Prof. Dr. Emre Alkin: Yatırımcı artık 'istikrara' değil 'istikbale' bakıyor

Okuma Süresi: 4 Dakika
Prof. Dr. Emre Alkin: Yatırımcı artık 'istikrara' değil 'istikbale' bakıyor
Doviz.com
22.11.2017 09:36

Gül KABA/İSTANBUL, (DHA) - ALTINBAŞ Üniversitesi (AÜ) Rektör Yardımcısı, Ekonomist Prof. Dr. Emre Alkin, Türkiye'nin yumuşak karnının döviz olduğunu söyleyerek, "Bir ülkede emek yoğun sektörler üzerinden düşük katma değerli bir büyüme modeli uygulandığı zaman bu sonuç kaçınılmaz oluyor. Çünkü ülkenin büyüme hikâyesi yabancı yatırımcı tarafından pek beğenilmiyor. Yabancı yatırımcı artık istikrara bakmıyor, istikbale bakıyor" dedi.

Dolar ve Euro yeni rekor seviyelerine ulaştı. 3,97 ile rekor kıran dolar  bugün de 3.97 seviyelerinde işlem görüyor. Euro da 4,66 ile tüm zamanların en yükseğini gördü. Konuya ilişkin değerlendirme yapan Prof. Dr. Alkin, sıkıntının Türkiye'nin büyüme modelinde olduğunu belirtti.

"YABANCI YATIRIMCI TÜRKİYE'NİN ŞU AN ORTAYA KOYDUĞU BÜYÜME HİKÂYESİNİ PEK TUTMUYOR"

Yabancı yatırımcının Türkiye'de inovasyon, marka, teknoloji, Ar-Ge, yüksek  katma değerli ürün üretimi görmediğini, bunların Türkiye'de daha emekleme seviyesinde olduğunu aktaran Prof. Dr. Alkin, "Bunlara ilişkin yatırımlar yapılıyor ama batılı ülkelerin bundan 20-30 yıl önceki başlattığı hamleler, Türkiye'de daha bu yıllarda başladı. Yabancı yatırımcı artık 'istikrara' bakmıyor, 'istikbale' bakıyor. İstikrar kısa vadeli bir şey, insanlar bu kelimeyle yatırım yapmıyor, istikbali düşünüyorlar. Yani yabancı yatırımcı diyor ki 'bu ülke gelecekte bize ne sunuyor', 'Türkiye'den dünya markası çıkar mı?'. 'Türkiye'de yatırım yapan bir kişi faiz oranıyla mı döviz artışıyla mı yarışacak?, yani bu ülkede yüksek katma değer hiç yaratılmayacak mı?'. Yabancı yatırımcı Türkiye'nin şu an ortaya koyduğu büyüme hikayesini pek tutmuyor. O yüzden şu an ki mevcut durumda yatırım yapmak istemiyor" diye konuştu.

"TÜRKİYE'NİN BÜYÜME MODELİNDE BİR YANLIŞLIK VAR"

"Türkiye gelişmekte olan bir ülke ve dövize ihtiyacı var"  diyen Prof. Dr. Alkin, şöyle konuştu:

"Döviz girişi olmayınca kurlar yükseliyor, sakinleştiğinde anlıyoruz ki ülkeye döviz girmiş. Fakat değişmeyen tek şey Tük lirasının Cumhuriyet tarihinin başından beri değer kaybetmesi. Bunun tek sebebi var; bazıları dış mihraklara bağlayan da var elbette, olabilir.

"Ancak döviz Türkiye'nin yumuşak karnıdır. Bunun sebebi de katma değer üretememesidir. İthalatının yüzde 85'inden fazlası hammadde aramalı yatırım malı olan bir ülkede emek yoğun sektörlerle katma değeri çok fazla üretemeden ivme yaratmaya çalışırsanız sonunda döviz girişleri olmuyor. Çünkü ülkenin büyüme hikayesi yabancı yatırımcı tarafından pek beğenilmiyor.

