
Uzmanlar, ABD’nin ticarette ilk anlaşma yapabileceği ülkelerden birinin Hindistan olabileceğine dair haberlerin ardından bu anlaşma gerçekleşse bile kısa vadede Hindistan’ın Çin’in yerini almasının mümkün olmadığını savundu.
ABD Başkanı Donald Trump'ın 20 Ocak'ta göreve gelmesinin ardından izlediği korumacı ticaret politikası kapsamında attığı tarife adımlarının etkilerine yönelik belirsizlikler sürerken, son zamanlarda ABD ve ticaret partnerleri arasında devam eden tarife müzakerelerinden olumlu sonuçlar alınabileceğine dair iyimserlikler de öne çıkmaya başladı.
Özellikle Asya'da ABD ile Çin ve Japonya arasındaki problemler çözüme ulaşamamışken, ülkenin Hindistan ile yakınlaşması dikkati çekti.
ABD Hazine Bakanı Scott Bessent, yapılacak ilk anlaşmalardan birinin Hindistan ile olabileceğini belirtmişti.
ABD bu adımlarıyla tedarik ağını da çeşitlendirmek isterken, ABD'li şirketlerin yatırımlarını Hindistan'a kaydırma niyetine ilişkin beklentiler güçlendi.
İş Yatırım Uluslararası Piyasalar Direktörü Şant Manukyan ise Hindistan'ın ticaret açısından Çin'in yerine geçmesinin kısa vadede mümkün olmadığını söyledi.
Hindistan'ın uzmanlaştığı sektörlerin genişliği ile Çin'in uzmanlaştığı sektörlerin genişliği ve kapasitesinin çok farklı olduğunu ifade eden Manukyan, "Dolayısıyla uzun vadede böyle bir plan var ama kısa vadede uzmanlık ve altyapı açısından, hukuki altyapı da dahil buna çok fazla mümkün değil." diye konuştu.
ABD’nin Çin yerine bir başka ülke aradığı fikrinin tek başına yanlış olduğunu aktaran Manukyan, ABD'nin aynı zamanda Hindistan gibi kritik, büyük öneme sahip bir ülkeyi, Çin-Rusya ikilisine bırakmak istemediğini vurguladı.
Bu kapsamda ABD'nin Hindistan'ı hem kendi tarafına çekmek istediğini hem de karşı tarafla beraber hareket etmemesi konusunda çok hassas olduğunu belirten Manukyan, ülkenin Pakistan ile rekabetinin ve soğuk savaşta Rusya'ya karşı tarafsız duruşunun önemli dengeler olarak öne çıktığını söyledi.
Manukyan, "Hindistan genel olarak tarihindeki İngiliz etkisiyle Anglo-Sakson kültürüne de vakıf bir ülke, dil problemi yok. O açıdan baktığımızda potansiyelinin daha yüksek olduğunu, ABD'nin de bu potansiyeli kullanmak isteyeceğini söylemek elbette doğru olur." değerlendirmesinde bulundu.
"Hindistan, Çin’in yerini dolduramaz"
Bursa Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Filiz Eryılmaz ise ABD'nin bu tarifeler konusunda Çin'e çok fazla kafayı taktığını yani aslında en temelde amaçlarının Çin'i bir şekilde engellemek olduğunu belirtti.
Çin'in yapay zeka gibi önemli teknoloji alanlarında çok hızlı ilerleme kaydettiğini ifade eden Eryılmaz, ABD'nin Çin'i durdurmak istediğini aktardı.
"Dolayısıyla Çin'i durdurmak istedikleri için de zaten dikkat ederseniz en yüklü tarifeleri Çin'e uyguladılar. Diğer ülkelere tarife uyguladılar ama 'muafiyet tanıyoruz' dediler. Onun için bir biçimde Çin'i engellemek istiyorlar." ifadesini kullanan Eryılmaz, bu anlamda Çin'in yerine doldurabilecek ülkelerden birinin Hindistan gibi göründüğünü aktardı.
Eryılmaz, "Hindistan'ın Çin'den boşalan tarafı doldurma gayreti olacak fakat ölçek ekonomisi anlamında kısa vadede Çin pazarını Hindistan'ın doldurması mümkün değil. Hindistan bu işten elbette ki bir fayda sağlar ancak Çin kadar çok yüklü bir ölçeği yok. Hindistan, tekstil, otomotiv, yan sanayi gibi alanlarda sıkıntı yaşayabilir. Bu durum Hindistan için pozitif bir gelişme olsa da Hindistan kısa vadede tam anlamıyla Çin'in yerini dolduramaz." değerlendirmelerinde bulundu.