Mehmet ÇİL/DATÇA (Muğla), (DHA)- MUĞLA'nın Datça ilçesinde düzenlenen konferansa konuşmacı olarak katılan Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Muammer Tuna, turizm merkezlerindeki kentleşmeye dikkat çekip, "Bu turizm merkezlerinden, Datça dışındakilerin büyük bir kısmı gelişimlerini büyük ölçüde tamamlamış durumda ve bazıları gerileme evresine girmiştir. Adeta büyük kentlere dönüşmüşlerdir. Kuşadası buna örnek gösterilebilir. Turizm merkezi olmaktan uzaklaşarak, yerleşik yazlık şehre dönüşmeye başlıyor. Bugün Kuşadası'na tatile giden var mı? Yok. Niçin? Çünkü Kuşadası'nın, artık İstanbul'dan farkı yok" dedi.
Datça'da 'Turizmin Gelişmesinin, Toplumsal ve Kültürel Değişime Etkileri' konferansı düzenlendi. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Datça Şubesi tarafından, Ecevit Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen konferansa Muğla Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Muammer Tuna konuşmacı olarak katıldı. Datça Belediye Başkanı Gürsel Uçar ve az sayıda kişinin izlediği konferansta, turizmin toplumsal ve kültürel değişimdeki olumsuz etkileri ele alındı, çözüm önerileri anlatıldı. Prof. Dr. Muammer Tuna, turizmin gelişmesiyle birlikte dünyanın her yerinde bazı toplumsal sorunlar yumağının ortaya çıktığına dikkat çekti. Turizmin görünen yüzünde daha çok eğlencenin, gelir düzeyinin ve hizmet artışının bulunduğunu belirten Prof. Dr. Tuna, "Bunlar elbette olumlu gelişmelerdir. Ancak bir de turizmin görünmeyen yüzü vardır. Madalyonun parlak olmayan ve pek görmek istemediğimiz bu yüzü de en az parlak olan yüzü kadar önemlidir. Özellikle can sıkıcı ve can alıcıdır" diye konuştu.
'TURİZM MERKEZLERİ BÜYÜK KENTLERE DÖNÜŞÜYOR'
Datça'nın turizmde, henüz gelişme aşamasında olduğuna değinen Prof. Dr. Tuna, "Datça, henüz turizmde gelişme aşamasında olan ve gelişme potansiyeli yüksek olan bir kenttir. Civarında birçok tarihi ve turistik kentler bulunuyor. Bu turizm merkezlerinden, Datça'nın dışındakilerin büyük bir kısmı gelişimlerini büyük ölçüde tamamlamış durumda ve bazıları gerileme evresine girmiştir. Adeta büyük kentlere dönüşmüşlerdir. Kuşadası buna örnek gösterilebilir. Turizm merkezi olmaktan uzaklaşarak, yerleşik yazlık şehre dönüşmeye başlıyor. Bugün Kuşadası'na tatile giden var mı? Yok. Niçin? Çünkü Kuşadası'nın, artık İstanbul'dan farkı yok" dedi.
'DATÇA'NIN AVANTAJI, KORUMA BÖLGESİ OLMASIDIR'
Datça için de gelecekte aynı risklerin söz konusu olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Tuna, "Çünkü Datça turizmin gelişmesinde, henüz maksimum seviyeye ulaşmadı. Datça'nın sürdürülebilir turizm açısından hâlâ önemli bir potansiyeli bulunuyor. Datça bu gelişme potansiyelini iyi kullanabilir ve daha sürdürülebilir bir formata dönüştürebilirse bu şans olacaktır. Datça'nın, özel çevre koruma bölgesi olması, Datçalılar için dezavantaj gibi görünmesine rağmen aslında turizmin sürdürülebilirliği ve korunması açısından avantajdır" diye konuştu.
'ÇÖZÜM BULAMAYAN YERLERDE TURİZM BİTİYOR'
Turizmin uygulandığı bütün ülkelerde, zirve noktasına ulaşan kentlerin sonrasında gerileme aşamasına girdiklerini, önlemini alanların ise gerilemeyi durdurup yeniden yükselişe geçtiklerini belirten Prof. Dr. Tuna, "Tüm dünyada şimdi, daha sürdürülebilir bir turizm arayışı var. Çözüm bulamayan yerlerde turizm yavaş yavaş tedavülden kalkıyor. Bunun örnekleri var. Zamanında çok parlak turizm kenti olup da şu anda ayağınızı denize sokamadığınız yerler var" dedi.
Turizmin gelişmesinin, ailelerin ekonomik gelir düzeyi, hizmetler ve okullaşma oranının artışı gibi olumlu etkileri olduğunu kaydeden Prof. Dr. Tuna, şöyle devam etti:
"Ancak aile bağlarının zayıflaması, alkol ve uyuşturucu alışkanlıklarının, trafik kazalarının artması gibi olumsuz etkileri de var. Olumsuz etkilere karşı, gözümüzü açık tutmak gerekiyor. En önemli kritik nokta, geleneksel ve toplumsal bağların yavaş yavaş zayıflamasıdır. Eğitim seviyesi düşük insanların, birden bire zenginleştiğini düşünürsek, bu ailelerin turizmin olumlu ve olumsuz etkileri karşısında dengeyi tutturabilmeleri son derece zordur."
SOSYAL KÜLTÜREL VE SPORTİF FAALİYET MERKEZLERİ KURULMALI
Turizmin olumsuz etkilerinden kurtulabilmek için Batı'da bazı önlemlerin alındığını ifade eden Prof. Dr. Muammer Tuna, "Özellikle, gençlik merkezleri kurularak sosyal, kültürel ve sportif faaliyetlerle gençlere meşgale yaratmak gerekiyor. Böylelikle, toplumsal bağların yeniden kuvvetli hale gelmesi sağlanabilir. En önemli görev; yerel yönetimlere ve sivil toplum kuruluşlarına düşüyor. Biliyorum bazı çabalar var ancak bu çalışmaların daha üst seviyeye çıkarılması ve kurumsallaşması, yaygınlaştırılması gerekiyor. Her genç mutlaka bu organizasyonlardan birinin içerisinde aktif yer almalı. Açıkça söyleyeyim, bunun başka da yolu yok" dedi.