(DHA) - TÜRKİYE İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı İsmail Gülle, "Dünyada en çok ticareti yapılan 200 ürün arasında, ülkemizin güçlü olduğu 47 ihracat ürünü var. Bu 47 üründe dünyanın toplam ithalatı tam 1.8 trilyon dolar olup, dünyanın toplam ithalatındaki payı ise yaklaşık yüzde 10. Güçlü olduğumuz bu 47 ürüne özel bir önem ve ağırlık vererek, 1.8 trilyon dolarlık talepten daha fazla pay alabiliriz." dedi.
TİM Başkanı İsmail Gülle, “İhracat 2019 Raporu"nu bir basın toplantısıyla açıkladı. Şişli'de bir otelde gerçekleşen toplantıya Gülle'nin yanı sıra TİM Genel Sekreteri Prof. Dr. Kerem Alkin de katıldı.
Gülle toplantıdaki konuşmasında, "2019'u İhracatta Sürdürülebilirlik ve Yenilikçilik Yılı' olarak ilan ettik. Bu çerçeveden bakıldığında, firmalarımızın makro anlamda ülkemizde ve dünyada geçtiğimiz yıl yaşanan gelişmeleri özümsemeleri son derece önemli. Bu gelişmeler, hem geleceğimize ışık tutacak, hem de geçmişteki başarılarımızı daha ileri taşımamızı sağlayacak. Diğer taraftan, 2019 yılında ülkemizde, ama özellikle dünyada yaşanacak olaylar, elbette ihracatımızı etkileyecektir. Geçmişte Rusya'ya ihracatımızda uçak krizinin etkisi malum, ABD ile yaşanan siyasi gerilim, bazı ürünlerimize yansıdı. Buna karşılık Irak ve Suriye'de devam eden belirsizlik ve karışıklıklara rağmen ihracatçılarımız, bu ülkelerde önemli başarılar elde ediyor. Hem ülkemizin ikili ilişkileri, hem de küresel anlamda gelişmeler, ihracatçılarımızı doğrudan etkileyecek gibi gözüküyor" dedi.
TÜRKİYE 47 ÜRÜNDE ÇOK GÜÇLÜ
İsmail Gülle, "Dünyada en çok ticareti yapılan 200 ürün arasında, ülkemizin güçlü olduğu 47 ihracat ürünü var. Bu 47 üründe dünyanın toplam ithalatı tam 1,8 trilyon dolar olup, dünyanın toplam ithalatındaki payı ise yaklaşık yüzde 10. Bizim bu ürünlerdeki ihracatımız ise 50 milyar dolar seviyesinde, bu ürünlerin dünya ticaretinden aldığı pay ise yüzde 2,8. Sadece bu rakamlara dahi bakarak şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Güçlü olduğumuz bu 47 ürüne özel bir önem ve ağırlık vererek, 1,8 trilyon dolarlık talepten daha fazla pay alabiliriz. Söz konusu araştırma, bu konuda kat etmemiz gereken yolumuz olduğunu ortaya koyuyor. Örnek bir ürünü ele alırsak, minibüs ve otobüs üretiminde 1,6 milyar dolar ile, en önemli üretici ülkeler arasında yer alıyoruz. Bu üründe Almanya ve Fransa pazarında yüzde 30'un üzerinde paya sahipken, ABD'de sadece yüzde 5 pazar payımız var. Dünyanın en büyük ekonomilerinden olan Kanada'ya ise, 655 milyon dolarlık minibüs ve otobüs ithalatına rağmen, hiç ihracat yapamıyoruz. Bu hesaplamalar alt alta konulduğunda, şunu görüyoruz: 15 farklı üründe 33 farklı ülke, bu ürünleri bizim yerimize rakiplerimizden alıyor. Bu da, en güçlü olduğumuz ürünlerin bazılarında, henüz keşfedemediğimiz çok büyük pazarlar olduğunun en büyük göstergesi. Diğer taraftan, bu 47 üründe hangi pazarlarda güçlü olduğumuza baktığımızda, genellikle AB ülkelerini listelerin üst sıralarında görüyoruz. Bu bilgilerin ışığında, hem AB'deki pazar payımızı artırıp, hem de AB'deki başarımızı daha uzak pazarlara taşıyabilirsek, çok daha başarılı ihracat rakamlarına ulaşmamız mümkün olacaktır" şeklinde konuştu.
