Cumhurbaşkanlığı Kabinesi’nin açıklanmasının ardından Kapalıçarşı’da 21 liranın üzerinde fiyatlanan dolar kuru, bankalararası piyasada da 21 lira seviyesinin üzerine çıktı.
Dolar, cuma günü Türkiye piyasalarının kapanış saatinde 20,95 TL seviyesinden işlem görürken; geçtiğimiz haftanın son işlem gününde gün içerisinde en düşük 20,78 TL seviyesini, en yüksek ise 21,16 TL seviyesini görmüştü.
Euro da cuma günü en yüksek 22,82 TL'yi görürken, en düşük 22,35 seviyesinden işlem görmüştü. Euro kapanış itibarıyla ise 22,45 seviyesinden fiyatlanmıştı.
Cumhurbaşkanlığı Erdoğan’ın yeni kabineyi açıklamasının ardından ise bankalararası piyasada dolar 21,11 liradan, euro 22,65 liradan yeni haftaya başladı.
Kaynak: Döviz.com - Amerikan Doları Banka Kurları
Dolar/TL bankalararası işlemlerde Cumhurbaşkanlığı seçiminin tamamlanmasının ardından ilk işlem gününü 20,04 liradan, 14 Mayıs'ta gerçekleşen seçimlerden önceki son işlem gününü ise 19,58'den tamamlamıştı.
Seçimler nedeniyle oluşan belirsizlik, artan talep ve yüksek cari açık ile dış ticaret açığına rağmen Merkez Bankası rezervlerinin tükenme noktasına gelmesi de kurun yükselmesindeki temel faktörler olarak finans piyasaları tarafından yakından izlenmişti.
Piyasaların "dolar kuru ne kadar olacak?" sorusuna yanıt vermek için yeni odak noktası ise Hazine ve Maliye Bakanlığı’na getirilen Mehmet Şimşek’in kendini piyasalara nasıl ispatlayacağı olacak.
Uzmanlar Mehmet Şimşek döneminden ne bekliyor?
“İstediği süre verilirse başarılı olacaktır”
ODTÜ Öğretim Üyesi Doç. Dr. Atılım Murat: Umutluyum, iyimserim. Mehmet Şimşek’in de önümüzdeki dönemde istediklerini yapabileceğini düşünüyorum. Geleneksel para politikalarına, serbest piyasaya mali disiplinden ödün vermeden dönüş sağlamak isteyecektir. Eski bakanlık dönemlerinden hatırladığımız gibi mali disipline çok önem verir, bir yere para harcayacaksa başka yerden para bulmaya çalışacaktır.
Serbest piyasa ekonomisine inanan bir insan, piyasa ekonomisini yeniden yerleştirmeye çalışacaktır. Yurt dışı bağlantılarından dolayı yabancı yatırımcılara güven verip kaynak çekecektir. Mehmet Şimşek’e istediği zaman ve yapmak istediklerine olanak sağlanırsa başarılı olacağına inanıyorum. Zaten Mehmet Şimşek de bu şartlar oluşmadan gelmezdi, kesin bir söz, garanti almıştır. Diğer türlü dışarıdaki kredibilitesini riske atar.
“Tam anlamıyla ortodoks politika dönüşü olmayabilir”
Deniz Yatırım, Yatırım Strateji ve Araştırma Bölüm Müdürü Orkun Gödek: Sayın Şimşek, piyasada ikinci turun ardından satın alınan isimdi ve gerçekleşti. Bu kısım önemli. Beklenti karşılandı, fiyatlamalar için yeni bir hayal kırıklığı başlığı oluşmadı. BIST için ilk etaptaki iyimserliğin ardından kısmen beklentinin gerçekleşmesi nedeniyle realizasyon görmemiz şaşırtıcı olmaz. Ancak, yapısal bozulma şu an için zor. Buradan sonra piyasa temsilcileri iki başlık etrafında odaklanırlar:
i) bürokraside yapılması muhtemel atamalar,
ii) olası politika değişiklikleri.
Şahsi fikrim tam anlamıyla bir ortodoks politika dönüşü olmayacağı şeklinde. Ancak, bozulan piyasa dinamikleri ve yatırımcı algısı açısından bir takım normalleşme adımları mutlaka gelecektir. Makro taraftaki başlıklar bir süre daha hayatımızda olmaya devam edecekler ve beklentilerin ne ölçekte karşılanacağı yatırımcıların yeni odak noktası olacak. Gelecek vadede kur ve hisse senetlerinin yüksek korelasyon ile hareket ettiğini görebiliriz. Daha serbest kur rejimi yabancı yatırımcı girişine de ilk etapta sınırlı olmak kaydıyla oyun alanı açabilir.
“Bankalar üzerindeki regülasyonlar gevşetilebilir”
Gedik Yatırım Baş Ekonomisti Serkan Gönençler: Mehmet Şimşek isminin piyasalar açısından simgesel bir anlamı bulunuyordu. Şöyle ki, Mehmet Şimşek’in atanması tam ortodoks politika setine bir dönüş olmasa bile, bankalar üzerindeki regülasyonların gevşetileceği beklentisini doğuruyor. Mehmet Şimşek’in Hazine ve Maliyet Bakanı olarak atanmasının ardından şimdi gözler başta TCMB Başkanlığı olmak üzere yapılacak kilit atamalarda olacaktır.
TCMB Başkanlığına da piyasa dostu bir ismin atanması ortodoks politikalara (kademeli de olsa) dönüş beklentisini pekiştirecektir. Döviz rezervlerinde süregelen hızlı düşüş dikkate alındığında, bundan sonra ekonomi politikalarının öncelikli amacının iç talebi ve de dolayısıyla döviz talebini sınırlandırmak üzerine yoğunlaşacağını düşünüyoruz. Ekonomi yönetiminde piyasa dostu isimlerin olmasını bu amaca ulaşılmasını kolaylaştıran bir durum olarak değerlendiriyoruz. Buna bağlı olarak, ülke risk priminin düşmesini ve bunun özellikle bankacılık hisselerine olumlu yansımasını bekleyebiliriz.
Tıklayın: Müthiş Türk Kızı'nın yeni Merkez Bankası Başkanı olacağı iddia edildi
Tıklayın: Ekonominin patronu belli oldu: Erdoğan yeni kabineyi açıkladı