(AA) - İstanbul Ticaret Odası (İTO) Yönetim Kurulu Başkanı Şekib Avdagiç, Türkiye'nin yurt içi e-ticaret noktasında bir sıkıntısı olmadığını belirterek, "Önümüzdeki dönemde sınır ötesi e-ticaret noktasında bir yere varmamız lazım. Nisan ayına baktığımızda, bugüne kadar e-ticarette hiç alışveriş yapmamış 3 milyonun üzerinde kredi kartı ilk defa e-ticaret ile bir şeyler aldı." ifadelerini kullandı.
Karadeniz Vakfı'ndan yapılan açıklamaya göre, İstanbul Ticaret Odası (İTO) Yönetim Kurulu Başkanı Şekib Avdagiç, Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND) Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu ve Karadeniz Vakfı Başkan Yardımcısı Ali Bayramoğlu, Karadeniz Stratejik Araştırma Merkezi (KASAM) programında, iş dünyasında yaşanan son gelişmeleri değerlendirdi.
İTO Başkanı Şekib Avdagiç, virüsün Çin’den çıkmasına rağmen bunun sadece Çin ile alakalı bir mesele olmadığını ifade ederek, Türkiye’deki yaklaşık 150 bin lokanta-kafe müessesesinin 3'te 1'inin İstanbul’da bulunduğunu ve bunların sıkıntılı bir duruma sürüklendiğini belirtti.
Küresel ekonominin ve değişimin yönlerini ele alırken Türkiye’nin 3 alanda attığı adımlarla mağduriyetleri gidermeye çalıştığını aktaran Avdagiç, şunları kaydetti:
"Birincisi, devlet, bazı şirketleri mücbir sebep sınıfına alarak bunların kamuya borçlarını 6 ay öteledi. İkincisi, devlet, çalışanlara yönelik iki ayaklı bir önlem aldı. Bir kısa çalışma ödeneği, yani işini kaybedenler müracaat edebiliyor. 450 gün ve 60 gün kurallarına sahip olanlar başvurabiliyor. 4 bin 400 liraya kadar devletten maaş alabiliyor, herhangi bir sebep olmadan işsiz kalanlara da 1.200 lira kadar işsizlik ödeneği veriliyor. Elemanını işten çıkarmayan işverenlerin istifadesine sunulan destekler var. İstanbul’da buna büyük bir müracaat oldu. İstanbul’da 260 binden ziyade firma buna başvurdu, yani 2,5 milyon kişiye ulaşan bir başvuru. Geç dönmeler oluyor gibi bazı şikayetler oluyor ama 17 yılda yapılan müracaatın birkaç katı son 1,5 ayda ortaya çıktı. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nı bu yükle mücadelesi için tebrik ediyorum, bu kadar büyük bir kitle işini bu kadar hızlı karara bağlamak büyük başarıdır."
Üçüncü olarak da kredi kanallarının devreye sokulduğunu belirten Avdagiç, esnafa destekler hazırlandığını, devreye girdiğini bildirdi.
Avdagiç, 1 hafta evvelki rakamlara göre, Türkiye’deki toplam kredi hacminin 1 trilyon 950 milyar lira civarında olduğuna işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu, nisan ayında yaklaşık 100 milyar lira arttı. Bunun 94 milyar lirası kamu bankaları vasıtasıyla yapıldı, sadece 6 milyar lirası özel bankalar vasıtasıyla oldu. Devlet desteğiyle kamu bankaları çok aktif davrandı. Talebin daha fazla olduğu, bütün talebin karşılanamadığını ancak ülke imkanlarıyla birlikte değerlendirirsek belli bir talebin karşılandığını görüyoruz. Avrupa’da ve Türkiye’de şu ana kadar hep arz tarafını, yani üretim tarafını destekleyen bir süreç yürütüldü. ABD biraz daha farklı bir model uyguluyor. Batı artık şunu tartışmaya başladı; biz üretimi destekliyoruz ama bu üretilen mallar talep görmezse bu üretim bir süre sonra tıkanacak. O halde ikinci adımda tüketimin desteklenmesi, tüketicinin moral bulması gerekiyor. Yani üretimin devamı için tüketicinin tekrar harcamaya başlaması çok önemli bir hale geldi.”
“Şirketler çok ucuz bedellerle el değiştirebilir konuma geldi"
Avdagiç, bütün dünyada "akbabaların" dolaşmaya başladığını belirterek, şu anda sıkıntıda olan şirketler ve bir takım büyük şirketlerin çok ucuz bedellerle el değiştirebilir konuma geldiğini kaydetti.
Birçok ülkenin artık tedarik kaynağını Çin’den koparıp kendi ülkesinde veya kendi ülkesine yakın coğrafyada oluşturmaya çalıştığını anlatan Avdagiç, şunları kaydetti:
"Bunu gören Çinliler de bu alanlardaki şirketleri çok uygun fiyatlarla satın alma konusunda ciddi bir atağa çıkmış durumdalar. Almanya gibi bazı ülkeler, bu tip şirketlerin satışında kamu kontrolü getirdi. Özellikle stratejik şirketlerin satışında hükümet onayı gerekiyor. Bu, Türkiye için de çok önemli bir konudur. Aksi halde bizim çok değerli şirketlerimiz de bu nakit krizi tablosunda üç kuruşa yabancılara gidebilir. Bu konuda Türkiye’de henüz endişe verici bir durum yok ancak gerekli tedbirlerin alınması gerektiğinin altını çiziyorum. Bu, önümüzdeki dönem için çok dikkat etmemiz gereken bir konudur.
