Türkiye'de İşlenebilir Arazinin Yüzde 30'u Kullanılmıyor

Okuma Süresi: 3 Dakika
Türkiye'de İşlenebilir Arazinin Yüzde 30'u Kullanılmıyor
Doviz.com
06.02.2018 10:27

Gül KABA/İSTANBUL, (DHA) - Meyve Suyu Endüstrisi Derneği (MEYED) Yönetim Kurulu Başkanı B. İlker Güney, dünya ve Türkiye'de hızla değişen iklim şartlarının tarımı ve üretimi olumsuz etkilediğine dikkat çekti. Türkiye'nin işlenebilir arazi bakımından zengin olduğunu belirten Güney, "Dünya işlenebilir arazi peşinde koşarken ülkemizde işlenebilir arazinin yüzde 30’unun boş durması ziyandır. Küçük parsellerin birleştirilip arazi toplulaştırılmasına geçişe hız verilmesini beklemekteyiz" dedi.

2017 yılında yaşanan olumsuz gelişmelere rağmen iç piyasa ve ihracat hedefleri doğrultusunda başarıyla tamamladıklarını belirten MEYED Başkanı Güney, Meyve suyu endüstrisi sektöründeki son durum hakkında bilgi vererek, sorunlara değindi ve taleplerini dile getirdi. Meyve suyu endüstrisinin, Türkiye'de hammaddesi ‘bacasız fabrika’ diye tanımlanan tarıma dayalı, ekonomiye katma değeri yüksek ve halk sağlığı için faydalı sektörlerin başında geldiğini belirten Güney, dünya rekabetinde Türkiye’nin önünü daha da açacak, sanayi meyveciliğine giden yol olan arazi toplulaştırmasının hayata geçirilmesini beklediklerini söyledi.

"TÜRKİYE’DE İŞLENEBİLİR ARAZİNİN ORTALAMA YÜZDE 30’U BOŞ"

Dünya da ve Türkiye’de iklim şartlarının değişmekte olduğunu ve bu durumun tarımı olumsuz etkilediğini vurgulayan Güney, "Gündelik hayatımız için iyi giden havalar memnun edici gözükse de, bu değişim aslında tarımı ve üretimi olumsuz etkilemektedir. Rekolte bu sene olumsuz etkilendi, hammadde fiyatları dramatik şekilde yükseldi. Dünya işlenebilir arazi peşinde koşarken Türkiye’de işlenebilir arazinin ortalama yüzde 30’unun boş durması ziyandır. Arazi toplulaştırmasına geçişe hız verilmesini beklemekteyiz" diye konuştu.

"ARAZİ TOPLULAŞTIRMASININ HAYATA GEÇİRİLMESİNİ BEKLİYORUZ"

Sanayi meyveciliğine giden yol olan arazi toplulaştırmasının hayata geçirilmesinin kritik olduğunun altını çizen Güney, "Sektörün devreden ve stok maliyeti KDV yükü de rekabet gücümüze sekte vurmaktadır. İlgili kurumlar ile görüşmelerimizin sonuç alması hedefimizdir. Bilinçsiz ve yanlış uygulama koşulları sonucu meydan gelen zirai mücadele problemleri ile de aktif mücadelemiz hem çiftçiyi birebir bilinçlendirme yolu ile hem de Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı işbirlikleri ile devam etmektedir" ifadelerini kullandı.

"BUGÜN DİKİLEN BİR MEYVE AĞACI EKONOMİK VERİMLİLİĞE 5 İLE 7 YIL İÇİNDE ULAŞIYOR"

2018 yılında en büyük hedeflerinden birinin de Cazibe Merkezi teşviklerinin bölgesel pilot çalışmalarının devamının getirilmesi için çalışmalarına devam edeceklerini söyleyen Güney, "Ülke ekonomisinin getirdiği yüksek döviz ve faiz, endüstrinin yatırım kararları için soru işaretleri yaratmaktadır. Yine de sanayicimiz, dünya normlarını güncel takip ve adapte olma konusunda taviz vermemek için elinden geleni yapmaktadır. Bugün dikilen bir meyve ağacı ekonomik verimliliğe 5 ile 7 yıl içinde ulaşıyor. Bu, çiftçinin söktüğü her ağacın, ekonomik, çevresel ve yapısal olarak verdiği büyük zararların yanı sıra bugün iyileştirme çalışmalarına başlansa bile karşılığını ne kadar zamanda alabileceğimizin göstergesidir" dedi.

"SANAYİYE YÖNELİK HAMMADDE ÜRETİMİ TÜRKİYE İÇİN DE ZARURİDİR"

Brezilya, Polonya gibi ülkelerde çok iyi çalışan ve çok yönlü olumlu etkisi görülen sanayiye yönelik hammadde üretiminin Türkiye için de zaruri olduğunu vurgulayan Güney, "Üretilen meyvenin kullanım kanalına uygun olarak üretimi, aynı nihai tüketici için tüm dünyada kabul gören tüketici odaklı üretim anlayışı ile aynıdır. Örneğin, narenciyede öncelikli ülkelerden biri olsak da portakal ithalatı yapmaktayız. Bu sektör dışında garipsenmekle birlikte, nedeni basittir. Türkiye’nin portakal üretim ve işleme kapasitesinin tamamı sofra tüketimini karşılayacak miktarda ve niteliktedir" diye konuştu.

REKLAMI KAPAT X