
Meclise sunulan yeni yasa teklifiyle birlikte ÖTV sisteminin değişmesi gündeme gelirken, Otomotiv Distribütörleri ve Mobilite Derneği (ODMD) Başkanı Ali Haydar Bozkurt’tan dikkat çekici açıklamalar geldi. Bozkurt, Cumhurbaşkanına verilen geniş yetkinin kalıcı ve adil bir vergi sisteminin inşası için önemli bir fırsat sunduğunu belirtti ve matrah sistemine dayalı geçici çözümlerin otomotiv sektörüne zarar verdiğini vurguladı.
“Matrah sistemine dayalı yapı geçici çözümler doğuruyor”
Yeni yasa teklifinin, ÖTV matrah oranlarının ve genel ÖTV oranlarının değiştirilmesine ilişkin Cumhurbaşkanına geniş yetkiler tanıdığını belirten Ali Haydar Bozkurt, bu yetkinin modern bir vergi mimarisi kurmak için önemli bir imkân sunduğunu ifade etti. Bozkurt, “Yasa tasarısına baktığımızda, hala matrah sistemine dayalı bir düzenleme planlandığını görüyoruz. Matrah sisteminin sakıncalarını ve dezavantajlarını geçmişte birçok kez gördük. Araç vergilerinin fiyata bağlı olması piyasada spekülasyonlara ve haksız zenginleşmelere neden olabiliyor. Bu nedenle bu sistem, ancak geçici bir çözüm olabilir. Her zaman daha kalıcı ve uzun vadeli bir vergi sisteminden yana olduğumuzu belirtiyoruz” diyerek sektördeki belirsizliklere dikkat çekti.
Güncellenen matrahların hızla anlamını yitirdiğini hatırlatan Bozkurt, fiyatların enflasyonist ortamda sürekli değişmesi nedeniyle tüketicilerin ve bayilerin ay ay farklı modellere yönelmek zorunda kaldığını, bu durumun piyasa istikrarını tehdit ettiğini dile getirdi.
“Vergi yapısı otomobil erişimini zorlaştırıyor”
Bozkurt, ODMD olarak otomobile ulaşımı kolaylaştıran, vergi yükünü tüketici lehine yeniden düzenleyen alternatif senaryolar hazırladıklarını belirtti. “Devletin toplam gelirlerinin azalmadığı, araçlar üzerindeki vergi yükünün daha adil dağıtıldığı ve modern araç kullanımını teşvik eden bir vergi sistemini savunuyoruz. Mevcut yüksek vergilendirme yapısı, tüketicilerin otomobil sahibi olmasını zorlaştırırken, iç pazarın büyümesini de engelliyor. Bu konuda bakanlıkla ve kamuoyuyla daha önce paylaştığımız, ÖTV’nin kademeli olarak düşürülmesi ve sıfırlanmasıyla ilgili bir senaryomuz da bulunuyor. Gerekirse bu çalışmalarımızı her zaman yeniden paylaşmaya hazırız” açıklamasında bulundu.
ODMD, 2022 sonunda kamuoyuna sunduğu 10 yıllık ÖTV sıfırlama planında, pazar büyümesinden ihracata, istihdam artışından dış ticaret fazlasına kadar birçok kalemde Türkiye’ye orta vadede ciddi kazanımlar sağlayacak hedefler ortaya koymuştu.
ODMD’nin 10 yıllık ÖTV planında neler var?
2022 yılında açıklanan plana göre, ÖTV oranlarında kademeli bir indirimle otomotiv pazarının 2034 yılına kadar 2,25 milyon adede, otomobil satışlarının ise 1,5 milyon adedin üzerine çıkacağı öngörülüyor. Bu büyümeyle birlikte Türkiye otomotiv sektörünün dünyadaki konumu güçlenecek, bin kişiye düşen otomobil sayısının 219’dan Doğu Avrupa ortalaması olan 365 seviyesinin üzerine çıkması sağlanacak.
Plana göre üretim hacmi 3 milyon adede, otomotiv ihracatı ise 30 milyar dolardan 50 milyar dolara ulaşabilecek. Yeni yatırımlarla birlikte yan sanayide de kapasite artışı ve yüksek teknolojili komponent üretimine yönelim bekleniyor.
İstihdamın yüzde 50 artarak 750 bin kişiye ulaşabileceği belirtilirken, kilometre bazlı ve emisyon odaklı vergilendirme sayesinde ÖTV gelirlerindeki kaybın telafi edileceği ifade ediliyor. Aynı dönemde MTV gelirlerinin toplam 15 ila 20 milyar TL seviyesinde artabileceği tahmin ediliyor.
Araç parkının yaş ortalamasının düşmesiyle yakıt verimliliği artacak, ikinci el ihracatı teşvik edilerek cari açığın kapanmasına pozitif etki sağlanabilecek. Otomobil ve yan sanayi ihracatının katkısıyla yılda yaklaşık 10 milyar dolarlık bir dış ticaret fazlası yaratılması hedefleniyor.
4x4 ticari araçlara yüksek vergi riski: Sektör uyarıyor
Bozkurt’un altını çizdiği bir başka başlık ise ticari araçların 4x4 modelleri oldu. Meclisteki yasa teklifinde yer alan ve bu araçlar için ÖTV oranının yüzde 4’ten yüzde 50’ye çıkarılmasına ilişkin hükmün sektöre zarar verebileceğini savundu.
“Bu ÖTV değişikliğinin aniden gelmesi, piyasada dengeleri değiştirecek ve ciddi zarar verecek sonuçlar doğurabilir. Bu tür araçlar yurt dışından ithal edilen araçlar ve bilindiği gibi araçların ithal edilmesi belli süreçleri gerektiriyor. Dolayısıyla markaların teyit edilmiş siparişleri ve yolda olan araçları var. Eğer vergi oranı bir anda yüzde 4’ten yüzde 50’ye çıkarsa, bu durum sektör için ciddi zararlara yol açacaktır. Üstelik bu tip araçlara ihtiyaç duyan madencilik ve inşaat gibi sektörler bu değişiklikten büyük zarar görecektir” diyerek söz konusu artışın yalnızca otomotiv piyasasını değil, ulaşım altyapısına dayalı üretim sektörlerini de etkileyeceğini dile getirdi.
Mobilitenin artık bir lüks değil, temel bir ihtiyaç olduğunu vurgulayan Bozkurt, “Araçlara ulaşmanın her zaman daha kolay olması gerektiğini savunuyoruz. Ancak artış konusunda bir karar alınacaksa buna belirli bir sürenin verilmesi veya makul artışlar olması gerektiğini düşünüyoruz” diyerek vergi artışlarının kademeli ve öngörülebilir olmasına dikkat çekti.
Ne olmuştu?
Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulan yasa teklifinde, taşıtların motor silindir hacmi, batarya kapasitesi ve menzil gibi teknik verilerine göre farklı ÖTV oranları uygulanabilmesine ilişkin düzenlemeler yer almıştı.
Teklifte ayrıca binek otomobillerin ÖTV oranları ve matrahlarının, piyasa fiyatlarını doğrudan etkilemeden güncellenebilmesi için esnek bir sistem kurulması önerilirken en düşük ÖTV oranının da yüzde 80 olarak sabitlenmesi öngörülmüştü.