Batı, artık daha çok robotlaşmayla üretim üslerini daha çok kendi ülkelerinde kurmayı düşünüyor. Dolayısıyla pandemi krizinden sonra tedarik zincirinde yeni bir döneme gireceğimizi net bir şekilde görüyoruz. Ankara ile olan temaslarımızda belirlediğimiz 3 kritik başlık var. Bunlardan biri de siber güvenliktir. Evden çalışma inanılmaz bir risk ortaya çıkardı. Çünkü IT sistemleri dışarıdan çalışmaya uygun dizayn edilmemişti. Dışarıdan bir sürü insan bağlanınca IT zafiyetleri ortaya çıktı.”
Türkiye'nin yurt içi e-ticaret noktasında bir sıkıntısı olmadığını belirten Avdagiç, şöyle devam etti:
"Yurt içinde e-ticaretin bir kısmı yabancı sermayenin eline geçmiş olsa bile bu noktada belli bir yere geldik. Artık bizim sınır aşan e-ticaret için kafa yormamız lazım. Şu anda PTT’nin bu alanda bir çalışması var ve belli coğrafyalarda, özellikle Afrika’da, başarı elde ettiler. Ama kendilerini yeteri kadar duyuramadıklarını görüyorum. Mutlaka önümüzdeki dönemde sınır ötesi e-ticaret noktasında bir yere varmamız lazım. Elektronik ticaret daha fazla önem kazanacak. Sadece geçtiğimiz nisan ayına baktığımızda, bugüne kadar e-ticarette hiç alışveriş yapmamış 3 milyonun üzerinde kredi kartı ilk defa e-ticaret ile bir şeyler aldı. e-ticarette kolonya satışları yüzde 1000 arttı, maya satışları yüzde 400 arttı, elektronik cihazlarda yüzde 700 arttı. Bir takım mallarda çok hızlı artış var."
Avdagiç, AVM’lerin açılmasının konuşulduğunu, artık yeni düzenlemeler de gerektiğini belirterek, "Almanya, mesela, AVM havalandırmaları için yeni standartlar getirdi. Türkiye de AVM’ler devreye girerken yeni bir risk dalgasını önlemesi lazım. Türkiye dijitalleşme noktasında kötü bir noktada değil ama hızla gelişen dünyaya önümüzdeki dönem için daha fazla hazırlanması lazım. Biz de İTO olarak bu dönemde adımlar attık." ifadelerini kullandı.
Bu süreçte paranın az harcandığını ve bunun ekonomik hayata hemen yansıdığını aktardı.
"Lüks harcamaların devamı için piyasada güvenin oluşması gerekiyor"
Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND) Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu, pandemi etkisiyle ilk olarak 23 Şubat'ta karşılaştıklarını belirterek, Türkiye’nin Orta Doğu ve Orta Asya bölgelerindeki kara yolu ticaretinde karşılaştığı zorluklara ilişkin şunları kaydetti:
“Pazar günüydü, üyelerimiz aradılar ve Orta Asya’ya gitmekte olan tırlarımızın Türkmenistan’a giremediğini söylediler. Türkmenistan’ın kapıları kapattığını duyunca panik oluştu. Biz 40 bin taşıma yaparak İran üzerinden Orta Asya’ya senede 6 milyar dolarlık mal naklediyoruz. O gün de İran içinde bulunan yaklaşık 1.500 arabamız Orta Asya’ya gitmek üzere bekliyordu. Ancak Türkmenistan sadece kendi vatandaşı olan şoförleri aldı, bizimkiler İran’da kaldılar. İleri gidemiyorlar, geri dönmeleri de bir sürü mevzuata tabidir. Yani biz ilk olarak 23 Şubat’ta böyle tanıştık bu tabloyla sonra Irak ve İran kapıları da kapandı. Irak bizim için çok önemli bir ülke. Irak’a senede 9 milyar dolarlık mal ihraç ederiz ve bunu da yaklaşık 600 bin seferle yaparız. Yani senede 600 bin aracımız Türkiye’de mal alır, Irak’a taşır. Birden kapıların kapanması bizi çok zor duruma soktu. Irak’ta 6 bin küsür şoför arkadaşımız vardı. İran’da bu rakam 1.500 civarıydı. Irak’a her gün 1.500 sefer yapıyorduk."
Nuhoğlu, ilgili bakanlıkların toplantılarda hızlı kararlar alınmasına katkı sağladığını aktararak, "Biz İran’daki 1.500 şoförümüzün evraklarını hazırladık ve geri dönmelerini sağladık. Bu 25 gün sürdü. Irak’ta bu farklı gelişti. Çünkü orada taşıma çok yoğundu. 29 Şubat’ta Irak kapısı kapandı, biz 1 Mart’ta temassız ticareti hayata geçirdik. 2 Mart’ta hiçbir aracımız ve şoförümüz karşıya geçmeden aracı tampon bölgede değiştirmeye başladık. Yani, tır o bölgede dorseyi bırakıyor, karşı taraftan gelip çekiciyle alıyorlar. Şu anda yaşananları tam olarak anlamakta zorlanıyoruz, bundan sonra karşımıza ne çıkacağını da tam olarak göremiyoruz. Bazı şeylerin değişeceğini biliyoruz ama nasıl değişeceğini bilmiyoruz. Buna hazırlıklı olmak gerekiyor.” değerlendirmesinde bulundu.
88 trilyon dolarlık dünya ticareti içinde lüks tüketim payının çok yüksek olduğuna dikkati çeken Nuhoğlu, "Son aylarda dünya ticaretinde rakamların düşüyor ve sektörler sarsılıyor. İnsanları tekrar tüketmeye yöneltmek ve lüks harcamaların devamı için piyasada güvenin oluşması gerekiyor." ifadelerini kullandı.
Nuhoğlu, Türkiye'nin, halkına sermaye, vergilerin ertelenmesi ve kredi açısından sağlam kamu desteği verdiğini bildirdi.