ABD ekonomisi, yüksek enflasyon ve yavaşlayan büyümeyle birlikte stagflasyon riskiyle yüzleşiyor. Moody’s Analytics Baş Ekonomisti Mark Zandi, uygulanan ticaret ve göç politikalarının büyümeyi baskılarken enflasyonu artırdığını, bu durumun 1970’ler ve 1980’lerin başındaki ekonomik kriz dönemine benzediğini belirtti. Atlanta Fed, 2024’ün ilk çeyreğine ilişkin büyümeyi yüzde 2,8 olarak güncelledi ve bu oranda bir gerilemenin 2022'den bu yana ilk kez negatif büyümeye yol açabileceği vurgulandı.
Ticaret Politikaları ve Enflasyonun Etkisi
Donald Trump yönetiminin gümrük vergilerini devreye alma hazırlıkları, stagflasyon endişelerini daha da artırdı. Özellikle ticaret politikalarının ithalat maliyetlerini yükseltmesi ve arz kıtılığı yaratması nedeniyle fiyatların yukarı yönlü baskılandığı, büyümeyi ise sınırladığı belirtiliyor. Mark Zandi, "Yön olarak bakıldığında bu stagflasyondur. 1970’ler ve 80’lerin başındaki hiperenflasyon ve yavaş büyüyen ekonomi dönemine benzer bir tabloyla karşı karşıyayız" diyerek mevcut ekonomik atmosferin büyük riskler barındırdığını vurguladı.
Atlanta Fed’in GDPNow modeli, ABD’nin 2024'teki ilk çeyrek büyümeyi yüzde 2,8'e düşürdüğünü ortaya koydu. Bu rakam, 2022'den beri en kötü büyüyeme senaryosunu gündeme getiriyor. Ekonomi bu seviyede büyürse, 2020'deki Covid-19 kapanmalarından bu yana en sert daralma yaşanacak.
Fed ve Faiz Politikalarının Belirsizliği
Finans piyasaları, ABD Merkez Bankası'nın (Fed) Haziran ayında faiz indirimi yapacağını ve yıl sonuna kadar toplamda 0,75 puanlık bir indirim gerçekleştireceğini fiyatlıyo ancak bazı ekonomistler, Fed’in büyüyen stagflasyon riskine karşı, 1980'lerde Paul Volcker döneminde olduğu gibi agresif faiz artırımlarıyla enflasyonu düşürmeye yönelebileceğini öne sürüyor. Mark Zandi, "Eğer ekonomi gerçek anlamda stagflasyona girerse, Fed 1980'lerin başında Paul Volcker döneminde olduğu gibi faizleri sert bir şekilde artırabilir" diyerek böyle bir politikanın resesyona yol açabileceği konusunda uyardı.
Uzmanlar, Trump yönetiminin ticaret politikalarının ve küresel ekonomik gelişmelerin ABD'nin gelecekteki ekonomik gidişatı üzerinde kritik bir rol oynayacağını belirtiyor. Bu nedenle ekonomik kararların dikkatle planlanması gerektiği ifade ediliyor.
