raporuna göre, ülkedeki dijital reklam harcamalarının yaklaşık yüzde 47’si arama reklamlarına gidiyor. Bu reklamların yüzde 33’lük kısmının 2028 yılına kadar yapay zekâ arayüzlerine kayması bekleniyor. Bu da reklamverenlerin stratejilerini tamamen değiştirmek zorunda kalacağı anlamına geliyor. Google reklamdan vazgeçmiyor: Sistem içeride dönüyor Google’ın reklam gelirleri hâlâ yükselmeye devam ediyor. Alphabet’in 2024 son çeyrek verilerine göre, toplam gelir geçen yıla oranla yüzde 14 artışla 96,4 milyar dolara ulaştı. Bunun 54,2 milyar doları doğrudan reklam gelirlerinden elde edildi. SparkToro’nun araştırmasına göre, Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılan her 1000 Google aramasından yalnızca 360’ı Google’a ait olmayan veya Google’a reklam vermeyen sitelere yönlendiriliyor. Bu oran, reklam döngüsünün tamamen Google’ın ekosistemi içinde döndüğünü gösteriyor. Google artık reklamları, Yapay Zekâ Genel Bakış özetlerinin içine veya çevresine yerleştirerek kullanıcıyı dışarıya çıkmadan içerikte tutmayı başarıyor. SEO’nun evrimi: Trafik yerine dönüşüm odaklı görünürlük Yeni sistemin SEO üzerindeki etkilerini değerlendiren IDHL ajansından teknik direktör Chris Shelbourn, bazı müşterilerde tıklama oranlarının düştüğünü ancak izlenimlerin arttığını ve bu artışın daha yüksek dönüşüm oranlarına dönüştüğünü ifade eden Shelbourn, “trafik miktarı değişkenlik gösterse de kalitesi yükseliyor.” şeklinde bahsediyor. Benzer bir şekilde, Performance ajansı Impression’ın strateji direktörü Claire Elsworth, yeni düzende içeriğin hâlâ performans gösterebileceğini vurguladı: “Evet, trafik azalabilir ama içerikler yine de iyi performans gösterebilir… Bu farklı bir görünürlük biçimi.” Kapanan döngü: Yapay zekâlar birbirinden öğreniyor, hata büyüyor 404 Media tarafından yayımlanan bir rapor ise yapay zekâların birbirinden beslenerek yanıt üretmesi sürecinde, bilginin ana kaynaktan koparak bozulduğunu ortaya koydu. Bir cevabın başka bir yapay zekâdan alınan içeriğe, onun da başka bir yapay zekâ modeline dayanması sonucunda oluşan zincirleme yapı, gerçekliğin yitirilmesine neden oluyor. Uzmanlar bu durumu “yapay zeka modellerinin kendi çöküşüne yol açan bilgi kısır döngüsü” olarak tanımlıyor. Yeni nesil internet kullanıcıları için içerik yeniden yazılıyor The Kite Factory’nin dijital direktörü Ben Foster, genç kuşakların bilgiye ulaşım biçimlerinin farklılaştığını ve bu nedenle SEO’nun artık sadece anahtar kelime optimizasyonundan ibaret olmadığını dile getiriyor. Büyük dil modelleri için optimize edilmiş içerik üretiminin yeni SEO’nun bir parçası hâline geldiğini vurgulayan Foster, şu değerlendirmede bulunuyor: “Yapay zekâ sonuçlarının dış bağlantılara hâlâ işaret etmesi beklenir, özellikle de gelir potansiyeli yüksek alanlarda. Fakat bu yönlendirmeler, ödemeli yerleşimlerle uyumlu biçimde arama deneyimine entegre edilecek gibi görünüyor.” Foster’ın işaret ettiği bu dönüşüm, içerik üreticilerinin yalnızca tıklamaya değil, kullanıcıyla bağ kurmaya ve sürdürülebilir etkileşim sağlamaya odaklanmalarını zorunlu kılıyor. Bültenler, sadakat programları ve alternatif dijital dağıtım kanalları, yayıncılar için