Almanya’nın önde gelen ekonomik düşünce kuruluşlarından Ekonomi Araştırma Enstitüsü (Ifo), ülkenin 2025 yılı büyüme tahminini zayıf yatırım ortamı ve tüketici güvenindeki düşüş nedeniyle aşağı yönlü revize etti.
Merkezi Münih’te bulunan Ifo, Aralık 2024’te yayımladığı ekonomik tahminlerini güncelleyerek, 2025 yılı gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH) büyüme tahminini yüzde 0,4’ten yüzde 0,2’ye düşürdü. 2026 yılı için büyüme beklentisi ise yüzde 0,8 olarak öngörüldü.
Rapora göre Almanya’da yıllık enflasyonun 2025’te ortalama yüzde 2,3 olması beklenirken, 2026’da bu oranın yüzde 2’ye düşeceği tahmin ediliyor.
İfo’nun raporuna göre ülkede işsizlik oranının 2025’te yüzde 6’dan yüzde 6,2’ye çıkması, işsiz sayısının ise 2 milyon 787 binden 2 milyon 889 bine yükselmesi bekleniyor. 2026’da işsiz sayısının 2 milyon 791 bine gerileyeceği öngörülüyor.
Buna karşın Alman kamu sektörünün bütçe açığı 2024’te 118,8 milyar euro iken, 2025’te 93 milyar euroya gerileyecek, ancak 2026’da yeniden 107,8 milyar euroya çıkacak.
Cari işlemler fazlasının ise 2024’te 248,7 milyar eurodan, 2025’te 187,8 milyar euroya, 2026’da ise 165,7 milyar euroya düşmesi bekleniyor.
Sanayi ve inşaat sektörlerinde zayıflık devam ediyor
Ifo, yüksek faizlerin inşaat sektörünü baskıladığını belirterek, 2025’te inşaat üretiminin yüzde 0,3 daralacağını öngördü. Sanayi sektöründe ise yapısal değişim ve belirsizliklerin ekonomik aktiviteyi zayıflattığına dikkat çekildi.
Enstitünün raporunda, "Alman ekonomisi sıkışmış durumda, yapısal değişim ve belirsizlik sanayi faaliyetlerini ve tüketici ekonomisini felce uğratıyor" ifadeleri yer aldı. Ekonominin birçok sektöründe sipariş sıkıntısı yaşandığı belirtilerek, "Almanya'da ekonomi politikasının gidişatı ve jeopolitik ortama ilişkin büyük bir belirsizlik söz konusu olduğundan, satın alma gücünün yeniden güçlenmesine ve faiz oranlarının düşmesine rağmen iç talep zayıf kalmıştır" denildi.
"Şirketler yatırım yapmakta isteksiz"
Ifo İş Döngüsü Araştırma ve Ekonomik Tahmin Müdürü Timo Wollmershaeuser, Alman ekonomisinin yerinde saydığını belirterek, "Satın alma gücündeki toparlanmaya rağmen tüketici duyarlılığı düşük kalmaya devam ediyor ve şirketler de yatırım yapma konusunda isteksiz." değerlendirmesinde bulundu.
Wollmershaeuser, güvenilir bir ekonomi politikasının güven oluşturmak ve yatırımları teşvik etmek için kritik öneme sahip olduğunu belirterek, "Şirketler, özellikle de sanayideki yapısal değişimin oluşturduğu mevcut zorluklar göz önüne alındığında, planlama kesinliğine ihtiyaç duyuyor." ifadelerini kullandı.
