Mahfi Eğilmez, ABD ve Çin'in elindeki kozları kaleme aldı

Okuma Süresi: 4 Dakika
Mahfi Eğilmez, ABD ve Çin'in elindeki kozları kaleme aldı
Doviz.com
21.10.2025 14:56

ABD’nin dolarla sağladığı üstünlüğe karşılık Çin’in nadir toprak elementleri ve teknolojik ilerlemeyle sağladığı üstünlük arasındaki çekişmenin arttığını belirten Eski Hazine Müsteşarı Mahfi Eğilmez, “21. yüzyılın ikinci çeyreği alışılmış dünyadan çok farklı bir dünyaya sahne olacak gibi duruyor” değerlendirmesinde bulundu

İktisatçı Mahfi Eğilmez, kişisel blog sayfası üzerinden “ABD mi Çin mi?” başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Sovyetler Birliği’nin çöküşüyle güçlenen ABD hegemonyasının Çin’in farklı bir kalkınma modeliyle küresel sisteme dâhil olmasıyla sarsıldığını bildiren Eğilmez, ilgili yazısında şunları aktardı:

“Küreselleşme, ürün, düşünce ve kültürlerin alışverişinden doğan bir uluslararası bütünleşme süreci olarak tanımlanıyor. Ben öteden beri bu tür tanımların küreselleşmeyi açıklamadığı, olayı masum göstermeye çabaladığı kanısındayım. Bana göre küreselleşme; ABD’nin kendi uyguladığı tarzdaki kapitalizmi bir dünya sistemi haline getirme o ve dünyanın tek hegemonu olarak devam etmeye çalışmasını ifade ediyor. Özellikle Sovyetler Birliği’nin çöküş yoluna girmesi ve sermaye hareketlerinin dünya çapında serbest kalmasıyla bu girişim ilk on beş - yirmi yıl başarıyla yürümüş göründü. İki kutuplu dünyanın soğuk savaş dengeleri ortadan kalkmış gibiydi. Bu dönemde artık ABD’nin tek başına hegemon devlet konumunda olduğu tek kutuplu bir dünyanın gerçekleşeceği görüşü egemendi. Avrupalı devletlerin neredeyse hepsi ABD’nin hegemonluğundaki tek kutuplu dünyayı destekliyordu.

Derken ABD’nin, IMF’yi de yanına alarak bütün dünyaya kabul ettirmeye çalıştığı neoliberal yaklaşımlara karşı farklı bir modelle Çin ortaya çıktı. Çin, eskiden yaptığı gibi dünyadan soyutlanmayarak, uluslararası kapitalist sistemin içinde kendi kurallarına göre yer aldı. Dışa açık, ihracat ağırlıklı bir ekonomik model benimsedi. Çocuklarını ve gençlerini sürekli olarak yeni şeyler düşünmeye, bulmaya, uygulamaya dönük bir eğitim sistemiyle yetiştirmeye başladı. ABD ekonomisi, 1980 – 2024 arası dönemde yıllık ortalama yüzde 2,6 oranında büyürken Çin ekonomisi aynı dönemde yüzde 9 oranında büyüdü. 1980 – 2024 döneminde ABD’nin GSYH’si cari fiyatlarla 10 kat, kişi başına geliri 7 kat artarken, Çin’de cari fiyatlarla GSYH 62 kat, kişi başına gelir 43 kat arttı. Böylece yirmi birinci yüzyılın ilk çeyreği ABD’nin giderek zayıflayan küresel gücüne karşılık Çin’in giderek güçlenen görünümüyle geçti. Eskiden ABD’ye ve Batı dünyasına yaklaşan uzak doğu ülkelerinin önemli bir bölümü Çin’in liderliğini tercih eder konuma gelmeye başladılar.      

