Prof. Dr. Hakan Kara: Merkez Bankası sanayi yavaşladı diye faiz indirmez

Okuma Süresi: 3 Dakika
Prof. Dr. Hakan Kara: Merkez Bankası sanayi yavaşladı diye faiz indirmez
Doviz.com
12.11.2024 10:29

Enflasyonla mücadele konusunda Merkez Bankası’nın üzerine düşeni büyük ölçüde yaptığını belirten Prof. Dr. Hakan Kara, sanayinin yavaşlamasından dolayı Merkez Bankası'nın faiz indirmeyeceğini kaydetti.

ForInvest InvestTech Summit 2024’te konuşan TCMB Eski Başekonomisti ve Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Kara, Türkiye ekonomisindeki gelişmeleri değerlendirdi.

Enflasyonla mücadele konusunda Merkez Bankası’nın üzerine düşeni büyük ölçüde yapmaya başladığını söyleyen Kara, ancak bu boyutta bir enflasyonu kırabilmek için sadece para politikasının yetmeyeceğini anlattı.

Kara, “Çünkü son yıllarda uygulanan kamu politikaları ve özellikle Merkez Bankası’nın maceracı politikalara doğru girmesinden dolayı beklentileri yönetme kabiliyeti azaldı” dedi. Bu nedenle çok daha kapsamlı ve topyekûn bir mücadeleye ihtiyaç olduğunu belirten Kara sözlerine şöyle devam etti:

“Bu işin hem Merkez Bankası hem de Maliye politikası tarafının koordineli bir şekilde devreye girmesi önemli. Maliye politikası derken sadece bütçe dengesini kastetmiyorum. Burada, bütçe dengesinin kompozisyonu da çok önemli. Bütçe açığını düzeltiyorsunuz ama düzeltirken bunu dolaylı vergilerle mi yapıyorsunuz, yoksa harcama tarafından mı yapıyorsunuz? Enflasyonla mücadele açısından bu çok kritik. Ayrıca, sürekliliğe dair siyaset tarafından verilecek sinyaller çok önemli. Siyasetçilerin en üst düzeyde programı sahiplenmesi, yani biz bu programı uyguluyoruz, program ve aktörler kalıcıdır deyip beklentileri yönetmek lazım. Ayrıca bu süreci destekleyecek bazı kurumsal dönüşümler de gerekiyor.”

"En önemlisi beklenti yönetimi"

Enflasyonu tek haneye düşürmek için kısa vadede yapılabilecek bazı şeyler olduğunun altını çizen Kara, sözlerine şöyle devam etti:

“Birincisi, beklenti yönetimi konusu bence çok önemli. 2018-2022 yılları arasında makro finansal politikaların çok maceracı bir politika bileşimine girmiş olması ve sürekli değişen başkanlar ile TÜİK’in enflasyon ölçümüne dair oluşan kaygılar nedeniyle insanlar açıklanan enflasyon hedefine inanmıyor. Ben, şahsen yakın dönemde TÜİK'in ölçümünün artık düzeldiğini düşünsem de bu algı devam ediyor. TÜİK tarafında bir özerklik artışı olsa veya kendi verilerini dışarıya açma, şeffaflaşma yönünde temel adımlar atılsa, Merkez Bankası Başkanına görev güvencesi sağlansa, beklentileri daha etkin yönetebiliriz. Eğer bunları yapmazsak sadece faiz üzerinden enflasyonla mücadelenin maliyeti çok yüksek olacak. Maliyetli olunca da toplumsal ve siyasi destek azalacak, o azalınca da bu defa enflasyonla mücadele motivasyonu ortadan kalkacak. Dolayısıyla beklenti yönetimini düzeltmek çok kritik.”

“Sanayi yavaşladı diye TCMB faiz indirmez”

Türkiye’de ağırlıklı olarak yüksek faizlerle ilişkilendirilen sanayi üretimindeki düşüşe de değinen Kara, sanayi üretiminin yavaşlamasının tek sebebinin sıkı para politikası olmadığını vurguladı. Üretimdeki azalmanın arkasında ‘küresel ölçekte zayıf sanayi üretimi, dış talepteki düşüş, yüksek faiz nedeniyle firmaların stokların eritmeye çalışması ve dolayısıyla da az üretim yapması ve döviz kurunun seviyesi’ olmak üzere 4 faktör bulunduğunu ifade eden Kara; “Bütün bu faktörlere baktığımız zaman Merkez Bankası politikaları temel belirleyici değil. O yüzden sırf sanayi yavaşladı diye MB’nin faiz indireceğini sanmıyorum. Merkez Bankası enflasyona odaklanacaktır.” dedi.

“Reel faiz enflasyonun 4-5 puan üzerinde olmalı”

Türkiye’de enflasyona yönelik beklentilerin her kesimde çok farklılaştığını ve bu beklentiyi gerçek anlamda ölçmenin de çok zor olduğunu kaydeden Kara, bu nedenle reel faizi hesaplamanın da çok zor olduğunu vurguladı. Kara, şöyle devam etti: “Hane halkları, şirketler ve finansal sektörün beklentileri tamamen birbirinden ayrışmış durumda. Böyle bir ortamda reel faizi hesaplamak çok zor ve o yüzden para politikasının çok basit gitmesi lazım. Böyle dönemlerde gerçekten o enflasyonun belini kırmak için çok basit, anlaşılabilir, sade bir politika uygulamak gerekiyor; bu da politika faizini gerçekleşen enflasyonun üzerinde tutmak. Kritik olan soru şu, ‘hane halkının tekrar dövize kaymasını engelleyecek olan faiz nedir?’ Ya da ‘yabancı yatırımcının tekrar pozisyonu değiştirmesine yol açacak reel faiz nedir?’ Tam bilmiyoruz ama bence gerçekleşen enflasyonun ilk planda 4-5 puan üzerinde bir faiz gerektiğini söyleyebilirim. Yani şu anda yüzde 50 faiziniz varsa bu enflasyon 45’lerin altına düşene kadar bir faiz indirimine hiç kalkışmamak gerekiyor.”

REKLAMI KAPAT X