İngiliz hükümetinin, nükleer enerjide "70 yılın en büyük genişleme planı" olarak nitelendirdiği yeni yol haritasında, nükleer enerji kapasitesini 2050'ye kadar 4 kata kadar artırmayı hedeflediği bildirildi.
Enerji Güvenliği ve Sıfır Emisyon Bakanlığından yapılan açıklamaya göre, İngiltere, nükleer enerji kapasitesini 2050 itibarıyla 24 gigavata çıkaracak.
Böylece, ülkenin nükleer enerji kapasitesi bugünkü seviyesine göre 4 kat artacak ve elektrik ihtiyacının yüzde 25'i nükleer santrallerden karşılanacak.
İngiliz hükümetinin nükleer enerjide "70 yılın en büyük genişleme planı" olarak nitelendirdiği yol haritası kapsamında, büyük çaplı nükleer enerji santrallerinin yanı sıra küçük modüler reaktör teknolojileri de yer alacak.
Hükümet, 2030-2044 döneminde her 5 yılda 3 ila 7 gigavat nükleer enerji kapasitesi için yatırım kararı alınmasını hedeflerken, söz konusu kapasite artışlarının 20 yılda 80 bin ilave istihdam sağlayacağı öngörülüyor.
İngiltere Başbakanı Rishi Sunak, yol haritasına ilişkin değerlendirmesinde, nükleer enerjinin İngiltere'nin karşı karşıya olduğu enerji sorunları için "mükemmel bir panzehir" olduğunu belirterek, "Nükleer enerji çevreci, uzun vadede daha ucuz ve İngiltere'nin enerji güvenliğini sağlayacak. Bu yol haritasının uzun vadeli doğru bir karar olduğunu düşünüyorum ve 2050'de net sıfır emisyon hedefimize ulaşmamız için önemli. Bu plan, enerji güvenliğimizi sağlarken, ekonomimizi büyütmek için ihtiyaç duyduğumuz iş ve becerileri yaratacak." ifadesini kullandı.
Enerji Güvenliği ve Sıfır Emisyon Bakanı Claire Coutinho da enerji arz güvenliğini güçlendirerek İngiltere'nin Rusya ile enerji tedarikine ilişkin yaşanan sorunları bir daha yaşamayacağını bildirdi.
Nükleer enerjinin "en güvenilir ve düşük karbonlu" enerji kaynakları arasında olduğunu kaydeden Coutinho, "Yerli nükleer enerjiye son 70 yılın en büyük yatırımını yapıyoruz. Birleşik Krallık'ta gelişmiş nükleer yakıt üretmeye yönelik 300 milyon sterlinlik planımız, yurt içi ve yurt dışındaki nükleer santrallere tedarik sağlayacak ve Kremlin'in küresel enerji piyasaları üzerindeki hakimiyetini daha da zayıflatacaktır." değerlendirmesinde bulundu.