
Hava savunma sistemlerinin önemine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Füze kabiliyetlerimizi artırmamız lazım. Farklı irtifalardaki hava savunma sistemlerini, algılayıcılarımızı, elektronik harp sistemlerini bir araya getirerek sistemler sistemini yani Çelik Kubbe’mizi inşa ediyoruz.” açıklamasında bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, NATO Liderler Zirvesi dönüşünde uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Erdoğan’a yöneltilen sorular ve verdiği yanıtlar şöyle oldu:
Soru: ABD Başkanı Donald Trump ile yaptığınız görüşmeyi sormak istiyorum. Trump birkaç kez sizin gıyabınızda, sizinle ilgili çok mültefit sözler söylemişti. Bu sözlerden sonra ilk kez buluştunuz. Nasıl bir atmosferde gelişti görüşmeniz? Yine size yönelik sıcak mesajlar verdi mi? Gazze konusunda siz her zaman bu konuya dikkat çeken liderlerin en başında geliyorsunuz. Trump ile görüşmenizde de yine Gazze konusunda, Gazze'deki soykırımın sona erdirilmesi konusunda, bir irade beyanınız oldu mu? Nasıl gerçekleşti görüşme?
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Dostum Trump ile verimli bir görüşme gerçekleştirdik. Sayın Trump ile ikili ilişkilerimizden NATO ortaklığına, bölgesel ve küresel meselelere kadar pek çok başlığı ele aldık. Biliyorsunuz, ABD ile 100 milyar dolar ticaret hacmi hedefimiz var. Bu hedefe ulaşmak arzusundayız. Bölgemizdeki çatışmaları ve gerilimleri ele alma fırsatı bulduk.
İsrail-İran arasındaki ateşkesteki gayretlerine atıfta bulunarak, Gazze ve Rusya-Ukrayna'daki çatışmaların sonlandırılması konusunda da aynı gayretin beklendiğini ifade ettim. Gazze'deki insani krizin sona erdirilmesinin önemini vurguladık. Türkiye'nin bu konuda tarihi ve vicdani sorumluluğu var. Bu vahşet devam edemez. Gazze'de kan durmadıkça hiç kimse kendini güvende hissedemez. Birileri rahatsız olsa da biz bu gerçekleri söylemekten çekinmeyeceğiz. Çözüm perspektifiyle yaklaşıldığında, adil ve kalıcı çözüme ulaşabiliriz. Yeter ki diyalog kanallarını açık tutalım ve çözümü isteyelim.
Özellikle bölgemizin yeni gerilimlere, çatışmalara kesinlikle tahammülü yoktur. İsrail, insani yardımların gönderilmesinde Kızıl Haç'a dahi engel oluyor. Bunun üzerinde de durduk. Bölgemizin ihtiyacı, daha fazla barış, daha fazla huzur ve daha fazla istikrardır. Tüm bu konularda çözümleri içeren yaklaşımımızı Sayın Trump'a aktardık ve kendisinden bu konuda destek bekliyoruz. Trump önerilerimize olumlu yaklaştı.
Soru: İran-İsrail savaşı gösterdi ki, hava hakimiyeti bu tip çatışmalarda oldukça belirleyici bir unsur. Bizi çok yakından ilgilendiren iki konu da var; biri F-35'ler, diğeri de hava savunma sistemleri. Bu noktada F-35 programına dönme ihtimali var mı? Dünkü görüşmenizde ABD Başkanı Donald Trump ile hiç bu konu gündeme geldi mi? Aynı şekilde Rusya'dan satın aldığımız S-400'ler bu ihtiyacı karşılamak için acaba yeterli olur mu? Zirve sonrası basın toplantınızda bu konuya biraz değindiniz aslında. Bu noktada müttefikler arası kısıtlamaları kaldırma zamanı geldi mi sizce?
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Hava savunma sistemi sadece S-400 ile bitmiyor. Bunu son günlerde kamuoyumuz da yakından gördü. Çok katmanlı bir sistemler bütünü oluşturmanız şart. Çeşitli irtifalarda füzelerimizin olması ve bunları da bir vücudun organları gibi uyumlu çalışması çok önemli. Biz ülkemizi bir noktaya kadar getirdik, ancak bununla yetinmiyoruz. Füze kabiliyetlerimizi artırmamız lazım. Sistemler sistemini, yani “Çelik Kubbe”mizi inşa ediyoruz. Farklı irtifalardaki hava savunma sistemlerini, algılayıcılarımızı, elektronik harp sistemlerini bir araya getirerek sistemler sistemini hayata geçiriyoruz.
