Türkiye ekonomisinin mevcut durumunu değerlendiren TEPAV, Merkez Bankası’nın perşembe günkü toplantısında atması gereken adımı açıkladı. Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) Para Politikası Çalışma Grubu tarafından hazırlanan Para Politikası Değerlendirme Notu’nun 21. sayısı yayımlandı. Notta, atılmakta olan siyasi adımların ve uygulanmakta olan ekonomik programın 2026 sonuna kadar Türkiye’yi yüzde 20’nin altındaki bir enflasyon düzeyine ulaştırmasının çok zor olduğu bildirildi. TEPAV’ın Para Politikası Değerlendirme Notu’nda ayrıca enflasyondaki düşüş eğiliminin Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) 2025 ve 2026 yıl sonu hedefleriyle uyumlu olmadığı aktarıldı. Türkiye’nin Haziran 2025’teki enflasyonunun G20 ülkeleri arasındaki en yüksek ikinci enflasyon olduğunun belirtildiği notta, mart ayından bu yana yaşanan gelişmelerin makroekonomik istikrar ve yapısal temellerin güçlendirilmesinin ne denli önemli olduğunu bir kez daha gösterdiğine dikkat çekildi. İstikrar programının başarısı için risk priminin kalıcı biçimde düşürülmesinin şart olduğu vurgulanan notta, 19 Mart’tan bu yana iç siyasette artan gerginlik, ABD’nin 2 Nisan’da uygulamaya koyduğu ek gümrük vergileri ve 13 Haziran’da başlayan İsrail-İran çatışmalarının risk primini yükselttiği ifade edildi. Gerilimin yatışmasına rağmen süregelen belirsizlikler ve ABD Başkanı Trump’ın yeni vergi tehditlerinin risk primini baskılamaya devam ettiği belirtilen açıklamada, bunun da kur ve faizler üzerinde yukarı yönlü risk yarattığı kaydedildi. Kaynak: TEPAV “Hukukun üstünlüğünün sağlanması acil öncelik” İç ve dış belirsizliklerin arttığı bir dönemde, kontrol edilebilir risklerin azaltılmasının kritik olduğu vurgulanan notta, adil ve hızlı işleyen bir yargı sistemiyle hukukun üstünlüğünün sağlanmasının acil bir öncelik haline geldiği belirtildi. Türkiye’nin yeni bir kalkınma stratejisine ihtiyaç duyduğu ifade edilen değerlendirmede, yapısal tedbirlerle desteklenecek bir programın ve mali disiplinin enflasyonla mücadeleyi kolaylaştıracağı kaydedildi. Bu kapsamda; vergi reformu, kayıt dışı ekonomiyle etkin mücadele, kamu harcamalarının verimli hale getirilmesi ve koşullu gelir garantilerinin gözden geçirilmesi gibi adımların zorunlu olduğun altı çizildi. “Haftalık repo faizi yüzde 43’e düşürülmeli” TEPAV Para Politikası Çalışma Grubu, bu çerçevede politika faizi olan haftalık repo faizinin yüzde 43’e düşürülmesini, para politikasının esnekliğini korumak adına Merkez Bankası’nın gecelik borç verme faizi ile repo faizi arasındaki alanın muhafaza edilmesini ve gecelik borç verme faizinin yüzde 46 olarak belirlenmesini önerdi. [news_id:778967]