"'120 ülkeye ayakkabı satıyoruz' diyoruz tamam bu çok güzel bir şey. Ayakkabı üreticilerini de tebrik ediyorum ama kilosu 20 lira olan bir üründen bahsediyoruz. Bakıyorsunuz bütün dünya çok yüksek katma değerli ürünler üretiyor. Kilosu minimum 10 dolardan ürün ihraç ediyor.

Biz hala düşük katma değerli sektörlere teşvik veriyoruz.  Enteresandır büyüme oranı çift hanelere gidecek deniyor ama işsizlik de çift hanede. Demek ki büyüme modelinde bir yanlışlık var. Bu halde Türkiye büyüyor ama değer yaratamıyor. "

"DEVLETİN ACİL OLARAK BAZI SEKTÖRLERE POZİTİF AYRIMCILIK YAPMASI GEREKİYOR"

Acil olarak bütün teşvik politikalarının baştan gözden geçirilmesi gerektiğini dile getiren Prof. Dr. Alkin, şunları söyledi:

"Tarımdan, sanayiye oradan hizmet sektörüne kadar gözden geçirilmesi lazım. Devletin herkese teşvik verdiği bir düzenden, seçilmiş sektörlere teşvik veren bir tarza bürünmesi gerekiyor. Nedir bu seçilmiş sektörler; uzay ve havacılık, malzeme teknolojileri, nano teknoloji, hassas optik aletler üretimi, markalaşma, biokimya, yazılım vs.  değerlere pozitif ayrımcılık yapması lazım. Bunlar ana sektörün rakibi değil, yardımcısıdır.

"Ama ben görüyorum ki 40-50 yılın alışkanlığı hala devam ediyor. Çok fazla insan çalıştıran sektörlere teşvik vererek işsizliğin durdurulacağı zannediliyor. Çıkan sonuca bakın çift haneli büyümeden bahsediyoruz, ama çift haneli işsizlikte var, ilginçtir enflasyon da çift hanede. Demek ki uygulanan sistemde bir yanlışlık var. İdarecilerin 20'nci yüzyıla ait tüm paradigmaların değiştiğini kabul etmesi lazım. "

"TÜRKİYE'NİN GÜNDEMİ YÜKSEK KATMA DEĞER YARATMAK, İNOVASYON, MARKA VE TEKNOLOJİ OLMALIYDI"

Türkiye'nin  üst üste felaketler yaşadığını bunun da döviz artışını etkilediğini ifade eden Prof. Dr. Alkin, "Türkiye çok seçim yaşadığı, 15 Temmuz'daki alçakça girişim gibi birçok felaket yaşadı. Terör saldırıları yaşadı. Türkiye'nin gündemi bu konuda çok meşgul edildi. Türkiye'nin gündemi yüksek katma değer yaratmak, inovasyon, marka ve teknoloji olmalıydı. Eğer bize dış mihraklar oyun oynuyorsa bu oyunu bozmak için yapacağımız tek şey başka bir büyüme modeli ortaya koymaktır. Türkiye, inandırıcı, farklı, çarpıcı, sıra dışı, marifetli bir büyüme modeli ortaya koymalıdır" diye konuştu.

"DÖVİZ KURLARININ ARTMASININ BİRİNCİL ZARARI HAYAT PAHALILIĞIDIR" 

Döviz kurlarının yükselmesinin enflasyona doğrudan etkisi olduğunu bildiren Prof. Dr. Alkin, "Döviz kurları yükselince bunu dengelemek için faizlerin de yükselme eğilimine girdiğini görüyoruz. Çünkü döviz kuru yükselince riskler artıyor risk artınca faiz de artıyor. Bu da vatandaşın cebine yansıyor. 'Ben dolar kullanmıyorum, banane dolardan' diyen arkadaşa soruyorum sen hiç mi alışveriş yapmıyorsun?, Döviz kurlarının fiyatlar üzerinde hiç etkisi olmadığını mı zannediyorsun?. Döviz kurlarının artmasının birincil zararı hayat pahalılığıdır" dedi.

(FOTOĞRAF)

 

 

REKLAMI KAPAT X