MÜSİAD: Enflasyon ile döviz arasındaki makas sanayicinin üzerine yıkılıyor

Okuma Süresi: 5 Dakika
MÜSİAD: Enflasyon ile döviz arasındaki makas sanayicinin üzerine yıkılıyor
Doviz.com
04.07.2025 12:19

Enflasyonu düşürmeye yönelik mücadelenin artması gerektiğinin altını çizen Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Burhan Özdemir, "Enflasyonla dövizin arasındaki makas aslında bizim sanayicimizin üzerine yıkılıyor." dedi.

MÜSİAD Başkanı Özdemir, İstanbul Finans Merkezinin katkılarıyla hazırlanan Anadolu Ajansı (AA) Finans Masası'nda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

TCMB'nin adımlarını iş dünyasının nasıl yönettiği sorulan Özdemir, 2025'in ilk çeyrek verisinde Türkiye'nin yüzde 2 kadar bir büyüme gerçekleştirdiğini anımsatarak, büyümenin önemli bir kısmının hane halkı harcamaları, inşaat ve hizmetler piyasasından geldiğini, tüketime dayalı bir büyüme olduğunu dile getirdi.

Özdemir, inşaat tarafındaki büyümenin de daha çok deprem bölgesindeki faaliyetlerden yani kaybedilenin yerine konmasıyla alakalı bir husus olduğunun altını çizerek, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Dolayısıyla çok efektif ve reel bir büyüme gerçekleştirdiğimizi söylemek pek mümkün değil. Bizim ülkemiz için öngördüğümüz büyüme rakamları hiçbir zaman yüzde 4,5-5'lerin altında olmaması yönünde. Ama tabii sıkı para politikasının uygulandığı dönemlerde büyümenin düşmesi, beklenen düzede gerçekleşmemesi çok sürpriz bir sonuç değil. Ama bizim ülkemizde özellikle problem teşkil eden şey tüm bu sıkılaştırmaya ve tüm bu büyüme tarafındaki küçülmeye rağmen enflasyonun beklenen hızda düşmüyor olması konusu. İş dünyası açısından bakarsak tabii ki en önemli konu finansmana erişim tarafı, bir de dolar yani döviz piyasalarındaki uygulanan politikalar diyelim. Sıkı para politikası beraberinde tabii TCMB'nin haziran ayı itibarıyla uyguladığı yüzde 50'ye yakın politika faizinin düşmesini bekliyoruz.

Özellikle temmuz ayında çok ciddi bir anlam ifade eden bir düşüş bekliyoruz. Belki 350-400 kadar bir düşüş gelmesini bekliyoruz. Aslında haziran ayında da bekliyorduk. Lakin bu biraz önce bahsettiğimiz İsrail-İran gerilimi birazcık bunu öteledi diye düşünüyorum. Çünkü bu sıkı para politikası beraberinde zaten jeopolitik olarak dünyanın oldukça gergin olduğu, küresel olarak ticaretin sıkıştığı bir yerde bizim sanayicimizi ve çalışanlarımızı daha da zor duruma sokuyor. Dolayısıyla finansmanda ciddi bir iyileşme sinyallerinin gelmesini bekliyoruz."

"Enflasyonla dövizin arasındaki makas aslında bizim sanayicimizin üzerine yıkılıyor"

Dünyada da durumun farklı olmadığını vurgulayan Özdemir, tüm dünyada yaşanan süreç aynı olduğu için büyüme tarafına çok takılmamak gerektiğini, dünyanın küresel problem olarak ele aldığı ve mücadele ettiği bir dönemden geçildiğinden bahsetti.

Özdemir, paylaşımında şunları kaydetti:

"Bizim daha çok enflasyonu düşürmeye ve kredi finansman olanaklarını daha da yaygın hale getirmek ya da daha kolay hale getirmek için uğraşmamız lazım. Sıkı para politikasının yanında dövizle ilgili de baskılama olunca özellikle sanayici üzerinde, çünkü sanayici ihracat yaparken dövizle yapıp ama içeride söz konusu ürünlerin maliyetlerin TL bazında yükleniyor. Dolayısıyla TL ile yani enflasyonla dövizin arasındaki makas aslında bizim sanayicimizin üzerine yıkılıyor. Büyüme rakamlarında da zaten sanayinin eksi geliyor olması birkaç çeyrektir, bunun kanıtı aynı zamanda."

Son birkaç çeyrektir İthalat Miktar Endeksinde artış olduğuna dikkati çeken Özdemir, döviz baskılandıkça bir yandan da ithal mala yönelim olduğunu dile getirdi.

Özdemir, böyle bir durumda bir yandan sanayiciye üretsin ihracat yapsın diye kamu kaynaklarından çok ciddi teşvikler verildiğine işaret ederek, "Ama öte yandan uygulamış olduğumuz döviz politikasıyla aslında bir nevi sanayicimizin önünü kesmiş oluyoruz. Bırakın ihracatı, ülke içerisinde bile İthalat Miktar Endeksinin arttığını gözlemliyoruz. Bunu önemli bir problem olarak görüyoruz." dedi.