Bizim bu noktada yerli ve milli imkanlarla geliştirdiğimiz SİPER'lerimiz, KORKUT'larımız, HİSAR'larımız, SUNGUR'larımız ve nice güzide silah sistemlerimiz bulunuyor. Biz, “nasıl olsa birinden alırız”, “nasıl olsa paramız olduğu müddetçe bize bu sistemleri satarlar” anlayışıyla köşemizde otursaydık, bunlar olur muydu? Olmazdı. Gün oldu, paramızla müttefiklerimizden silah alamadık. “Kendimiz yaparız, hem de en iyisini yaparız” dediğimizde, bizimle dalga geçenler oldu. Kendi İHA'mızı, SİHA'mızı, milli muharip uçağımızı, KAAN'ı ürettik. Bazıları KAAN'a başladığımızda, onu “kalorifer peteği” diye aşağılamaya kalktılar. Bunları hep birlikte yaşamadık mı? KAAN bugün göklerde. Her projenin engellenmesi için beşinci kol faaliyeti yürütenleri benim milletim çok iyi biliyor.
Biz F-35'lerden de vazgeçmiş değiliz. Projeye dönüş ile ilgili niyetimizi muhataplarımızla görüşüyoruz. F-35 programı, teknik olduğu kadar siyasi bir süreçtir. Türkiye haksız yere program dışı bırakılmıştır. Müttefiklik ruhuyla bağdaşmayan bu adımı hep eleştirdik. Sayın Trump ile yaptığımız görüşmelerde konuyu ele aldık, teknik düzeyde görüşmelere başlandı. İnşallah ilerleme sağlayacağız.
Soru: Savunma sanayiindeki dışa bağımlılığı azaltan hamleleriniz var siz de anlattınız. Enerjide dışa bağımlılığı azaltan adımlarınız, bu konuda da termik santraller, nükleer santraller, HES'ler, Karadeniz'de doğal gaz, Gabar'da petrol sondaj çalışmalarımız hızla devam ediyor. Hürmüz Boğazı'nın kapacağı iddiaları üzerine enerjide küresel kriz beklentisi yaşandı. Biz şu an kendi kaynaklarımızla enerjide tam bağımsızlık noktasına doğru ilerliyoruz. Olası bu tarz küresel enerji krizlerinde Türkiye, böyle fırtınalı ortamları kendi yerli imkanlarıyla atlatabilecek seviyeye nasıl gelir?
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Hürmüz Boğazı’nın kapatılması büyük sıkıntı oluşturur. Biz, İran’ın böyle bir adım atmayacağına inanıyoruz. Son gerilim enerji arz güvenliğinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlatmıştır. Türkiye olarak biz kendi enerji kaynaklarımızı artırmak için yoğun bir çalışma yürütüyoruz. Gabar’daki petrolden Karadeniz’deki doğal gaza kadar birçok noktada üretim yapıyor ve bunu artırmaya gayret ediyoruz. Diğer taraftan da petrol ve doğalgaz arama faaliyetlerimizi ciddiyet ve kararlılıkla sürdürüyoruz. Enerjide tam bağımsız olma hedefiyle ithalatımızı düşürmek, üretimimizi artırmak için çaba içindeyiz. Nihai hedefimiz ise Türkiye’yi kaynakta ve teknolojide ihracatçı bir ülke haline getirmektir. Yaşananlar enerjinin ülkeler için beka meselesi olduğunu ayan beyan ortaya koymuştur. İki gün önce bir dedikodu yayıldı, dediler ki; “İran doğalgazı kesti.” Bu konuyu derhal Enerji Bakanımla görüştüm; o da muhatabıyla temas kurdu. Aslında böyle bir durum yok. Biz ayrıca İran Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan'la görüşmemizi yaptık. Bizim doğal gazımızı kesme gibi bir durumun olacağına asla ihtimal dahi vermiyoruz. Şu anda bizim İran’dan doğal gazımız geliyor. Herhangi bir sıkıntımız yok.
