Yaklaşık iki yıldır süren savaş boyunca Hamas’ın askeri kapasitesi ciddi ölçüde zayıfladı, siyasi liderliği ise artan bir baskı altında kaldı. Tüm bunlara rağmen, örgüt Gazze'de çalışan 30 bin sivil memura maaş ödemeye devam etti; gizli, nakit temelli bir sistemle toplam 7 milyon Amerikan doları tutarında ücret dağıttı. Gazze’de bankacılık sistemi çökmüş durumda. Paranın dağıtımı artık bir hayatta kalma mücadelesine, hatta bir ölüm kalım oyununa dönüştü. Devlet memurları, ister polis ister vergi memuru olsun, çoğu zaman telefonlarına gelen şifreli mesajlarla harekete geçiyor. Eşlerinin telefonuna bile düşebilen bu mesajlarda, belirli bir saatte belirli bir yerde "bir arkadaşla çay içmek" için buluşmaları isteniyor. Verilen noktaya ulaşan memur, sessizce yaklaşan bir adam – bazen de bir kadın – tarafından karşılanıyor. Karşısındaki kişi tek kelime etmeden eline mühürlü bir zarf tutuşturup ortadan kayboluyor. Her buluşma aslında bir başka risk demek. Hamas’ın dini işler bakanlığında çalışan ve ismini güvenlik gerekçesiyle gizli tutmak isteyen bir memur, yaşadığı tehlikeyi kaynaklara konuşarak şöyle anlattı: “Her maaşımı almaya gittiğimde eşime ve çocuklarıma veda ediyorum. Belki de bir daha dönmem. Maaş noktalarının hedef alındığı saldırılar oldu. Gazze kentindeki kalabalık bir pazarı hedef alan bir İsrail saldırısından sağ kurtuldum.” Yıpranmış banknotlar, aç çocuklar Öğretmenlik yapan ve ailesinin tek geçim kaynağı olan Alaa ise 6 kişilik ailesini geçindirmek zorunda ancak aldığı maaş çoğu zaman acizlikle eşdeğer. Kaynaklara konuşan Alaa, “Bin şekel aldım (yaklaşık 300 dolar) ama banknotların neredeyse tamamı yıpranmıştı. Esnaf kabul etmedi. Sadece 200 şekel kullanılabilir durumdaydı, geri kalanla ne yapacağımı bilmiyorum,” dedi. Açlığın gölgesinde geçen iki buçuk ayın sonunda gelen para, hem sembolik hem trajikken Alaa durumu “İki buçuk aylık açlığın ardından, bize paramızı yıpranmış nakit olarak ödüyorlar. Çocuklarıma un alabilmek için yardım dağıtım noktalarına gidiyorum. Bazen eve biraz unla dönebiliyorum ama çoğu zaman elim boş kalıyor” şeklinde açıklıyor Yeraltında saklanan milyonlar Mart ayında, İsrail ordusu Hamas’ın mali işler sorumlusu İsmail Barhoum’u Han Yunus’taki Nasser Hastanesi’ne düzenlenen bir saldırıda öldürdüğünü açıkladı. Barhoum’un, Hamas’ın silahlı kanadına para aktardığı da iddia edildi. Yine de, Hamas’ın nasıl olup da bu maaş ödemelerine devam ettiği belirsizliğini koruyor. İdari yapının büyük ölçüde yerle bir olduğu, finansal altyapısının hedef alındığı bir ortamda dahi sistem tıkır tıkır işliyor. Kaynaklara konuşan ve Hamas’ın mali operasyonlarına hâkim, üst düzey bir çalışan, örgütün 7 Ekim 2023’te İsrail’in güneyine düzenlediği saldırıdan önce yaklaşık 700 milyon Amerikan doları ve yüz milyonlarca şekeli Gazze’deki tünellerde stokladığını öne sürdü. Bu nakit rezervlerin doğrudan Hamas lideri Yahya Sinvar ve kardeşi Muhammed tarafından denetlendiği belirtildi. Her iki isim de daha sonra İsrail saldırılarında hayatını kaybetti. Tek taraflı yardımlar, çift taraflı öfke Hamas, savaş boyunca gelir yaratmak amacıyla tüccarlardan vergi toplamayı sürdürdü, ayrıca sigara satışlarını da 100 katına kadar varan fiyatlarla gerçekleştirdi. Savaş öncesi 5 dolara satılan bir sigara paketi, artık 170 dolardan alıcı bulabiliyor. Bunun yanı sıra, Hamas üyelerine ve ailelerine yerel acil yardım komiteleri aracılığıyla gıda paketleri dağıtıldı. Komite liderleri, İsrail saldırıları nedeniyle sürekli değiştirildi. Bu durum halk arasında büyük öfke yarattı. Pek çok Gazze sakini, yardımların sadece Hamas’a bağlı kişilere ulaştırıldığını, halkın geri kalanının dışlandığını dile getiriyor. Bu konuda sesini yükseltenlerden biri de üç çocuk annesi dul Nisreen Khaled oldu. Eşini beş yıl önce kansere kurban vermiş. Kaynaklara konuşan Khaled, “Açlık arttıkça, çocuklarım sadece acıdan değil, Hamas yanlısı komşularımızın un ve gıda kolisi alıp bizim alamadığımızı gördüklerinde de ağlıyorlardı. Bizim acımızın sebebi onlar değil mi? Madem savaşa giriştiler, neden öncesinde gıda, su ve ilaç stoklamadılar?” şeklinde düşüncelerini dile getirmekten kaçınmadı.