Onlarca yıllık büyüme ve birleşmelerin ardından zirveye ulaşan LVMH, 2025’in ilk yarısında yaşanan gelir düşüşü ve kâr daralması lüks devin yönünü sorgulatır hale getirdi. Shanghai'de inşa edilen 17.000 metrekarelik yeni Louis Vuitton yapısı, bu tabloya anlam yüklemek isteyenler için simgesel bir nitelik taşıdı. Louis Vuitton’un Shanghai’da açtığı yeni yapı, işlevselliğiyle olduğu kadar biçimiyle de dikkat çekti. Devasa bir gemiyi andıran binanın gövdesi, markanın ikonik monogram desenleriyle kaplandı. Bu yapı, aynı zamanda bir mağaza, restoran, müze ve reklam panosu olarak kurgulandı. Son kırk yılda yapılan birleşmeler ve satın almalar, LVMH’yi bir lüks imparatorluğuna dönüştürdü. Louis Vuitton ve Dior gibi moda evlerinden, Hennessy ve Moët & Chandon gibi içki markalarına; saat üreticilerinden otellere ve perakendecilere kadar 75 bağımsız maison’un bir araya getirildiği bu yapı, geçtiğimiz yıl 85 milyar euro (100 milyar dolar) ciro elde etti. Sektörün diğer iki büyük oyuncusu Kering ve Richemont’nun dört katı büyüklüğüne ulaşıldı. Son on yılda Tiffany & Co, Belmond ve Rimowa gibi prestijli markalar onun liderliğinde gruba katıldı. LVMH’nin piyasa değeri bu süreçte yaklaşık 450 milyar euro seviyesine ulaştı ve bu durum Bernard Arnault’u kısa süreliğine dünyanın en zengin insanı konumuna taşıdı. Durgun sular, ağır hasarlar: ekonomik gerileme ve değer kaybı 24 Temmuz’da LVMH, 2025 yılının ilk yarısında gelirlerinin yıllık bazda %4 oranında azaldığını ve net kârın %22 gerilediğini açıkladı. Amerika ve Çin gibi lüks tüketimin lokomotifi iki pazarda harcamalar düşüşe geçti. Avrupa menşeli ürünlere yönelik Amerikan tarifeleri de bu eğilime katkıda bulundu. Şirketin piyasa değeri son bir yılda %25’ten fazla değer kaybederek 250 milyar euronun altına indi. Hermès, Bernard Arnault’nun yıllar önce satın alamadığı ve hâlâ kıskançlıkla izlediği bir marka olarak, geçen yıl yalnızca 15 milyar euro ciro yapmasına rağmen sektördeki en değerli şirket konumuna yükseldi. Fransız zenginler listesinin zirvesi de Hermès ailesine geçti. Bazı markaları imaj açısından da sarsıldı. LVMH’nin içki bölümü olan Moët Hennessy, eski çalışanların yönelttiği cinsel taciz, mobbing ve haksız işten çıkarma iddialarıyla karşı karşıya kaldı. Şirket ise bu suçlamaları reddetti. Yeniden rota çizme çabası: Arnault ve aile planlaması Bernard Arnault, bu zor dönemde yönü tekrar sakin sulara çevirmeye çalıştı. İçki, saat ve perakende bölümlerinin başına yeni yöneticiler atandı. Lüksü yalnızca ultra zenginlere değil, daha geniş kitlelere de pazarlama çabası, LVMH markalarının ekonomik dalgalanmalara karşı daha hassas hale gelmesine ve seçkinlik algısının zedelenmesine neden oldu. HSBC analistleri, Louis Vuitton’u bu yönüyle “şizofrenik” bir marka olarak niteledi çünkü marka hem çikolata ve kozmetik gibi giriş seviyesi ürünler sunuyor hem de son derece pahalı çanta ve valizleriyle ultra lüks segmentte konumlanıyor. Moët Hennessy'nin durumu daha da endişe verici bir hal aldı. Kârlar azalırken, binlerce işten çıkarma kararı alındı. Analistler, genç tüketicilerin alkol tüketiminde eski kuşaklara kıyasla daha temkinli olduğunu, içki tükettiklerinde ise genellikle LVMH'nin baskın olduğu konyak gibi ürünleri tercih etmediklerini gözlemledi. Şarap ve içki bölümü, LVMH'nin faaliyet kârına artık %10'dan daha az katkı sağlıyor. Bu oran, on yıl öncekinin yarısına denk geliyor. Hermès’in yükselişi ve ayrışma çağrıları: bölünme sinyalleri Buna karşın Hermès, yalnızca son derece varlıklı kesime odaklanarak büyümeye devam etti. Şirketin piyasa değeri ile net kâr oranı arasındaki çarpan, LVMH'nin iki katına çıktı. Benzer çarpanla değerlendirilen bir başka ultra lüks moda markası olan Brunello Cucinelli de bu trendi teyit etti. Eğer Louis Vuitton markası Hermès ile aynı değerleme çarpanıyla hesaplansaydı, yalnız başına tüm LVMH grubundan daha değerli hale gelirdi. Bu durum, LVMH’nin yapısal bir ayrışmaya gitmesi yönündeki çağrıları artırdı. 25 Temmuz’da ortaya çıkan haberlerde, Louis Vuitton’un eski kreatif direktörü tarafından kurulan moda markası Marc Jacobs’un satışı değerlendirilmeye alındığı ifade edildi. Çok daha cesur bir adım, sıkıntılı içki bölümünün elden çıkarılması olurdu. Guinness ve Johnny Walker gibi markaların sahibi olan Diageo, Moët Hennessy’nin üçte birine hâlihazırda sahip ve geçmişte geri kalan hisseleri alma yönünde istek göstermişti. Diageo kendi kâr düşüşüyle uğraşmakta ve kısa süre önce genel müdürüyle yollarını ayırmış olsa da, bira işini elden çıkararak bu satın almayı mümkün kılabileceğine dair spekülasyonlar sürüyor. Aile saltanatına hazırlık: Arnault’nun gölgesinde yeni nesil 76 yaşındaki Bernard Arnault, bu karmaşık tabloyu yönetirken, liderliği devretme sürecini de eş zamanlı olarak şekillendiriyor. Şirketin geleceğini aile içinde bırakmayı açıkça hedefleyen Arnault, beş çocuğunu da imparatorluğun farklı alanlarında görevlendirdi. Kızı Delphine, Dior’un başına getirildi ve LVMH’nin icra komitesinde yer alan tek çocuk oldu. Bu durum onu babasının en muhtemel halefi haline getirdi fakat başka seçenekler de öne çıktı. Şubat ayında Alexandre, Moët Hennessy’nin başkan yardımcılığına getirildi. Mart ayında ise Frédéric, Loro Piana’nın başına geçti. Arnault, halefiyet konusunda gelen soruları yanıtlamayı sürekli reddetti. 75 olan yaş sınırını üç yıl önce 80’e yükselten Arnault, bu yıl başında bu sınırı 85’e çıkardı. Bu durum, şirketin rotasını yeniden dengeye oturtmadan görevinden çekilmeyi düşünmediğine işaret ediyor. Yine de bazı yatırımcılar, modern lüks sektörünün mimarı olarak görülen bir liderin yerine başka bir ismin geçmesinin ne ölçüde mümkün olabileceğini sorgulamaya devam ediyor. Bernard Arnault’un şapkayı askıya asmadan önce atması gereken çok adım var gibi görünüyor. kaynak:the economist