"Para politikası tarafında bir disiplin yakalandı"

Orta Vadeli Program'ın (OVP) 2023 yılının üçüncü çeyreğiyle 2024 yılının ikinci çeyreği arasındaki süreçte çok ciddi anlamda cevap verdiğini, para politikası tarafında bir disiplin yakalandığını belirten Özdemir, ticaret savaşları, ülkeler arası savaşlar, ABD seçimleri başta olmak üzere son bir yılda küresel anlamda çok ciddi tırmanan gerilimlerin cevap veren OVP üzerinde bazı etkileri olduğunu anlattı.

Özdemir, "OVP'ye aynı ciddiyetle devam etmek gerekiyor. Lakin biraz daha programı biraz önce bahsettiğim gibi biraz daha cesur bir şekilde bir miktar faiz indiriminde bulunmak, beraberinde sadece para politikası tarafı değil maliye politikası tarafında dikkate almak lazım diye düşünüyoruz. Bu da orta vade için önemli ülkemiz adına." değerlendirmesinde bulundu.

Para politikası tarafında OVP'nin oldukça ciddi, disiplinli ve dediğini yapar bir durum sergilediğini ama maliye politikası tarafında yani vergi reformları konusunda programın özünde bahsettiği ve vadettiği aksiyonu alamadığını dile getiren Özdemir, konuşmasına şöyle devam etti:

"Bir de OVP'nin biraz sosyolojisinde revizyon gerektiğini düşünüyorum. Şöyle ki, ülkemiz ekonomisinin tarihsel gelişimine bakıldığında enflasyon hep en önemli yerde olmuş. Tabii ki enflasyonu düşürmek en önemli hedefimiz olacak ve tabii ki enflasyonu düşürmek için sıkı para politikası en etkili enstrüman, bunu tartışmaya gerek yok ama bunu tek başına bir sihirli değnek gibi görüp, sıkı para politikası uygularken, ülkemizdeki diğer unsurlara ne kadar tahribat verdiğimizin analizinin de iyi yapılması lazım, işletmelerimizin ayakta kalabilmesi lazım, sanayicimizin ayakta kalabilmesi lazım. Dolayısıyla biraz daha makrodan daha mikroya indirgenebilir bir kısım revizyonlar olması gerektiğini düşünüyoruz. Örnek vermek gerekirse işletme kredilerinin yani şirketlere ve reel anlamda işletme kredilerinde bir miktar belki sübvansiyon uygulanabilir. Özellikle sanayicimizin ham maddeye ulaşımı konusunda teşviklerden bahsetmiyorum, sadece finansmana ulaşım konusundaki rahatlamalardan bahsediyorum.

2024 yılının mayıs ayında toplanan toplam vergi tutarı 2,7 trilyon TL, 2025'in mayıs sonu itibarıyla baktığımızda bu tutar 4 trilyon TL. Arada 1,3 trilyon TL'lik bir artış var. Bu yüzde 46 mertebesinde bir artış, enflasyon oranında gibi gözüküyor, gayet normal. Ama burada gelir vergisiyle kurumlar vergisinin bu artışa katkısını incelediğinizde arada çok ciddi bir makas var. Geçtiğimiz yıl Gelir Vergisi tarafında kaynağında yapılan kesinti ilk 5 ayda 480 milyar TL, kurumlar vergisinden elde edilen ise 450 milyar TL mertebesinde. Bu yıl kaynağında kesilen gelir vergisinin tutarı 480 milyar TL'den 950 milyar TL'ye yükselmiş ilk 5 ayda ama kurumlar vergisi 450 milyar TL'den sadece 520 milyar TL'ye yükselmiş, yani yüzde 16'lık bir artış var."

Bu rakamların aynı zamanda para politikasının sıkılaştığı, büyümenin küçüldüğü bir yerde şirketlerin çok kar etmediğini de gösterdiğine dikkati çeken Özdemir, bunun da normal bir veri gibi gözükmesine rağmen çok sürdürülebilir olmadığını söyledi.

Özdemir, "Şirketlerimizin en önemli giderleri işçi maliyetleri, çalışanların maliyetleri. Dolayısıyla orada belki biraz daha farklı OVP'nin ilk özünde bahsi geçen vergi reformlarına yönelik bazı açılımlar olmalı diye düşünüyoruz." dedi.

İyileştirme yapılması gereken alanlara ilişkin bilgi veren Özdemir, işletmecinin, sanayicinin, maaş ödeyen insanların, işçi çalıştıran insanların, ayın sonunu getirmek zorunda olan insanların derdine derman olacak şekliyle finansman konusuna dokunulması gerektiğini ifade etti.

REKLAMI KAPAT X