Yüksek faiz ortamının yol açtığı maliyetlerdeki artış ve finansmana erişimde yaşanan zorluklar, konkordato başvurularını son yılların en yüksek seviyesine çıkardı.
Finansman ve talep koşullarının bozulduğu bir dönemden geçen iş dünyasının yeni korkusu konkordatolar oldu. Yılbaşından bu yana 491 şirket konkordato kararı alırken, konkordatoların zincirleme etkisinden endişe eden iş dünyası ise kararların etkin inceleme yapılmadan aceleyle alınmasından şikayetçi oldu.
Konkordatotakip sitesinin Basın İlan Kurumu verilerinden derlediği bilgilere göre yılın ilk 5 ayında konkordato geçici mühlet kararı verilen dosya sayısı 491, kesin mühlet kararı verilen dosya sayısı 202 oldu. 2020 yılının tamamında 419, 2021 yılında 454, 2022 yılında ise 404 konkordato başvurusunun kabul edildiği göz önüne alındığında ilk 5 aydaki başvurular bahsi geçen dönemleri geride bıraktı. Geçen yılın tamamında ise 519 konkordato kararı alınırken, uzmanlar bu senenin sonunda sayının 1000’e ulaşabileceğini öngördü.
Kaynak: Konkordatotakip
Tekstil ilk sırada, inşaat ikinci
Öte yandan konkordatoların dağılımına bakıldığında, tekstil 35 konkordato kararı ile en riskli sektör olarak dikkat çekerken, tekstil ve konfeksiyonda toplam konkordato sayısı 48’e ulaştı. İkinci sırada 27 konkordato ile inşaat gelirken, mobilya sektörü de 19 konkordato ile dikkati çekti.
Ekonomim’den Merve Yiğitcan’a konuşan iş dünyası temsilcileri ise mahkemelerin nitelikli teknik inceleme yapmadan hızlı bir şekilde konkordato kararı almasından şikayetçi. Zira konkordato kararı alan şirketler borçlularına karşı korunurken, alacaklılar için herhangi bir önlem yok. 700 güne çıkan tasdik kararlarının ciddi mağduriyet yarattığını belirten iş dünyası temsilcileri, konkordato yolu ile suistimallerin önüne geçilmesi için daha etkin inceleme süreci talep ediyor. İş dünyasında genel kanı konkordatoların zincirleme etkisinin daha ağır bedellere neden olabileceği yönünde.
Fayat: Nakit akışında zorluklar yaşanıyor
TOBB Hazır Giyim ve Konfeksiyon Sanayi Meclis Başkanı Şeref Fayat, hazır giyim sektörünün hem ihracatta fiyat tutturamama hem de iç piyasada finansman maliyetleri ve uzun vadelerle boğuşmak zorunda kaldığını belirterek, “Haliyle nakit akışında büyük zorluklar yaşanıyor. 1 yıl vade isteyen firmalar olduğunu duyuyoruz. Ancak sektörde son dönemde yaşanan sıkışıklık istemeden de olsa bazı olumsuz sonuçlar doğurmakta, bu da sektörde güven kaybına sebep olmaktadır. Genel itibarıyla piyasa vadeleriyle işleyen süreç, bu vadelerin de kısaltılması hatta peşin ödeme talep edilmesiyle daha da zorlaşıyor ve üretim süreçleri değer zincirini kaybediyor maalesef” dedi.
Önel: Malın depoda beklemesi daha güvenli
İstanbul Tüccarlar Kulübü Başkanı İlker Önel de enflasyonla mücadelenin sonucu olarak finansmana erişimde yaşanan zorlukların ve yavaşlayan talebin KOBİ’lerin içinden çıkılmaz bir duruma soktuğunu söylerken, birçok işletmenin tasfiye ya da konkordato ile mühlet kazanmaya çalıştığına dikkat çekti. Son çeyrekte konkordatoların daha da hızlanmasının beklendiğini vurgulayan Önel, piyasanın buna önlem olarak yılbaşından bu yana ‘daha az iş, daha az müşteri’ tutumunu takındığını dile getirdi.
Önel, “Kimse alacağını riske etmek istemiyor, temkinli davranıyor. Alacağınızı alamama riskine karşı malınızın depoda kalması daha güvenli” ifadelerini kullandı.
Maliyeti 2-7 milyon TL arasında değişiyor
Konkordato süreçlerinde son yaşanan gelişmelere ilişkin, konkordato komiserliği ve konkordato avukatlığı yapan İstanbul Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Türkay Özdemir ise konkordato kararı alınan dosya sayısı kadar ret verilen dosya sayısında da artış olduğunu belirterek, “Eskiden toplam başvuruların yüzde 70-80’i için geçici mühlet kararı verilirken, bu oranın yüzde 50’lere düştüğünü görüyoruz” dedi.
Konkordatoyu kötüye kullananların da olabileceğine işaret eden Özdemir, “Ancak kötüye kullanmak için de para gerekiyor. Şirketin büyüklüğüne göre değişmekle beraber bir konkordato sürecinin toplam maliyeti 2 milyon TL ile 7 milyon TL arasında değişiyor” dedi. Konkordato projelerinde şirketin marka değerinin gereğinden yüksek gösterildiğini, bunun da yanıltıcı olabildiğini vurgulayan Özdemir, “Konkordato projelerinde marka değeri ‘işler iyi giderse’ ihtimaline göre hesaplanıyor. Mahkemede de hakim bu marka değeri ile şirketin kendini kurtarabileceğine kanaat getirebiliyor. Bu nedenle konkordato değerlendirme sürecinde şirketin marka değerinin etkisi düşük olmalı; demirbaş, duran varlıklar ve stoklar dikkate alınmalı” ifadelerini kullandı.
8 bini aşkın şirket ‘tasfiye’ dedi
Konkordatolar kadar şirket kapanış ve tasfiyeleri de yılbaşından bu yana sert yükseldi. TOBB’un açıkladığı Kurulan ve Kapanan Şirket İstatistikleri’ne göre Ocak-Nisan döneminde kapanan şirket sayısı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 27,4 artarak 7 bin 158’e çıktı. Buna karşın ilgili dönemde kurulan şirket sayısı, bir önceki yıla göre yüzde 18,6 azalarak 35 bin 998 oldu. Yani kurulan her 5 şirkete karşın 1 şirket kepenk indirdi. Yanı yılın 4 ayında tasfiye kararı alan şirket sayısı da geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 11 artarak 8 bin 485’e çıktı.
Çekte karşılıksız oranı artıyor
Krediye erişimi zayıflayan piyasada dolaşımı artan çeklerde de karşılıksız oranı artıyor. Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Risk Merkezi verilerine göre ocak-nisan döneminde bankalara ibraz edilen çek tutarı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 9 artarken, bankalara ibrazı sırasında karşılıksız çıkan çek adedi aynı dönemde yüzde 95 artarak 75 bine çıktı. İlk 4 ayda bankalara ibraz edilen çek tutarı ise yüzde 90 artışla 2,2 trilyon TL olurken, aynı dönemde karşılıksız işlemi yapılan çeklerin tutarı yüzde 293 artarak 43 milyar TL’ye ulaştı. Ocak-nisan döneminde karşılıksız işlemi yapılan çeklerin bankalara ibraz edilen çeklere oranı ise tutar bazında olarak yüzde 2’ye, adet bazında da yüzde 1,3’e çıktı.