Uluslararası Para Fonu (IMF), yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) sebep olduğu ekonomik kriz nedeniyle bu yıl kamu açıklarının GSYH'nin ortalama yüzde 9'u kadar artacağı ve küresel kamu borcunun GSYH'ye oranının yüzde 100'e yaklaşarak rekor kıracağı öngörüsünde bulundu.
IMF, Mali İzleme Raporu'nun Ekim 2020 sayısını "Toparlanma İçin Politikalar" başlığıyla yayımladı.
Kovid-19 salgınına yönelik mali politikalara değinilen raporda, 11 Eylül itibarıyla salgın ve buna bağlı karantina önlemlerine yönelik mali eylemlerin tutarının 11,7 trilyon dolara ulaştığı ve bunun küresel ekonominin yüzde 12'sine yakın olduğu kaydedildi.
"Daha çok şey yapılmalı"
Raporda, mali eylemlerin yarısının ek harcamalardan veya feragat edilmiş gelirden, diğer yarısının ise likidite desteğinden oluştuğu belirtilerek, hükümetlerin güçlü müdahalesinin hayatları kurtardığı, insanlar ile firmaları desteklediği ve ekonomik faaliyetteki olumsuz etkileri hafiflettiği aktarıldı.
Krizin kamu maliyesi üzerindeki sonuçlarının ekonomideki daralmadan kaynaklanan gelir kaybıyla birleştiğinde çok büyük olduğu vurgulanan raporda, "2020'de kamu açıklarının GSYH'nin ortalama yüzde 9'u kadar artacağı ve küresel kamu borcunun GSYH'nin yüzde 100'ü gibi rekor bir yüksekliğe yaklaşacağı öngörülüyor." değerlendirmesine yer verildi.
Raporda, ekonomik faaliyette sağlıklı bir toparlanma ve düşük, istikrarlı faiz oranlarına ilişkin temel varsayımlar altında, küresel kamu borç oranının Çin ve ABD dışında 2021'de istikrar kazanmasının beklendiği aktarıldı.
IMF'nin raporunda, artan yoksulluk, işsizlik ve eşitsizliği gidermek, ekonomik toparlanmayı desteklemek için daha çok şey yapılması gerektiğinin altı çizildi.
Altyapı yatırımı vurgusu
Kısa vadede temel desteği sağlayan birçok politikanın uzun vadeli etkileri olduğuna işaret edilen raporda, "Mali riskler de benzeri görülmemiştir. Bunlar; pandeminin seyri, toparlanmanın şekli, zarar ve gerekli kaynakların yeniden tahsisinin boyutu, emtia fiyatları ile küresel finansal koşulların görünümü, örtülü ve açık garantilerden gelen koşullu yükümlülükler hakkındaki belirsizlikten kaynaklanmaktadır." ifadeleri kullanıldı.
Uygun fiyatlı ve etkili bir aşı veya tedavinin salgının maliyetini kontrol altına almak için en büyük öncelik olduğu vurgulanan raporda, salgın sonrası ekonomiye yönelik politikaların, sosyal barışı ve sürdürülebilir büyümeyi sağlamak için yoksulluk ve eşitsizlikle mücadeleye ve gelecekteki salgınlarla diğer şoklara karşı direnç oluşturmaya odaklanması gerektiğinin altı çizildi.
Hükümetlerin ekonomileri güvenli ve başarılı bir normalleşmeye hazırlamaları gerektiği belirtilen raporda, dijital altyapıya yönelik harcamaların; sosyal mesafeyi desteklemek, bilgiye, eğitime ve iş fırsatlarına erişimdeki eşitsizlikleri artıran dijital açığı daraltmak için önemli olacağı kaydedildi.
Raporda, "Sağlık hizmetleri, sosyal konut, dijitalleşme ve çevreyi korumaya yönelik yeni yatırımlar, daha dayanıklı ve kapsayıcı bir ekonominin temelini oluşturacaktır." denildi.