Prof. Dr. Kenan Turgut ve ekibi, tekstil sektöründe sentetik boyalar yerine kullanılabilen doğal boya bitkisi indigoyu Türkiye'de ilk kez yetiştirerek toz boya elde etmeyi başardıklarını duyurdu.
Dünya genelinde yılda yaklaşık 800 bin ton sentetik boya üretilirken bunun yaklaşık yüzde 75'i tekstil endüstrisinde kullanılıyor.
Sentetik boya içeren tekstil atık sularının arıtılmadan deşarj edilmesi çevre kirliliğine neden olurken tekstil sektöründe doğal boyaların tercih edilmesi hem çevre kirliliğinin önüne geçilmesi hem de sınırlı su kaynaklarının etkili kullanımı açısından önem taşıyor.
Doğal boya elde etmede kullanılan bitkilerin başında gelen indigoyu (Indigofera tinctoria) Türkiye'de ilk kez Antalya'da yetiştiren Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kenan Turgut, çalışmalarının ayrıntılarını paylaştı.
Turgut, doğal mavi boyanın dünyada üç bitkiden elde edilebildiğini, bunların; Anadolu'da da yetişen çivit otu (Isatis tinctoria), doğal boyamacılık konusunda halen geleneklerini devam ettiren Japonya'da yetişen Japon indigosu ve birim alandan çok daha fazla miktarda boya elde edilebildiği için dünyada en yaygın yetiştirilen indigofera tinctoria bitkisi olduğunu söyledi.
Tekstil sanayisinde ve doğal boyama konusunda açık olduğunu görüp Türkiye'nin bu konuda potansiyeli olabileceğini düşünerek araştırmalarına başladıklarını anlatan Turgut, çalışmalarını TÜBİTAK TEYDEB Projesi kapsamında Güney Agripark AR-GE Şirketi’nde yürüttüklerini bildirdi.
İndigonun mavi boya elde etmede kullanılan Asya kökenli bir bitki olduğunu belirten Turgut, "Özellikle tropik ülkelerde tarımı çok yapılıyor. Biz de bu bitkinin mikro çoğaltılması, sürdürülebilir tarımı ve sonunda da toz halinde çözünebilir boyar madde elde edilmesi üzerine bu projeyi kurguladık." dedi.
İndigo boyasını Türkiye'de üreterek tekstil boyamacılığından kaynaklanan çevre kirliliğini azaltma yolunda bir adım atmak istediklerini dile getiren Turgut, bu boyanın aynı zamanda katma değeri yüksek bir ürün olduğunu ve dünyada 1 kilogramının 100 doların üzerinde fiyatla satıldığını aktardı.
İndigo nasıl elde ediliyor?
Tropik bir bitki olduğu için indigonun Akdeniz ikliminde yetiştirilmeye uygun olduğunu, soğuğa ve don olaylarına dayanıklı olmaması dolayısıyla da Türkiye'nin iç bölgelerinde ve yüksek rakımlarında yetiştirilemeyeceğini kaydeden Turgut, bitkinin yetiştirilme süreciyle ilgili şu bilgileri verdi:
"İlk önce doku kültürüne başlamamız için tohumları çimlendirmemiz gerekiyordu ve ilk bitkilerimizi onlardan aldık. Diktiğimiz 10-12 tane bitki vardı. Doku kültürü için 2-3 bitki yeterli aslında. Onlardan bir yıl içerisinde on binlerce bitki üretmek mümkün. Öyle bir özelliği var, yani biz mikro çoğaltmaya hızlı üretim diyoruz. O bitkileri biz elde edip, bitkiler fide aşamasına geldikten sonra hemen doku kültürü devreye girdi. Oradan çok sayıda, binlerce bitki elde ettik ve o bitkilerle arazide denememizi kurduk. Geçen sene ilk yaprak örneklerimizi aldık."
Turgut, AR-GE sürecinde bitkiden elde ettikleri verim ile ilgili, "1 dekardan yaklaşık 2- 2,5 ton ürün alınabiliyor ve 20-25 kilogram da indigo toz boya elde edilebiliyor." diye konuştu.
İndigodan mavi boya elde edilmesi sürecinin detaylarını da paylaşan Turgut, "Bir karıştırma ve havalandırma sisteminiz olması, birkaç gün yüksek PH içerisinde kapalı ortamda bekletilmesi, belli bir süre sonra katılaşması ve bunun o süreçte maviye dönüşmesi gerekiyor. Bu indigo rengini aldıktan sonra mavi renkte, katı bir madde elde ediyoruz. Ondan sonra ufalanarak toz haline getirilmesi gerekiyor." ifadelerini kullandı.
"Gıda boyası olarak da kullanılabiliyor"
Dünya tekstil sektöründe kullanılan boyaların sadece yüzde 1'inin doğal boya olduğuna dikkati çeken Turgut, sınırlı su kaynaklarının doğru değerlendirilmesi için, dünyadaki su kaynaklarını en çok kirleten ikinci sektör olan tekstil sektöründe doğal boya kullanımının yaygınlaşması gerektiğini vurgulayarak, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Doğal boyaları, kimyasal boyalarla karşılaştırdığımız zaman önemli avantajları var. Bunlardan birisi sağlıklı olması, ikincisi özellikle yüksek haslık vermesi yani burada yüksek dediğimiz yıkama ve ışığa karşı dayanıklıdır. Üçüncüsü kullanım ömürlerinin fazla olması. Bu bence tekstilde çok önemli. Dördüncüsü toksik, alerjik olmamaları. Beşincisi de çevreyle dost olmaları. Dolayısıyla bunları bir araya getirdiğimiz zaman aslında dünyanın bu konuda ne kadar geç kaldığını da anlamış oluyoruz."