Ekim ayında politika faizinde bir değişikliğe ihtiyaç olmadığının belirtildiği TEPAV raporunda, Türk lirası cinsinden finansmana erişimi zorlaştıran düzenlemelerin yakından izlenmesi ve döviz rezervlerinin artırılması sürecinde temkinli olunması çağrısında bulunuldu.
Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV), mevcut gelişmeler ışığında ekonomik görünümü değerlendiği Para Politikası Değerlendirme Notu’nun on dördüncü sayısını yayımladı.
“Mevcut politikalar sürdürülürse enflasyon düşecek”
Buna göre ilgili notta, Türkiye’nin Eylül 2024’teki aylık tüketici enflasyonunun G20 ülkeleriyle kıyaslandığında oldukça yüksek seviyede olduğu fakat mevcut ekonomik program sürdürüldüğü takdirde enflasyonun azalma eğiliminde olacağı aktarıldı.
Kaynak: TEPAV
Kamunun belirlediği mal ve hizmet fiyatlarında yapılan yüksek artışların, üretim maliyetlerini artırarak enflasyon baskısına neden olduğu belirtilen notta, bu artışların temmuz ve ağustos aylarında olduğu gibi yüksek aylık enflasyon oranlarına yol açtığı vurgulandı.
Notta, Merkez Bankası ve OVP’deki enflasyon tahminleri arasındaki farkların güveni zedelediği de belirtilirken Merkez Bankasının Ağustos Enflasyon Raporu’nda açıkladığı tahminlerin, OVP’de bir ay sonra farklı değerlerle güncellenmesinin beklentileri olumsuz etkilediği paylaşıldı.
"Rasyonel ekonomiye dönüş programının güçlendirilmesine ihtiyaç var"
İlgili notta, ekonomide başlatılan rasyonelleşme sürecinin kapsamlı bir programa dönüştürülmesi gerektiği de ifade edilerek, programın toplumsal kesimlerin desteğini almadıkça sürdürülebilirliğinin zor olacağı belirtildi.
Yalnızca para ve maliye politikalarına dayalı bir programın ekonomik faaliyette yavaşlamaya yol açtığı aktarılırken ekonomik daralma risklerinin, programın sürdürülebilirliği açısından yeni şüpheler yarattığı bildirildi.
Faiz kararlarında şeffaflık vurgusu
Politika faizine dair açıklamaların yalnızca Merkez Bankası tarafından yapılmasının önemi de notta altı çizilen konular arasında yer aldı. Bu kapsamda diğer kurumlardan gelen farklı açıklamaların, para politikası üzerindeki etkileri zayıflattığı ve risk primini olumsuz etkilediği ifade edildi.
"Kapsamlı yapısal reformlar şart"
Para ve maliye politikalarının yanı sıra yapısal reformların kaçınılmaz olduğu belirtilen notta, yeşil dönüşüm, eğitim kalitesinin artırılması ve hukuk sisteminin güçlendirilmesi gibi reformların, ekonomik dengenin sağlanmasında kritik rol oynayacağı aktarıldı.
Vergi reformu ve koşullu gelir garantilerinin gözden geçirilmesinin önemine de dikkat çekilen notta, TCMB, TÜİK ve BDDK gibi kurumların bağımsızlığının sağlanmasının, güven ortamını yeniden tesis etmek açısından kritik olduğu vurgulandı. Ayrıca, yönetilen ve yönlendirilen fiyatların enflasyonla mücadeleyi destekleyecek şekilde düzenlenmesinin gerekliliği belirtildi.
“Politika faizinde bir değişikliğe ihtiyaç yok”
Değerlendirme Notu'nda, mevcut koşullar altında politika faizinde bir değişiklik yapılmasına gerek duyulmadığı ancak Türk lirası cinsinden finansmana erişimi zorlaştıran düzenlemelerin yakından izlenmesi gerektiği bildirildi. Döviz rezervlerinin artırılması sürecinde ise temkinli olunmasının önemi vurgulandı.