(DHA) - KPMG Türkiye Bankacılık Sektörel Bakış 2019 raporuna göre, temkinli başlayan ve 2019’u dengelenme yılı olarak gören bankacılık sektöründe, uluslararası finans kaynaklarına erişim ve takipteki alacaklarla ilgili gelişmeler belirleyici olacak.
Raporu değerlendiren KPMG Türkiye Finansal Hizmetler Sektör Lideri Sinem Cantürk, “Türkiye’de bankacılık sektörü hayli zor bir yıl olan 2018’in üç çeyreğini yüzde 37.9 aktif büyüklük ve yüzde 11 karlılık artışıyla geride bıraktı. Dengelenme sürecine giren sektörün 2019’da karlılığı koruyacağı öngörülüyor ancak yüksek bir büyüme beklentisi bulunmuyor. Bankacılıkta 2019’un seyrini, dış finansman kanallarına ulaşım ve takipteki alacaklarla ilgili gelişmeler belirleyecek” dedi.
Rapora göre; Türkiye ekonomisi ve bankacılık sektörü zorlu bir dönemi geride bırakmaya hazırlanıyor. 2017’deki yüksek büyüme performansının ardından Türkiye ekonomisi 2018’de küresel finansal koşulların sıkılaştığı bir ortamda yavaşlama işaretleri verdi. Bu da Türk bankacılık sektörünün iş yapma koşullarını zorlaştırırken sektörü doğal bir stres testine tabi tuttu.
Bu nedenle sektör, sene başından bu yana önemli düzenlemelere maruz kaldı. Bankaların yurtiçi ve yurtdışı finansman maliyetleri artarken büyüme eğilimi zayıfladı. Aktif kalitesindeki bozulma şu aşamada sınırlı kalsa da maliyet artışlarının vade uyumsuzluğu nedeniyle sektörün gelirlerine gecikmeli yansıyor oluşu ve aktif-pasifteki döviz kuru uyumsuzluğu karlılığı sınırlayan unsurlar olarak öne çıktı.
Üçüncü çeyrek sonu itibarıyla sektörün aktif büyüklüğü geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 37.9 artışla 4.209 milyar lirayı aştı.
2018’in ilk dokuz ayında önceki yıla göre yüzde 11.1 artışla 41 milyar lira net dönem karı elde eden sektörde karlılık oranları ise bozulma gösterdi.
Karlılıktaki artışı sınırlayan unsur, maliyetlerdeki artışa karşın vade uyumsuzluğundan dolayı bankaların kredilerden elde ettiği faiz gelirlerinde henüz beklenen artışın görülememesi oldu. Önümüzdeki dönemde maliyetlerdeki artışın sınırlı kalmasıyla karlılığın toparlanması bekleniyor. Bununla birlikte takipteki alacakların seyri de sektörün karlılığı açısından kritik önemde olacak.
Eylül 2017’de 208 bin 876 olan yurtiçi personel sayısı Eylül 2018 itibarıyla 207 bin 870 kişiye geriledi. Bu dönemde dalgalı bir seyir izleyen şube sayısı ise 62 adet azaldı. Teknolojik gelişmelerin yanında verimlilik artışı sağlayan iş süreçlerindeki yenilikçi yaklaşımlar ve tasarruf eğilimleri sektördeki operasyonel yapının küçülmesine neden oluyor. Bununla birlikte, bazı büyük oyuncular organizasyonel yapılarındaki iyileştirmelere bağlı olarak şube sayısını azaltırken, sektöre yeni giren aktörler şube ve personel sayılarını artırabiliyorlar.
Bankacılık sektöründe başlayan dengelenme süreci, ekonominin diğer aktörleri açısından da önümüzdeki dönem için öncü gösterge niteliği taşıyor. Bununla birlikte, uluslararası kaynaklara erişim kanalları açıldığında ilk olarak toparlanabilecek sektör olma özelliğini koruyor.
Belirsizliklerin azalması ve kaynak maliyetlerinde istikrar sağlanması ile ilk harekete geçecek sektör bankacılık olacak. Operasyonel iyileştirmeler ve verimlilik odaklı çabalar sayesinde karlılık korunacak.