Cuma günü yapılacak önemli bir zirve öncesinde savaş sahasından gelen haberler gündemi aniden değiştirdi. Görüşmenin arka planında süren diplomatik pazarlıkların gölgesinde cephede yaşananlar dikkat çekti. Donald Trump ve Vladimir Putin arasında Alaska’da cuma günü yapılacak zirveden sadece birkaç gün önce, Rus birlikleri Ukrayna’nın savunma hattını yarmıştı. Bu yarma Dobropillia yakınlarında, Donetsk bölgesindeki Pokrovsk’un kuzeyinde gerçekleşmişti. Bölgede görevli askerler panik ve karışıklık yaşadıklarını söylemişti. 93’üncü tugaydan Shtyk, Ukrayna’nın hâlâ düşmanın tam yerini tespit etmeye çalıştığını ifade etmişti. Ana yarma hattının 10 kilometreden fazla ilerlediğini, kritik bir ikmal yolunun kesildiğini, sabotaj gruplarının başka köylere de ulaşmış olabileceğini aktarmıştı. Shtyk, “Kama henüz genişlemedi, fakat moral bozucu bir durum. Savunma hatlarını kurmakta başarısız olundu, anlık kararlar alınmadı ve hattı hızlıca eski haline getirecek kimse yoktu … çünkü insan yoktu.” demişti. Bölgeye sevk edilen seçkin birliklerle Ukrayna’nın bu ilerlemeyi durdurması ve Rusya’nın hamlesini kanlı ve yıpratıcı bir sürece dönüştürmesi beklenmişti. Yine de askerler, Rusya’nın fırsat bulduğu her yerde savaşı sürdüreceğine inanmıştı. 30’uncu tugayda insansız hava aracı komutanı olan Deputy, “Ukraynalı askerler her zaman düşmanın şartlarına göre kötü bir barışa karşı olacaktır” demişti. Olası bir ateşkes durumunda ise “Üniformamı asmak ve bir daha hiç giymemek isterim. Beş yıl sonra yeniden askerlik şubelerine gitmek zorunda kalmamak için.” sözlerini kullanmıştı. Toprak takası planları ve Washington’daki görüş ayrılıkları Üç buçuk yılı geride bırakan savaşta cephe hattında yorgunluk artmış, moraller zayıflamış ve liderliğe yönelik eleştiriler yükselmişti. Buna rağmen Alaska zirvesi öncesinde ABD tarafında dile getirilen “toprak takası” fikirleri Ukrayna’da kesin olarak reddedilmişti. 56’ncı tugaydan Boar, geri çekilmenin hem düşen askerlerin anısına hem de mevcut savaşın mantığına aykırı olacağını söylemişti. Chasiv Yar yakınlarındaki dar bir hattı iki yılı aşkın süredir koruyan Boar, Rusya’nın buraya sürekli asker yığdığını, her Ukraynalı kaybına karşılık yaklaşık on Rus askerinin öldüğünü belirtmişti. Komutasındaki piyadelerden Vasyl ise, “Eğer Trump burada olsaydı, ona git ve Rus savaş gemisiyle ilgilen derdim” diyerek ilk günlerdeki ünlü küfürlü yanıtı hatırlatmıştı. Cuma günü yapılacak zirvede ne Volodymyr Zelensky ne de Ukrayna’nın Avrupa’daki müttefikleri masada olacaktı. Ateşkes gündemin merkezinde olsa da, The Economist’e göre konuşmalar bunun ötesine taşacaktı. ABD ile Rusya arasında diplomatik ve ticari ilişkilerin normalleşmesi, yaptırımların kaldırılması ve Arktik bölgesinde enerji iş birliğinin tekrar konuşulması planlar arasında yer alıyordu. Temmuz ayında yapılan gizli Ukrayna-Rusya görüşmelerinde ilerleme sağlanmıştı. Trump, Putin’in gecikmeleri karşısında “felç edici” yaptırımlar tehdidinde bulunmuştu. Beyaz Saray’da ise başka bir kanat Rusya ile kapsamlı bir anlaşma arayışındaydı. Trump’ın uzun süreli iş ortağı Steve Witkoff’un 6 Ağustos’ta Moskova’ya yaptığı habersiz ziyaret, Ukrayna için kabul edilemez önerilerin gündeme gelmesine yol açmıştı. Avrupa liderlerinin ortak tavrı ve cephe gerisinde yaşam Witkoff’un desteklediği teklif, Rusya’nın Donbas’ta Ukrayna kontrolündeki topraklara karşılık başka bölgelere saldırmama sözü vermesini içeriyordu. Bu durum, Rusya’nın savaşta alamadığı bölgeleri sadece vaatlerle kazanması anlamına geliyordu. Geçen yıl Ukrayna’nın Rusya’nın Kursk bölgesinde mevziler tuttuğu dönemde ortaya çıkan “takas” fikri, Ukrayna’nın neredeyse tüm Kursk’tan çıkarılmasıyla geçerliliğini yitirmişti. Buna rağmen Washington’da hâlâ gündemdeydi. Ukrayna ise tam ateşkes sağlanmadan toprak konusunda masaya oturmayacağını net biçimde belirtmişti. ABD ise Ukrayna’dan kendi topraklarının da içinde olduğu bir karşı teklif bekliyordu. 13 Ağustos’ta Almanya Şansölyesi Friedrich Merz başkanlığında yapılan uzaktan zirvede Avrupa liderleri, Zelensky ve Trump ile görüşmüş, ateşkesin müzakerelerden önce gelmesi, Ukrayna’nın masada olması ve güvenlik garantilerinin verilmesi gerektiği konusunda hemfikir olmuştu. Merz, Trump’ın bu pozisyonların büyük kısmını paylaştığını söylemişti. Yine de Ukrayna’nın müttefikleri, ABD başkanının toprak takasında ısrarcı olmasından endişe ediyordu. Doğu cephesinde ise askerler farklı bir gündem yaşıyordu. Boar, üç haftadır hayatta kalmak için mücadele ettiğini, uyurken bir gözünü açık tuttuğunu ve yaklaşan Rus askerlerini izlediğini anlatmıştı. Trump’ın isteklerine karşı ise, “Otorite demek benim silah arkadaşlarım demek. Otorite, ateş altında bir siperden 300 kişiyi çıkaran Sasha demek. Otorite, kimsenin gitmeye cesaret edemediği yerlere telsiz götüren Vasya demek. Otorite, düştüğümüz yerleri işaretleyen haç sıraları demek. Bunu nasıl kolayca verebiliriz?” sözleriyle cevap vermişti.