yeni çıkış yolları arasında öne çıkıyor. Yeni dönem globalde şimdilik nasıl ilerliyor? Haziran 2025 verilerine göre, yapay zekâ platformları dünya genelindeki en çok ziyaret edilen 1000 internet sitesine 1,13 milyarın üzerinde yönlendirme yaptı. Rakamlar Haziran 2024’e kıyasla yüzde 357 oranında artış gösterdi ama yine de Google Arama, hâlâ büyük farkla önde; yalnızca Haziran 2025’te 191 milyar yönlendirme ile bu sitelere en fazla trafik sağlayan kaynak olmayı sürdürdü. Yapay zekâ yönlendirmeleri artarken, haber ve medya siteleri bu değişimden olumsuz etkileniyor. Yayıncılar, “Google Sıfır Günü” adını verdikleri, Google’ın artık hiçbir trafik göndermediği bir senaryoya hazırlık yapıyor. The Wall Street Journal’ın son haberine göre, yapay zekâ özetleri bu sitelere gelen trafiği önemli ölçüde düşürdü. Pew Research Center’ın 900 Amerikalı Google kullanıcısıyla yaptığı araştırmaya göre, toplam 69.000 aramanın yüzde 18’inde yapay zekâ özetleri yer aldı. Bu özetlerin bulunduğu sorgularda kullanıcıların yalnızca yüzde 8’i bağlantılara tıklarken, özet bulunmayan aramalarda tıklama oranı yüzde 15 olarak kaydedildi. Haber ve medya sitelerine yapılan yapay zekâ yönlendirmeleri ise Haziran 2024’e göre yüzde 770 oranında artış gösterdi. Tüm medya kuruluşları bu artıştan eşit şekilde yararlanmadı; örneğin OpenAI’ye karşı dava açan The New York Times, içeriklerini yapay zekâ sistemlerinden engellediği için listede yer almadı. Haziran 2025’te en çok yönlendirme alan haber siteleri sırasıyla Yahoo (2,3 milyon), Yahoo Japan (1,9 milyon), Reuters (1,8 milyon), The Guardian (1,7 milyon), India Times (1,2 milyon) ve Business Insider (1,0 milyon) oldu. Yapay zekâ platformlarından gelen yönlendirmelerin büyük kısmı, yüzde 80’in üzerinde oranla ChatGPT üzerinden gerçekleşti. Similarweb'in analizine göre, haber dışında e-ticaret, bilim ve eğitim, teknoloji, eğlence ve iş dünyası gibi kategorilerde de benzer trafik artışları yaşanıyor. Peki bilirkişilerin cümlelerini harmanlarsak karşımıza hangi senaryoların çıkması muhtemel? Bugün yaşananlar, yalnızca bir algoritma güncellemesi ya da yeni bir özellik lansmanı değil; bilgiye erişim paradigmasının ve dijital ekonominin temel dinamiklerinin yeniden yazılması anlamına geliyor. Google’ın “cevap motoru” kimliğine bürünmesi, kullanıcı deneyimini sadeleştirirken yayıncı ekosistemini görünmez hâle getiriyor. Bağlantılar yerine özetlerin öncelenmesi, web’in açık ve çok kaynaklı doğasını tehdit eden bir eğilim yaratıyor. Gelecekte yayıncılar, klasik tıklama ekonomisine sırtını dayamak yerine, doğrudan kullanıcı etkileşimini önceleyen içerik modelleri geliştirmek zorunda kalacak. Bu; daha fazla özgünlük, bağlam, topluluk bağı ve belki de ödeme duvarları ile sürdürülebilir sadakat stratejilerini beraberinde getirecek. Reklamverenler ise sadece görünürlük değil, güven ve niyet gibi daha derin metriklere yatırım yapma mecburiyetiyle karşı karşıya kalacak. Dijital dünyanın kalbi hâlâ aramada atıyor olabilir; fakat artık farklı bir ritimle çalışıyor. Gerçek olan soru şu ki: Bu yeni ritme kimler ayak uydurabilecek ve kimler eski dünyanın sesinde ısrarcı olup yavaşça sessizliğe gömülecek?