İsrail ile Lübnan arasında yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasından memnuniyet duyduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sahada sükunetin muhafazası noktasında tüm tarafların, bilhassa da İsrail'in sorumluluklarını harfiyen yerine getirmesini bekliyoruz." dedi.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuşuyor.
Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Sizlerin de yakından takip ettiği üzere dünya yeni ve köklü bir değişimin eşiğinde olmanın sancılarını yaşıyor. Aynı şekilde bölgemiz kuzeyiyle ve güneyiyle savaşların, çatışmaların, katliamların, zulümlerin girdabında adeta cayır cayır yanıyor. İşte böyle bir iklimde Cumhur İttifakı olarak tarihi bir sorumlulukla karşı karşıyayız. Türkiye'nin hem siyasi ve ekonomik istikrarını korumanın, hem sosyal barışını tahkim etmenin, hem de hedeflerimize doğru yürüyüşümüzün mücadelesini veriyoruz.
Esasen karşımızdaki bu tablo sadece AK Parti ile Cumhur İttifakı ile sınırlandırılamayacak kadar önemlidir. Siyaset yelpazesinin neresinde olursa olsun kendini bu ülkeye, bu millete karşı mesul hisseden herkesin bu mücadeleye destek vermesi, katkı sunması en azından yıkıcı muhalefetten kaçınması gerekir. Söz konusu vatan, millet ve devletse gerisi sadece birer teferruattır. Dünyanın pek çok yerinde milli meselelerde iktidar muhalefet ayrımı olmadan ortak bir duruş sergilendiği hepimizin malumudur. Şahsen biz de yarım asıra yaklaşan siyasi hayatımızın tamamında bunu savunduk. Ayıran değil, birleştiren, kutuplaştıran değil kucaklaştıran, ortak değerler etrafında toplumun tüm kesimlerini buluşturmaya çalışan tarzı siyasetle ülkemize hizmet etmenin gayretinde olduk.
İsrail ve Lübnan arasındaki ateşkes
Muhataplarımızdan çoğu zaman arzu ettiğimiz yaklaşımı görmesek de kardeşlik siyasetimizden, eser ve hizmet politikamızdan ödün vermedik. 14 Ağustos 2001’den beri Yunus Emre misali ben gelmedim dava için, benim işim sevi için. Dostun evi gönüllerdir. Gönüllere yapmaya geldim diyoruz. Sadece vatan toprakları üzerinde değil, bölgemizden başlayarak tüm dünyada barışın, huzurun, adaletin ve iş birliği ruhunun hakim olması için gece gündüz koşturuyoruz. Türkiye küresel siyasetin kutup başlarından biri olma rolünü günden güne güçlendirmektedir. Bininci gününü geride bırakan Rusya-Ukrayna savaşı ve 14. ayına ulaşan Gazze soykırımını dahil coğrafyamızdaki tüm krizlerin çözümü için yoğun çaba içindeyiz. İsrail ile Lübnan arasında bu sabah itibariyle yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasından memnuniyet duyuyoruz. Sahada sükunetin muhafazası noktasında tüm tarafların bilhassa da İsrail’in sorumluluklarını harfiyen yerine getirmesini bekliyoruz. Gazze’de katliamın durması ve kalıcı ateşkesin tesisi için Türkiye olarak her türlü katkıya hazır olduğumuzu ifade ediyorum.
"Gayemiz millet, hedefimiz büyük Türkiye'dir"
Biz bütün bu diplomatik hamleleri siyasi kimliğimizle değil, her şeyden önce bu ülkenin ve milletin bir ferdi olarak gerçekleştiriyoruz. Mensubu olmaktan daima şeref duyduğumuz aziz milletimize en iyi şekilde hizmet etmenin derdindeyiz. Mazlum ve mağdurların umudu olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni her alanda bayındır kılmanın, güçlü, müreffeh, muteber, muvaffak bir ülke haline getirmenin peşindeyiz. Gayemiz millet, hedefimiz büyük Türkiye'dir. Türkiye yüzyılını inşa etmenin haklı gururu ve heyecanı içindeyiz. Söz verdik, ahdettik. Sarsılmaz bir inançla hedefimize kilitlendik. Allah'ın inayeti, milletimizin desteğiyle Türkiye Yüzyılı hedefimize mutlaka kavuşacağız.
"Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en başarılı yıllarını yaşattık"
Bunları söylerken elbette şu gerçeği de ıskalayamıyoruz. Ülkemizde maalesef kendisi tuğla üstüne tuğla koymadığı gibi yapılan her işi engelleyen, engelleyemediğinde de itibarsızlaştırmaya çalışan marazi bir muhalefet anlayışı mevcut. Geçtiğimiz 22 yıl boyunca yaptığımız her hizmeti, inşa ettiğimiz her eseri ülkemizin hanesine yazdırdığımız her kazanımı açık söylüyorum, bu zihniyete rağmen başardık. Hani şair diyor ya, "Öyle yıkma kendini, öyle mahzun, öyle garip nerede olursan ol. İçeride, dışarıda, derste, sırada, yürü üstüne üstüne, tükür yüzüne celladın, fırsatçının, fesatçının, hainin dayan kitap ile dayan iş ile, tırnak ile, diş ile, umut ile, sevda ile, düş ile dayan rüsva etme beni. İşte biz de böyle ağır bir vebali omuzlamanın bilinci ile, millete mahçup olmamak için umut ile, sevda ile, düş ile çalıştık, çabaladık, ter döktük. Önümüze çıkan engellerin üstüne üstüne yürüdük. Fırsatçılara, fesatçılara, içerideki ve dışarıdaki bedhahlara rağmen Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en başarılı yıllarını yaşattık.
"Kreş ve anaokulunun ayrımını bile bilmiyorlar"
Bunların yeni genel başkanlarının eskisinden geri kalır tarafı yok. MEB kendi uhdesinde bulunan kreşlerle ilgili bir yazı gönderiyor. Bu ikazın yapılma nedeni de yine CHP'nin AYM'ye götürdüğü iptal ettirdiği bir düzenleme. Cehalet tek başına katlanılabilir bir eksikliktir. Ama cehalet ve ukalalık birlikte olunca çekilmez bir hal alıyor. Anaokulu ve kreşin ayrımını bilmiyorlar. Bakanlıktan gelen yazıyı dahi okumamışlar. Yazının belediyelere ulaşmasının ardından meydanlara dökülüp kendi akıllarınca bize akıl veriyorlar. Kreş açmanın anaokulu açmanın kuralları bellidir. Kimse ben kurallara uymuyorum diyemez.
Teğmenlerin kılıçlı yemini
Benzer söylemi teğmenlerle ilgili de söylüyorlar. CHP bu konuda önüne arkasına bakmadan konuşuyor. TSK'da disiplin hayati öneme sahiptir. Komutanların talimatına rağmen disiplinsizlik yapan teğmenlerin yarın neler yapabileceğini kim bilir. Kılıç şakırtıları arasında disiplinsizlik yapanları kahramanlaştırmak neyin nesidir. Bu ordu bir zümrenin, partinin değil milletin ordusudur. Bu ordu ölürsem şehit kalırsam gazi diyen serdengeçtilerin ordusudur.
Bu ordu 3 kıta yedi iklimde İslam'ın bayraktarlığını yapan şanlı bir ordudur. Ordumuzun konumunu gayet iyi biliyoruz. CHP ordumuzun ruh kökünü koparmaya muvaffak olamadı. Ordumuzun yıpratılmasına da provoke edilmesine de izin vermeyiz. Kahraman ordumuz vesayet heveslilerinden ve FETÖ'cü hainlerden temizlendikçe terörle mücadeleyi daha etkin hale getirmeye başlamıştır."