İstanbul, 6 Şubat (DHA) - Türk Sanayici ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik, ekonomide yüksek enflasyona bağlı olarak dolarizasyon yaşandığına dikkat çekerek, "Zaman zaman ifade ettiğimiz üzere, bugün, en son ihtiyacımız olan şey; toplumsal hayatta polarizasyon, ekonomide ise dolarizasyondur" uyarısında bulundu.
Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya'nın TÜSİAD'ı ziyareti sırasında bir konuşma yapan Bilecik, "Ekonomide başarının tanımını herkes farklı yapabilir ama başarının sırrını herkes aynı şekilde tanımlar: istikrar" dedi ve ekledi:
"Merkez Bankalarının ana işlevi ise finansal istikrarı sağlamaktır.
"Para politikaları ve bunların uygulayıcısı olarak Merkez Bankaları, makroekonomik istikrarın en önemli unsurudurlar."
Küresel gelişmelere bağlı olarak, Türkiye'de Merkez Bankası'nın "faiz koridoru, marjinal fonlama oranı, rezerv opsiyon mekanizması, Türk Lirası uzlaşmalı vadeli döviz satışları ve bunun gibi" oldukça değişik yeni enstrümanlar kullanmaya başladığına işaret eden Bilecik, "Para politikası karmaşıklaştıkça, Merkez Bankası iletişimi daha fazla önem kazandı. Artık hepimizin amacı enflasyon oranımızı arzu ettiğimiz tek haneli rakamlara kalıcı olarak indirmektir. Bugün bu toplantımızın en önemli amacı da Merkez Bankamızın politikalarını daha iyi anlamaktır. Çünkü inanıyorum ki; iyi ifade edilmiş bir sorun, yarı yarıya çözülmüştür" dedi.
Küresel finansal kriz öncesinde, 2002-2008 döneminde, Türkiye ekonomisinde reformların yapılması ve mali disiplinin sağlanması ile enflasyonun hızla düşürülebildiğine işaret eden Bilecik, "Enflasyonun tek haneye, çekirdek enflasyonun ise kademeli olarak yüzde 5.0’in altına doğru indiğine şahit olduk" dedi ve ekledi:
"Ancak krizden sonra giderek yükselen enflasyon, bugün maalesef yine çift haneye, yüzde 11.9’a ulaşmış durumda. "Gıda ve enerjiyi dışarıda bırakan çekirdek enflasyonumuz ise yüzde 12.3 seviyesinde.
"Bu seviyeler, reel sektör için pek çok açıdan sorunlar ortaya çıkarıyor."
"Yüksek enflasyon en başta, TL cinsinden finansman yükünün yüksek olmasına ve vadelerin kısalmasına neden oluyor.
"Enflasyonun yüksek olması, tasarrufların uzun vadeli araçlarda değerlendirilmesini ve sermaye piyasalarının gelişmesini de engelleyen bir faktör.
"Aynı zamanda hane halkının tasarruflarını, reel sektörün ise borçlanmasını dövize doğru iten, yani ekonomide dolarizasyona neden olan en önemli etken.
"Zaman zaman ifade ettiğimiz üzere, bugün, en son ihtiyacımız olan şey; toplumsal hayatta polarizasyon, ekonomide ise dolarizasyondur.
"TÜSİAD olarak biz, Merkez Bankamızın enflasyonu düşürmek için elinde her türlü aracın bulunduğunun bilincindeyiz.
"Elbette, enflasyonu etkileyen pek çok yapısal faktör olduğunu biliyoruz; ancak, bugün enflasyonda en önemli sorun, yapışkanlıktır.
"Bize göre, bunun önüne geçebilmenin bir yolu var, o da enflasyon hedeflemesi politikasının etkili ve kararlı uygulanmasıdır.
"Sürekli olarak hedefi yakalayamayan enflasyon, hedefleme politikasının gerçekten uygulanıp uygulanmadığını bugün sorgulanır hale getirmiş durumda.
"Merkez Bankamızın inandırıcılığı, kredibilitesi bizim için çok kıymetli.
"Enflasyonla mücadelede para politikasının belli bir maliyeti var. Kısa vadede yükselen faizler ekonomiyi soğutucu etki yapıyor.
"Kredibilitesi güçlü olmayan bir Merkez Bankası’nın yapacağı para politikası daha agresif, dolayısıyla daha maliyetli olacaktır.
"Bu nedenle sıkılaştırıcı politikaların gerektiğinde, zaman kaybetmeden ve yeterli ölçüde yapılması büyük önem taşıyor."
Para politikasının, tek başına enflasyondan sorumlu olmadığını da vurgulayan Bilecik, "Enflasyon hedefini belirleyen hükümetin her türlü fiyat, harcama ve vergi politikasının bu hedefle uyumlu olması, enflasyonla mücadelenin başarısı ile doğrudan ilişkili" dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü:
"İş dünyası olarak enflasyonla mücadelede gerek hükümetimizin, gerekse Merkez Bankamızın uygulaması gereken tüm politikaları, kısa vadede belli bedelleri ve zorlukları olsa da sonuna kadar destekleyeceğimizi bir kez daha tekrarlamak isterim.
"Enflasyonla mücadele kararlılık gerektiren zor bir süreç.
"Ancak, imkanın sınırını görmek için, imkansızı denemek lazım.
"Biz bugün imkansız gibi görüneni mümkün kılmak için bu süreçte kararlı ve ısrarlıyız.
"Aynı kararlılığı ve bir adım ötesinde uygulamayı politika yapıcılarımızda da görmeyi arzuluyoruz.
"Çünkü, başarının yüzde 5.0’i yapmayı bilmekten, yüzde 95’i yapabilmekten oluşur.
"Bizim artık harekete geçmemiz gerekiyor."