Enflasyonu tek haneli rakamlara indirmenin temel hedefleri olduğunu belirten TCMB Başkanı Fatih Karahan, "Alacağımız tedbir ve adımlarla para politikası sıkılığını tekrar kalibre ederek enflasyonun düşmesi için elimizden geleni yapacağız" dedi. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, İstanbul Finans Merkezi’nde katıldığı canlı yayında ekonomik görünümü değerlendirdi. Karahan’a iletilen sorular ve yanıtları şunlar oldu: Soru: İki yıldan üzün süredir sıkı para politikası uygulanıyor. Gelinen noktada enflasyon yüzde 30’un üzerinde. Neden hala yüksek enflasyon ortamındayız, enflasyon nasıl düşecek? "Merkez Bankası olarak finansal istikrar için üç amacımız vardı. İlki, 60 milyar dolar açık oluşan rezerv pozisyonunu düzeltmek. İkincisi 140 milyar doları aşan KKM bakiyesini aşağı çekmek. Son olarak da dezenflasyonu tesis edip, enflasyonu tek hanelere indirmek ve orada kalıcı kılmak yani fiyat istikrarına ulaşmak. Bu amaç doğrultusunda sıkı para politikasını tesis ettik. Bunun etkisi ilk olarak rezervlerde görüldü. Brüt rezervlerde 80 milyar doların üzerinde artış kaydettik. Rezervlere net olarak baktığımızda, çok daha büyük bir iyileşme söz konusu oldu. Burada 115 milyar doları aşan iyileşme söz konusu. Bunlar önemli kazanımlar. Burada rezerv kazanımının niteliği de önemli. Bu artışın çoğu yurt içi kaynaklı oldu. Vatandaşlarımız dövizlerini bozdurdu biz de bu dövizleri biriktirerek rezerv pozisyonumuzu düzelttik. İkinci önceliğimiz olan KKM bakiyesinde de büyük mesafe kaydettik. İki sene geriye gittiğimizde 140 milyar doları aşan bakiye söz konusuydu. Son veriler 600 milyon dolara indiğimizi gösteriyor. Üçüncü ama hepsinden önemli olan önceliğimiz fiyat istikrarıydı. Refah kaybına neden olması nedeniyle bunu önemsiyoruz. İlk iki sorunun kök sebebi de fiyat istikrarının bozulmasından ve fiyatların hızlı bir şekilde artacağına yönelik beklentinin pekişmesinden kaynaklanıyordu. Epey mesafe kaydettik ama hedef önce enflasyonu tek haneye indirip sonra yüzde 5’te bırakmak. Enflasyonu yüzde 75'te sınırladık, çünkü o anki görünüm itibarıyla üç haneli rakamlara gidebilecek bir enflasyon söz konusuydu. O günden bugüne de enflasyonu düşürerek yüzde 33'ün altına indirmiş vaziyetteyiz. Özetlemek gerekirse talep koşulları dezenflasyonla uyumlu. Alacağımız tedbir ve adımlarla para politikası sıkılığını tekrar kalibre ederek enflasyonun düşmesi için elimizden geleni yapacağız." Soru: Haftaya enflasyon açıklanacak. Eylül ayı verisi moralleri bozmuştu, beklentileri aşan enflasyon görmüştük. Ekim ayı beklentiden düşük geldi. Kasım ayı için piyasadaki tahminler yüzde 1 civarında, biraz üzerinde. Topladığınız veriler size ne söylüyor? "Enflasyon aslında bir virüs gibidir. Vücutta uzun süre kalınca onu defetmek de zorlaşır. Ama biz doğru bir reçete uyguluyoruz. Bugüne kadar da olumlu sonuçları aldık. Nihai hedef için de hiçbir şüphemiz yok. Sadece reçetenin etki etme zamanı bünyeden bünyeye değişiyor. Kasım ayında daha iyi bir veri göreceğimizi düşünüyoruz. Genel resme de bakmak gerekiyor. Kira enflasyonu katılık gösteriyor. Aylık bazda epey bir süredir yüzde 4'ün üzerinde seyreden kira enflasyonu 4'ün altına indi. Bu oldukça önemli. Hizmet enflasyonu da yüzde 70'li seviyelerden yüzde 44'e gerilemiş durumda. Bu da önümüzdeki dönem için oldukça önemli. Orta dönemi belirleyen kur, talep ve enflasyon beklentileri. Kurdaki artışlar yavaşladı. Talep kanalının da çalıştığını söylemiştim. Buradaki veriler oldukça çarpıcı. İki sene önceye gittiğimizde dayanıklı malların artışı yüzde 20'ydi. Otomobil satışlarına baktığımızda yüzde 120'lik artış söz konusuydu. Talebin bu kadar arttığı bir ortamda tabi ki fiyatlar sabit kalmıyor, Hızla artıyor. Özel tüketimli gelir verisi azalıyor. Yani genel olarak aslında ciddi bir dengelenme söz konusu." Soru: Hissedilen ve gerçek enflasyon konusunu uzun süredir tartışıyoruz. Biz neden enflasyonun düşüşünü hissetmiyoruz, hane halkı sizce neden yeterince enflasyonun düşeceğine ikna edilemiyor? "Hissedilen ve ölçülen enflasyon ayrımından başlamak istiyorum. Aslında aynı şeyi ölçmüyorlar, aradaki ayrımı netleştirmek gerekiyor. TÜFE dediğimiz yani ölçülen enflasyon ülke genelinde ortalama tüketim sepetinin fiyatlarının artışını ölçüyor. Özetle, istatistik kurumumuz fiyatları topluyor, bunların üzerinden endeks oluşturuyor, bunun değişimine ölçülen enflasyon diyoruz. Burada önemli olan ağırlıklar ortalama tüketimlere göre belirleniyor. Gıda yüzde 25'lik pay alıyor, mal tüketimi mal kalemleri sepette yüzde 30'luk pay alıyor. Bu ölçülen enflasyon her hanenin enflasyonu karşılamıyor. Eğer gıda harcamanız daha fazlaysa buna göre daha fazla bir enflasyon sepetine sahip olabilirsiniz. Her ürünün fiyatı da aynı oranda artmıyor. Burada hissedilen enflasyonu belirleyen kalemler genellikle daha sık yapılan harcamalar, en başta gıda geliyor. Buradaki fiyat değişimlerini daha net görüyor ve hissediyoruz. İkincisi bütçede ağırlık oluşturan kalemler bunların başında kira geliyor. Bu nedenle kirada yüksek artış yaşandığında bunu daha yakından hissediyoruz. Bu iki kalemde de enflasyon daha yüksek. Bu sebeple hissedilen enflasyonun yüksek kalması normal. Bu sadece ülkemize özgü değil. Enflasyon düştükçe hissedilen enflasyon da gerileyecek. Hane halkı beklentilerinde genellikle hissedilen enflasyon oluyor. Ölçülen beklentinin seviyesinden ziyade trendine odaklanmakta fayda var diye düşünüyorum." Ayrıntılar gelecek..