Göç yollarında sıkışıp kalan binlerce insanın kaderini belirleyen yeni gelişme yaşandı. ABD’nin farklı ülkelerle yaptığı anlaşmalar, sınırların ötesinde büyük tartışmalar da yaratmaya başladı. ABD, yasadışı göçmenleri sınır dışı etme politikasının bir parçası olarak Honduras ve Uganda ile ikili anlaşmalara imza attı. CBS’in ulaştığı belgelere göre Uganda, ABD-Meksika sınırında sığınma talebinde bulunan Afrikalı ve Asyalı göçmenlerin belirsiz bir kısmını kabul etmeyi kabul etti. Honduras ise İspanyolca konuşan ülkelerden gelen yüzlerce kişiyi iki yıl boyunca almayı kabul ederken belgeler Honduras’ın daha fazlasını da kabul edebileceğini gösterdi. Uganda tarafı ise suç geçmişi olmayanları kabul etme şartı koydu. Trump yönetiminin küresel arayışı Donald Trump yönetimi, kendi vatandaşı olmayan göçmenlerin başka ülkelere gönderilebilmesi için dünya çapında yeni anlaşmalar peşine düştü. En az bir düzine ülke şimdiden bu tür anlaşmalara evet dedi. Geçen hafta ABD Dışişleri Bakanlığı, Paraguay ile “yasadışı göçü yönetme yükünü paylaşmak” amacıyla bir “güvenli üçüncü ülke” anlaşması imzalandığını açıklamıştı. Bu ayın başında Ruanda da ABD’den 250 göçmeni kabul edeceğini duyurdu. Anlaşmanın bir koşulu olarak Ruanda hükümeti, “yerleştirilmesi önerilen her bireyi onaylama hakkına sahip olacağını” bildirdi. İnsan hakları endişeleri Ruanda’nın insan hakları sicili nedeniyle uluslararası tepkiler yükselmişti. İnsanların bu ülkeye gönderildikten sonra yeniden başka ülkelere sınır dışı edilme riski bulunduğu iddia edildi. Panama ve Kosta Rika da yılın başında ABD’den gelen yüzlerce Afrikalı ve Asyalı göçmeni kabul etmeyi kabul ederken Trump yönetiminin ayrıca Ekvador ve İspanya gibi ülkelerle de benzer görüşmeler yürüttüğü biliniyor. Mahkeme kararları ve tepkiler Trump ikinci dönemine başladığından beri yasa dışı göçmenlerin ülkeden çıkarılması için kapsamlı adımlar attı. Haziran ayında ABD Yüksek Mahkemesi, göçmenlerin kendi ülkeleri dışında başka ülkelere gönderilmesinin önünü açtı. O dönemde Yargıçlar Sonia Sotomayor, Elena Kagan ve Ketanji Brown Jackson çoğunluk kararına karşı çıkarak kararı “büyük bir istismar” olarak nitelendirdi. Birleşmiş Milletler uzmanları ve insan hakları grupları da, kişilerin kendi ülkeleri dışında başka bir ülkeye gönderilmesinin uluslararası hukuka aykırı olabileceğini vurguladı.