Soru: Rusya-Ukrayna savaşının diplomasi yoluyla sonlandırılmasına yönelik gayretlerinizin süreceğini ifade ediyorsunuz. Bu çerçevede Türkiye'nin tarafları yeniden müzakere masasına çekmek için önümüzdeki süreçte somut hangi diplomatik adımları atması planlanıyor? Özellikle İstanbul sürecinin yeniden canlandırılması yönünde bir girişim yakın vadede olacak mı?
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Artık biz kesin karalı bir şekilde diyoruz ki, “Bu savaş bitmeli.” Bölge, artık bunları kaldıramaz. Adil ve kalıcı barış bölgede inşa edilmelidir. Herkes barışın peşini bıraksa dahi biz bırakmayacağız. Türkiye, çatışmaların çözümünde diplomasiye önem ve öncelik vermekte. Bölgemiz, istikrarsızlık ve çatışma kotasını çoktan doldurmuştur. Artık istikrar inşa ederek, barış kapılarını ardına kadar açarak, bölgemizi ve dolayısıyla dünyamızı rahatlatmak gereklidir. Herkesin beklentisi bu. Hele hele Türkiye'den beklenen de bu. Ukrayna da Rusya da bize güvendiklerini defalarca ortaya koydular. İstanbul’da yapılan görüşmeler barışa yönelik bir kapı aralamıştır. Sahada diplomasinin alanını daraltan gelişmelerin yaşandığının farkındayız ancak, barış için küçük bir umut bile olsa onun peşinden gideriz.
Kaldı ki Ukrayna – Rusya savaşında barışın sağlanması için kanaatimizce küçük bir umuttan daha fazlası mevcuttur. Biz tarafları yeniden bir araya getirmek için çalışacağız. Çözüm için iğneyle kuyu kazmak gerekse dahi bunu yapacağız. Nihai hedefimiz liderler düzeyinde bir buluşmayı ülkemizde gerçekleştirmek ve özlenen barışı inşa etmektir. Görüşmemizde ABD Başkanı Sayın Trump'a da bunları söyledik. “Eğer çözüm için Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin İstanbul'a veya Ankara'ya gelirse, ben de İstanbul'a veya Ankara'ya gelirim.” dedi. Gerekli görüşmeleri yapıp bir an önce buluşmayı inşallah sağlarız.
Soru: Neredeyse bütün toplantılarınızda, uluslararası organizasyonlarda Gazze'deki vahşete, drama dikkat çekmişsiniz. Buna ayna tutuyorsunuz, kamuoyunda daha fazla konuşulması için elinizden geleni yapıyorsunuz. İsrail de Gazze'ye soykırım ve katliamlarından vazgeçmiyor. Yakın dönemde Gazze'de bu dramı sonlandıracak bir ateşkes öngörüyor musunuz?
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bütün derdimiz, heyecanımız o. Dikkatlerin başka alanlara çekildiği dönemlerde dahi Gazze'nin unutulmasına biz müsaade etmedik, etmeyeceğiz. Ben de arkadaşlarım da sürekli Gazze'deki arkadaşlarla irtibat halindeyiz. İsrail'in sistematik işkencesine şahit oluyoruz. İnsanlara sınırlı da olsa yardım dağıtılan noktaları bile vuruyorlar. Hepsi bir tarafa, Kızıl Haç'a bile bu konuda engel oluyorlar ve atılacak adımlara yol vermiyorlar. Herkesin gözü önünde yaşanan bu soykırım, insanlığın utancıdır. Açlıktan inleyen çocukların çığlıkları, artık duyulmak zorundadır. İsrail'e artık 'dur' demek mecburiyetindeyiz. Bunun hesabını biz tarihe veremeyiz. Maalesef bu zulme, bu barbarlığa, bu caniliğe insanları alıştırıyorlar. Biz alışmayacağız. İsrail zulmünü kanıksamak en büyük yanlıştır. Biz bu zulme elimizle, kemiğimizle, dilimizle, fikrimizle, aksiyonumuzla, ruhumuzla isyan etmeye devam edeceğiz. Türkiye, barışın tesisi için, diplomatik tüm olanakları kullanmaya ve uluslararası iş birliğine öncülük etmeye hazır. Daha önce de söyledim, Gazze özgür olacak ve Filistin toprağı olarak özgürce yaşayacak."
