Ekonomilerdeki hassasiyetler 2020 krizini tetikleyebilir  

Okuma Süresi: 3 Dakika
Ekonomilerdeki hassasiyetler 2020 krizini tetikleyebilir  
Doviz.com
24.12.2019 15:39

(DHA) – Morgan Stanley Asia Yönetim Kurulu Başkanı Ekonomist Stephen Roach, reel ekonomiler, finansal varlık fiyatları ve yanlış yönlendirilmiş para politikalarına yansıyan, küresel ekonomiye yönelik zayıflıkların karşı karşıya kalacağı büyük risklerin “krize yol açabileceği” uyarısı yaptı.

Roach’un Project Syndicate’de yayınlanan “2020 Krizi” başlıklı yazısında, ekonomik kriz öngörüleri kapsamında ekonomistlerin yapabileceği en doğru şeyin zayıflıkları belirlemek olduğuna dikkat çekildi. Reel ekonomideki veya finansal piyasalardaki dengesizlikleri incelemenin büyük bir şokun yol açacağı olası sonuçlara dair bir fikir verdiğini belirten Roach, hassas ekonomi ve piyasalarda düzeltmeye yol açmasının çok da zor olmadığını vurguladı.

Bu kapsamda Roach, zayıflık kaynağı olarak en çok merkez bankalarının fazla genişletilmiş bilançolarından endişelendiğini belirtti. Roach, bu endişelerini şöyle sıraladı:
“İlk olarak, merkez bankalarının bilançoları inkar edilemez bir şekilde fazla genişletildi. ABD Merkez Bankası (Fed), Avrupa Merkez Bankası (ECB) ve Japonya Merkez Bankası (BoJ) gibi küresel ekonominin önde gelen merkez bankalarının toplam varlıkları 2019 Kasım ayında 14.5 trilyon dolara ulaştı. Bu düzey, 2018 başındaki rekor düzey olan 15 trilyon doların hafif altında kalırken, kriz öncesi dönemde görülen 4 trilyon dolar düzeyinin de 3.5 katından fazla oldu.

“İkinci olarak merkez bankaları bilançolarının genişlemesi aslında temel olarak başarısız olan politika denemelerine işaret ediyor. Evet, on yıl önce yıkılan piyasaların altına dayanak olarak bu mantıklıydı, fakat ekonomik toparlanmaya yol açacak kadar güçlü olamadı. Merkez bankaları bilanço genişlemesinin toparlanma döneminde kriz dönemindeki gibi kullanılabileceğini öngörmüştü, ama bu da olmadı. ABD, Euro Bölgesi ve Japonya’nın toplam nominal Gayri Safi Yurtiçi Hasılası (GSYH) 2008’den 2018’e kadar 5.3 trilyon dolar artarken, bu rakam, aynı dönemde merkez bankalarının bilançolarında görülen 15 trilyon doların yarısını oluşturdu. Kalan 4.7 trilyon dolar da, varlık piyasalarında kriz sonrası dönemde fırlayan büyük likidite enjeksiyonu dönemine denk geldi.

“Üçüncü olarak merkez bankaları, ekonomik toparlanmayı teşvik etmek için bilançolarına daha fazla para ekledi.

“Burada sorun, uzun süredir uygulanan, fakat artık kullanılması uygun olmayan fiyat istikrarı talimatında yatıyor. Söz konusu politika, artık enflasyon ve finansal istikrara yönelik artan risklerle uyumlu değil.

“Böylesine hassas bir düzende 2020 krizinin başlaması çok da zor değil. Buna karşın, üç risk listemin başına geliyor: korumacılık, popülizm ve politik işlevsizlik. Özellikle ABD ve Çin’in vardığı anlamsız ticaret anlaşması sonrası korumacılık politikalarının dayanıklı seyri endişe veriyor. Hindistan Başbakanı Narendra Modi’nin “Hindu ulusu” seferi, küresel olarak popülizme doğru en rahatsız edici gelişmelerinden biri olabilir. Ve tabi ki azil süreci destanı da

Washington’ın politik işlevsizliğini daha da bilinmez bölgelere taşıyor.

“Krizi ateşleyecek olan şey belki de başka bir şey olacak, belki büyük bir şok bile görülmeyecek. Fakat hassasiyetin düzeyi, özellikle reel ekonomiler, finansal varlık fiyatları ve yanlış para politikaları kapsamında ciddiye alınmalı. Bu karışıma bir de şok eklersiniz, kısa bir süre içinde 2020 krizini elde edersiniz."

REKLAMI KAPAT X