"DEVİR RÜZGARA YÖN VERME DEVRİ"
Gülle, “Bugün sınır komşumuz Irak'ın ithalatında Çin de en az bizim kadar güçlü ise, Güney Kore'nin Yunanistan'a ihracatı bizden fazla ise, artık küreselleşen dünyada coğrafi yakınlığın öneminin gittikçe azaldığını görüyoruz. Dünyanın önde gelen ekonomileri olan ABD, Kanada, Avustralya, Güney Kore gibi coğrafi anlamda bize uzak ülkelere, en az yakın pazarlar kadar önem vermeliyiz. Firmalarımız Gürcistan, Rusya gibi pazarlarda fiyat rekabetine girmenin ötesinde, artık Polonya, Meksika, Çekya gibi gelişen pazarlara da yoğunlaşmalıyız. Sonuç olarak, doğru analizlerle, akademik çalışmalara dayanan, etkili stratejilerle yürüyen bir ihracat ekosistemini perçinlemeye, etki alanını daha da genişletmeye kararlıyız. Artık devir, rüzgar nereden eserse oraya dönme devri değil, devir, rüzgara yön verme devri. Sadece 200 ürün ile başladığımız bu çalışma, ihracatımızın hangi alanlara, hangi pazarlara yoğunlaşması gerektiğini en çarpıcı şekilde göstermektedir. Bugün başladığımız bu çalışmayı, en kısa sürede 1000 ürün için tamamlayacağız. Söz konusu 1000 ürün, dünya ticaretinin yüzde 84'ünü kapsıyor. Bu çalışmayı Şubat ayı içerisinde ihracatçılarımız ve kamuoyu ile paylaşmayı hedefliyoruz. Akabinde de, dünyadaki tüm ürünler için aynı çalışmayı tekrarlayarak, sektör ve ürün bazında firmalarımıza, en net ifade ile hangi ülkelere yüklenmeleri gerektiğini söyleyeceğiz. İnşallah bu çalışmalarımız sayesinde, 2019 yılı, hedefleri aşacağımız bir yıl olacak. Orta vadede çok daha etkili stratejilerle, küresel ticaretten alacağımız payı daha ileri seviyelere taşımak arzusundayız" diye konuştu.
TÜRK TİCARET MERKEZİ'NİN KAPATILMASI
Gülle, toplantıda bir gazetecinin ilk kez İran'da açılan Türk Ticaret Merkezi'nin kapatılmasını sorması üzerine, “İran gerek siyasi ilişkilerin getirmiş olduğu, gerekse bu ambargo sürecinin getirmiş olduğu nedenlerden dolayı çok verimli olmadı. Bu nedenle burayı kapatma kararı alındı. Bunun açılması da kapanması da doğaldır. İlk açılan çok başarılı bir rol model olsun, sektörlerin hepsine hizmet etsin istedik. Çünkü potansiyeli yüksek sınır komşumuz olan ve pek çok özel ortak yönümüz olan bir ülkede çok başarılı olsun istedik. Ama olmadı. Bu Türk Ticaret Merkezleri'nin genel felsefesini, genel verimliliğini bu düşürmeyecek. Bu ona bakış her hangi bir yorum getirmemesi gerekir. Bu konuda başarılı olanlarda var. Londra'da olduğu gibi, Dubai'de sektörlerimizin olduğu gibi. Orada bir sektör çıkıyor bir başka sektör giriyor. Aslında şu anda hazırladığımız açılacak ülkeler listesi de var. Türk Ticaret Merkezleri yaşadıkça işlendikçe parlayan bir altın olacak. Bir model aranıyor çünkü bunu Çin ve bazı ülkeler çok başarıyla yapabiliyor" dedi.