Soru: Birincisi, yine Trump'la olan zatıalinizin yakın diyalogunuz, Türk-Amerikan ilişkilerine nasıl etki ediyor? Nasıl bir katkı sağlıyor? İkincisi de Amerika Birleşik Devletleri'yle bu bağlamda özellikle Suriye'nin geleceği, SDG'nin Şam'a entegrasyonu gibi kritik konularda bir iş birliği imkanı oluştu mu?
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Dostum Trump'la Türk-Amerikan ilişkilerinde yeni bir dönemin kapısını aralıyoruz. Şunu çok açık, net söylemem lazım. Trump'la bizim aramızda telefon diplomasisindeki süreç, bugüne kadar 24 saati geçmemiştir. Aradık mı, 24 saat içerisinde karşı taraf hemen döner. Zaten sağ olsun ABD'nin Türkiye'deki yeni büyükelçisi bu konularda çok hassas. Ülkelerimizi kalkındıracak adımları hayata geçirmeye çalışıyoruz. Suriye başta olmak üzere bölgesel konularda özellikle Suriye Demokratik Güçleri’ne dair hassasiyetlerimizi Amerikan tarafına her düzeyde net bir şekilde ilettik, iletiyoruz. Türk-Amerikan ilişkileri dönemsel farklılıklar gösterse de her zaman stratejik öneme sahip olmuştur.
Sayın Trump ile yürütülen yapıcı temaslar bazı zorlu konularda anlayış köprülerinin kurulmasına da imkan tanımıştır. Sayın Trump ile Riyad'daki buluşmada, ki biz de davet edilmiştik fakat gidemedik sonra çevrimiçi katıldık, böylesi bir durum olmuştu. Yani Suriye konusu bizim için çok önemli. Türkiye’nin Suriye ile uzun bir sınır hattı, tarihsel ve kültürel bağları bulunuyor. Bu faktörler Suriye'de yaşanan her durumun bize yansımasını beraberinde getiriyor. Maalesef son yıllarda bize yansıyan Suriye'deki olumsuzluklar ve acılar oldu. Bu dönemde gerek Dışişleri Bakanım, gerek Savunma Bakanım, gerek İstihbarat Başkanım sürekli olarak Suriye'yle yoğun bir irtibat halinde oldular. Suriye’nin yeniden bir ve bütün hale gelmesi, istikrar ve huzurun inşa edilmesi için yeni yönetimi destekliyoruz. Yeniden bir ve bütün Suriye oluşturmanın olmazsa olmazı da toprak bütünlüğünün korunmasıdır. Bütün bunları sağlamak için Suriye yönetimi bütün silahlı grupların Suriye ordusu çatısı altında bir araya gelmesi ve Suriye'nin birlik, bütünlüğü için çalışmalarını hedefleyen adımlar attı. Suriye Demokratik Güçleri'nin de bu fırsatı değerlendirmesi kendileri açısından doğru olandır.
Nitekim bugün Sayın Macron'la yaptığımız görüşmede de bu konuları etraflıca ele aldık ve Sayın Macron da özellikle Suriye ile olan bu ilişkilerde daha aktif rol alacağını özellikle vurguladı. Bu konularda beraberce neler yaparız, bunları da kendisiyle konuştuk. Hatta hatta Kıbrıs'ı konuştuk. Kendisi Gazze konusunda İsrail ile görüşeceğini ayrıca söyledi. Biz de “bu adımı atarsan buna müteşekkir oluruz” dedik.
Soru: 2026 yılında NATO'ya ev sahipliğimiz söz konusu. Zirvenin gerçekleştirilmesi için düşünülen bir şehir var mı? Başkent Ankara olabilir mi? Yoksa İstanbul, Antalya?
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bu konuyla ilgili değerlendirmeleri yapar, seçeneklerimizi gözden geçirir ve nihai kararımızı veririz. Türkiye’ye yakışan bir NATO Zirvesi organize edeceğimizden hiç şüphemiz yok. Türkiye, bu tip uluslararası programları gerçekleştirme konusunda derin tecrübeye sahiptir. Çeşitli şehirlerimizde kendinden söz ettiren böylesi büyük organizasyonlara imza attık. NATO Zirvesi için de kolları sıvamış durumdayız.