Bugün geldiğimiz noktada uluslararası siyasal ekonomi açısından iki grup soru karşımıza çıkıyor: (1) ABD, hegemon devlet konumunu kaybeder mi? Ederse bu boşluğu kim doldurur? (2) ABD hegemon devlet konumunu kaybederse dolar da birincil rezerv para olmaktan çıkar mı? Çıkarsa doların yerini hangi para alır?   

Bu iki grup sorunun yanıtlanması komplo teorisi yazanlar için kolay görünse de konuya daha bilimsel yaklaşanlar için o kadar kolay değil. ABD’nin de Çin’in elinde önemli kozlar var.

"ABD'nin en büyük kozu dolar"

ABD’nin elindeki en önemli koz doların rezerv para olarak dünya parası konumunda olması ve uluslararası ticaretin merkezinde bulunmasıdır. Altın ve petrol gibi iki önemli maddenin ve diğer birçok maddenin fiyatlarının dolarla belirlenmesi, pek çok ülke merkez bankasının rezerv para olarak dolar tutması dolara parasal hegemon konumu sağlıyor. Dünya ticareti doların çevresinde yürüyor. Buna karşılık Çin Yuanı (RenMinBi) IMF tarafından SDR sepetine diğer rezerv paralarla birlikte dâhil edilmiş olsa da henüz dolar gibi hatta Euro, Yen ve Pound Sterlin gibi bir rezerv para konumunda değil. Doların bu üstünlüğü ABD’nin rahatça borçlanmasına ve tahvillerini bütün dünyaya pazarlayabilmesine imkân sağlıyor. Çin bile 3,3 trilyon dolarlık rezervlerinin 730 milyar dolarlık bölümünü ABD tahvili olarak tutuyor.  

Çin'in elindeki kozlar

Çin'in elindeki kozlar da oldukça güçlü. Örneğin ABD tahvillerinin önemli bir ölümünün Çin’in rezervleri arasında olması ABD’ye karşı ciddi bir koz olarak görünüyor. Çin, zarar etmeyi göze alıp bu tahvilleri satarsa ABD tahvillerinin değeri düşer. Öte yandan bugünlerde gündemde öne çıkan nadir toprak elementlerinin dünyadaki rezervinin en büyük bölümü Çin’de bulunuyor. Yirmi birinci yüzyıla kadar Amerika ve Avrupa markalarını taklit eden Çin sanayisi artık kendi markalarını yapıyor ve her alanda teknolojiyi ileriye taşıyor. Trump’ın gümrük vergisi önlemleri Çin’in ABD’ye olan ihracatını düşürse de Asya’ya ihracatındaki artışla dengelenmeye başladı. Çin mallarının talibi çok fazla olduğu için ihracat kısıtlamaları Çin’i çok fazla zedelemiyor.  

Özetle söylemek gerekirse önümüzdeki dönem ABD’nin dolarla sağladığı üstünlüğe karşılık Çin’in nadir toprak elementleri ve teknolojik ilerlemeyle sağladığı üstünlük arasındaki çekişmeye sahne olacak gibi görünüyor. Şurası bir gerçek ki çoğu insan, neoliberal ekonomik düzenin egemen düzen olarak devam edemeyeceğine, yerini yeni bir sistemin alacağına ve bu sistemde Çin’in mutlaka etkisi olacağına inanıyor. Bu yeni düzende siyasal sistemin nasıl biçimleneceği işin belki de en sıkıntılı yanı. Demokrasiyle yönetilen çoğu ülke, Çin’in başarısının da etkisiyle, daha otoriter sistemlere özeniyor ve eğilim gösteriyor.

Yirmi birinci yüzyılın ikinci çeyreği alışılmış dünyadan çok farklı bir dünyaya sahne olacak gibi duruyor.”

İLGİLİ HABER Mahfi Eğilmez yeni torba yasa için önerilerini sıraladı Mahfi Eğilmez, TBMM’ye sevk edilen torba yasa taslağındaki emlak vergisi düzenlemelerine ilişkin önerilerini paylaştı.
REKLAMI KAPAT X