Ocak ayında asgari ücrete yapılacak artışın birçok sektör gibi otomotiv sektörü için de belirleyici faktörlerden biri olacağını belirten Toyota Türkiye Pazarlama ve Satış AŞ CEO'su Ali Haydar Bozkurt, "Ancak, her şeye karşın Türkiye'deki mevcut nüfus ve mobilite ihtiyacı düşünüldüğünde, bundan sonraki dönemde pazarın 1 milyonun altına düşmesinin zor olduğunu öngörüyoruz." dedi.
Toyota Türkiye Pazarlama ve Satış AŞ CEO'su Ali Haydar Bozkurt, 2024 yılına ilişkin değerlendirmelerini ve 2025 öngörülerini paylaştı.
Otomotiv sektörünün bu yıl oldukça ilginç bir pazar seyri yaşadığını dile getiren Bozkurt, yılın başında beklediklerinin üzerinde bir tempo elde edildiğini, özellikle ilk 3 ayda ÖTV muaf araçların satışlarıyla hızlı başlayan pazarın GSR II yönetmeliklerinin devreye alınmasıyla farklı bir döneme girdiğini anlattı.
Bozkurt, "Normal şartlarda 14 ayda satılması beklenen GSR I paketli araçların satışlarının 3 ay gibi kısa sürede satılması gerekliliği, markaların büyük kampanyalarla pazarı hareketlendirmesini sağladı. 2023 yılını Türkiye otomotiv pazarı 1 milyon 232 bin adetle kapatmıştı. Yıl sonunun da bu tempoyla devam edeceğini düşündüğümüzde, 2024'ün geçtiğimiz sene ile paralel bir adette sonuçlanacağı görünüyor. Böylece krediye ulaşmadaki mevcut zorluklara ve maliyetlere rağmen rekor bir seyir olduğunu söyleyebiliriz." diye konuştu.
Toyota Türkiye Pazarlama ve Satış AŞ CEO'su Bozkurt, bu yıl içerisinde yaşanan süreçlerin ve satış adetlerinin kendilerine bir kez daha mobilitenin gerçek bir ihtiyaç olduğunu gösterdiğini dile getirdi.
"Asgari ücret otomobil sektöründe belirleyici faktör olacak"
Tüm zorlu koşullara rağmen hem bireylerin hem firmaların otomobile olan ihtiyacının ne kadar yüksek olduğunu gördüklerini anlatan Bozkurt, şunları kaydetti:
"2025 yılı, 2024'te başlatılan enflasyonla mücadele programının yoğun bir şekilde devam edeceği bir dönem olacaktır. Elbette ocak ayında asgari ücret artış oranı, birçok sektör gibi otomotiv sektörü için de belirleyici faktörlerden biri olarak öne çıkıyor. Artış miktarı, tüketicilerin harcama potansiyelleri üzerinde belirleyici bir etkiye sahip olacak.
Ancak, her şeye karşın Türkiye'deki mevcut nüfus ve mobilite ihtiyacı düşünüldüğünde, bundan sonraki dönemde pazarın 1 milyonun altına düşmesinin zor olduğunu öngörüyoruz.
Bununla birlikte artık sektörde dikkat çekici cazip kampanyalar olduğunu ve rekabetin arttığını da belirtmeliyim. Araç bulunurluğu açısından markaların elinde yeterli sayıda araç var. Bu da yeniden salgın öncesi rekabetin yoğun olduğu döneme geri döndüğümüzü gösteriyor."