İstanbul Ticaret Borsasının (İSTİB) her ay gerçekleştirdiği "Borsa Meydanı'nda Sektörler Konuşuyor" toplantısında, bu ay tarım sigortacılığı ele alındı.
İSTİB'den yapılan açıklamada, çevrim içi gerçekleştirilen toplantıda tarım sigortası yaptıran çiftçi sayısındaki düşüşün en önemli nedenlerinin yüksek primler, geciken hasar ödemeleri ve ekspertiz sorunları olduğu aktarıldı.
Toplantıya, İSTİB Meclis Başkanı Ahmet Bülent Kasap, Tarım Sigortaları Havuzu (TARSİM) Yönetim Kurulu Üyesi ve Tarım Sigortaları Havuz İşletmesi Genel Müdürü Bekir Engürülü, Bereket Sigorta Genel Müdürü Faruk Gökçen, Salihli Ticaret Borsası Başkanı Yetiş Aksoy ve Sarıgöl Üzüm Üreticileri Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Yusuf Tüfekci katıldı.
Açıklamada toplantıdaki konuşmasına yer verilen İSTİB Meclis Başkanı Ahmet Bülent Kasap, toprağa emek veren çiftçinin, yalnızca üretici değil, aynı zamanda toplumun gıda güvenliğini, ekonomik istikrarını ve kırsal refahını temin eden temel aktör olduğunu belirterek, "Bu hayati sektör, doğanın tüm risklerine açık bir üretim alanıdır. Kuraklık, dolu, don, sel, fırtına gibi afetler yalnızca ürünleri değil, üreticinin umudunu da yok edebilmektedir. Bu noktada tarım sigortacılığı, üreticimizin alın terini güvence altına alan bir kalkandır. Artan iklim riskleri, üretim desenindeki değişiklikler ve küresel ekonomik dalgalanmalar, tarım sigortacılığının önemini daha da artırıyor." ifadelerini kullandı.
TARSİM Yönetim Kurulu Üyesi ve Tarım Sigortaları Havuz İşletmesi Genel Müdürü Bekir Engürülü de tarımda sürdürülebilirliğin ve gıda güvencesinin sağlanmasında sigortacılığın kritik bir rol üstlendiğini kaydederek, "Tarımda sürdürülebilirlik sadece ekonomik bir zorunluluk değil, aynı zamanda bir gıda güvenliği meselesidir. Özellikle savaşlar, krizler ve iklim değişikliği gibi küresel tehditler karşısında üretimin korunması her zamankinden daha büyük önem taşıyor. Bu noktada kamu destekli TARSİM sistemi, artan riskler karşısında üreticiye güvence sağlayan en modern ve etkili modeldir." değerlendirmesini yaptı.
Çiftçiliğin rastgele değil, bir işletme gibi profesyonelce yapılması gerektiğine dikkati çeken Engürülü, "Çiftçimiz aldığı poliçeyi detaylıca okuyup anlamalı. Daha önce yaşanmamış doğa olayları da başımıza geliyor ve onlarla ilgili bilimsel çalışmalar yapıp mevzuatımızı sürekli güncelliyoruz." ifadelerini kullandı.
"Risklerin doğru şekilde yönetilmesi büyük önem taşıyor"
Bereket Sigorta Genel Müdürü Faruk Gökçen de tarımın üstü açık bir fabrika gibi olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Bu nedenle üretim doğaya bağımlı ve her an risk altındadır. Sigorta sisteminin de tarımın dinamiklerine uygun olarak oluşabilecek riskleri yerinde ve gerçekçi biçimde belirlemesi gerekir. Çünkü üretici ne kazanacağını bilmeden yatırım yapıyor. Dolayısıyla bu sektörde gelirin sürdürülebilir olması için risklerin doğru şekilde yönetilmesi büyük önem taşıyor. Tarım sigortası, bu noktada yalnızca zararları karşılayan bir mekanizma değil, aynı zamanda üreticinin geleceğe güvenle bakabilmesini sağlayan stratejik bir araçtır."
Salihli Ticaret Borsası Başkanı Yetiş Aksoy, tarım sigortalarında sahada yaşanan sorunlara ve küçük üreticilerin sistemden uzaklaştığına dikkati çekerek, "Üretimimiz tamamen üstü açık, doğrudan iklim risklerine açık bir sistem. Girdi maliyetlerimiz zaten çok yüksek buna bir de sigorta primleri eklendiğinde çiftçi bu maliyeti karşılayamıyor. Bundan iki yıl önce üreticilerimizin yüzde 70-80'i TARSİM sigortası yaptırıyordu, bugün bu oran yüzde 50 seviyelerine gerilemiş durumda. Özellikle küçük üreticiler sigorta yaptıramıyor ya da yaptırmak istemiyor. Bu da sektördeki kırılganlığı artırıyor." değerlendirmesinde bulundu.
Sarıgöl Üzüm Üreticileri Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Yusuf Tüfekci ise hasar ödemelerindeki gecikmelerin sigorta yaptıran çiftçi sayısının azalmasına neden olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Üretici, sigorta yaptırmak istiyor ama maliyetler fazla. En büyük sorunlardan biri de hasar ödemelerinin gecikmesi. Üretici aylarca ödeme bekliyor. Bu yüzden çiftçilerimiz artık sigorta yaptırmak istemiyor. Ayrıca yan yana iki parselden birine yüzde 35, diğerine yüzde 75 hasar oranı verilmesi gibi adaletsizlikler yaşanıyor. Eksperler ürün bazında doğru eğitilmeli ve raporlarını buna göre hazırlamalı."
