Tahincioğlu yazdı: Kayyım kalkacak mı, şimdi ne olacak?

Okuma Süresi: 4 Dakika
Tahincioğlu yazdı: Kayyım kalkacak mı, şimdi ne olacak?
Doviz.com
11.09.2025 15:58

Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesi, CHP İstanbul İl Kongresi'nin iptal davasını esastan reddetti. Peki süreç nasıl ilerleyecek? İşte detaylar..

İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin, CHP İl Kongresi'nin iptali için açılan davada, CHP il yönetiminin yetkilerini tedbiren durdurması ve Gürsel Tekin başkanlığındaki isimleri "çağrı heyeti" olarak görevlendirmesi günlerdir tartışılıyordu.

Bu davanın esastan karara bağlanması gerektiği, karar verilmeden "tedbir" kararı verilmesinin "yargısız infaz" anlamına geldiği tartışmaları sürerken Ankara'dan sürpriz bir karar çıktı.

Kararın ardından CHP'liler, Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin verdiği kararla Tekin'in artık görevinin sonlandığını ve davanın bittiğini açıkladı.

Gürsel Tekin'e yakın isimler ise Ankara'dan çıkan kararın İstanbul'u hiçbir biçimde etkilemeyeceğini savunmaya başladı.

İLGİLİ HABER Mahkemeden CHP İstanbul İl Kongresi’nin iptal davasına ret Ankara 3. Asliye Mahkemesi, CHP İstanbul İl Kongresi'nin iptali davasını esastan reddetti.

T24’ten Gökçer Tahincioğlu ise konuya ilişkin köşe yazısında şunları aktardı:

“Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin kararı, tek başına CHP'nin kaderi ve İstanbul İl Kongresi'nin iptali davası açısından önem taşıyor ama doğrudan sonuç elbette doğurmuyor.

Bütünüyle ilgisiz olduğuna yönelik yorumlar ise baştan sona yanlış.

* * *

Önce karara bakalım.

İstanbul İl Kongresi'nin ve CHP kurultayının iptali istemiyle çok sayıda dava açıldı. Bazı mahkemelerin tedbir taleplerini reddettiği, İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi karar verene kadar çok sayıda mahkemeye başvurulduğu da kamuoyuna yansıdı.

Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne açılan dava, bu davalardan biri.

Talepler ortak gibi:

İstanbul İl Kongresi'nin iptali

CHP Kurultayı'nın iptali

Bununla birlikte Ankara 34. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne de aynı taleplerle bir dava açılmış ve bu dava Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde birleşmiş.

Peki bu davanın İstanbul'dakinden farkı ne, o dosyayla neden birleşmedi?

Bu noktada bir "hukuki oyun" söz konusu.

Normalde, CHP Genel Merkezi'nin Ankara'da olması nedeniyle bu davanın Ankara'da görülmesi lazım.

Ancak İstanbul'da açılan davada, dilekçeye davalı olarak İstanbul'da ikamet eden farklı bir isim eklenmiş. CHP İstanbul İl Başkan Vekili Mehmet Arslan…

Böylece Ankara'daki dava CHP Genel Merkezi'ne, İstanbul İl Başkanlığı'na karşı açılmışken, İstanbul'daki dava CHP Genel Merkezi, İstanbul İl Başkanlığı ile İstanbul'da ikamet eden bu kişiye karşı açılmış oldu.

Böylece "mükerrer dava" tartışmasından kurtulmak amaçlandı. Hem de davanın İstanbul'da görülmesi sağlandı.

* * *

Tam da bu nedenle Ankara'da çıkan karar da "mükerrer karar" anlamına gelmiyor. Ancak o davanın ortadan kaldırılması, tedbir kararının hemen kalkması için çok önemli bir "kanıt" niteliği taşıyor.

Peki ne dedi Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesi?

Şöyle özetlenebilir:

Net biçimde İstanbul İl Kongresi'nin iptali istemiyle açılan davada belgeleri ve kanıtları incelediğini, tanık dinlemeye gerek olmadığını belirterek, iptal talebiyle açılan davayı reddetti.

İl başkanlıklarının ayrı tüzel kişiliği olmadığını, davalının CHP Genel Merkezi olması gerektiği, partiyi genel merkezin temsil ettiğini belirterek, İl Başkanlığı'na karşı açılan davanın reddine… (pasif husumet gerekçesiyle reddetmesi bu anlamı taşıyor)

Genel Merkeze karşı İl Kongresi'nin iptali istemiyle açılan davanın esastan reddine.

CHP Kurultayı'nın iptali için açılan davanın ise daha önce aynı konuda dava açılmış olduğundan usulden reddine. (15 Eylül'deki duruşmada farklı bir mahkeme bu dosyayı karara bağlayacağından usulden geri çevrilmesi)

* * *

Bu karar "mükerrer dava" olması nedeniyle otomatik olarak Tekin'in görevini sonlandırıp, tedbir kararını ortadan kaldırıyor mu?

Otomatik olarak kaldırmıyor zira İstanbul'daki dava yukarıda anlatıldığı gibi üç davalıya karşı açılmış, mükerrer olması engellenmek istenmiş.

CHP'nin yapacağı Ankara'daki bu kararı İstanbul'a sunmak, davanın konusuz kaldığını belirtmek.

Mahkemeler arasında bir hiyerarşi yok. Ancak esastan verilmiş bir karar var. Normalde, esastan verilmiş bir karar olduğunda, yargıdaki davalar birbirini bağladığından, oradaki dava açısından bu karar "etkili kanıt", davanın ortadan kaldırılması için sonuç üretecek "belge" niteliğinde.

İstanbul'daki dava bu kararla artık "sonuç alınamayacak" bir noktaya gelmiş durumda. İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin bu kararı esas alarak, tedbir kararlarını kaldırması ve davayı sonlandırması "olağan" beklenti…

Olağan dışılık olur mu?

Artık şaşırmıyoruz, olabilir.

Mahkeme, ısrarla tedbir kararını sürdürebilir, davayı esastan karara bağlama yoluna gidebilir.

Ya da yetkili mahkemenin kendisi olduğu konusunda ısrarcı olabilir, Ankara'yı yetkisiz ilan edebilir. Normal değil olabilir.

Engelleyecek bir güç yok.

Hukuken doğru olmasa da bu yolu izlemesi durumunda sorunu istinafın ve Yargıtay'ın, derece mahkemelerinin çözmesi beklenir.

Bu da "zaman" demek.

Ancak her koşulda Ankara'dan çıkan karar, CHP Genel Merkezi açısından morali yükselten, bakış açısını değiştiren bir karar olma özelliği taşıyor.

İstanbul'daki davayla hiçbir ilgisi olmadığı görüşü sadece bir inattan ibaret…

Bu noktada seçim hukuku konusunda en yetkin isimlerden, eski Yargıtay Savcısı Ömer Faruk Eminağaoğlu'nun görüşü önemli:

"Tedbir otomatik olarak kalkmasa da belgeler sunulunca artık İstanbul'daki dosyanın sonuç vermeyeceğinin görülmesi, İstanbul'daki mahkemenin buna göre hareket edilmesi beklenir. Sonuç olarak davanın esası, İstanbul İl Kongresi'nin iptali konusunda net bir karar verilmiştir. Bir tedbir kararı değil, esastan davanın karara bağlanması söz konusudur. CHP hukukçuları da herhalde bu kararı ve ilgili belgeleri İstanbul'a sunmuştur ya da sunacaktır."”

REKLAMI KAPAT X