Tahvil-bono piyasasında 2 yıllık gösterge tahvilin bileşik faizi, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK) hafta sonu yaptığı yeni kredi düzenlemesi ve Merkez Bankası'nın faiz indirimini sürdüreceği beklentisiyle Kasım 2016'dan bu yana en düşük seviye olan yüzde 10,02'ye geriledi.
BDDK'nın yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının ekonomik etkilerini hafifletmek ve bankaların kaynaklarını daha verimli kullanılmasını sağlamak için yaptığı yeni kredi düzenlemesi ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB), 22 Nisan'da yapacağı Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında indirime gideceği beklentisi, 2 yıllık gösterge tahvilin bileşik faizini yaklaşık son 4 yılın en düşük seviyesine çekti.
Ocak ayında düşüş eğiliminde hareket eden 2 yıllık gösterge tahvilin bileşik faizi şubatta uzun bir aradan sonra tek haneye inmiş ancak, Kovid-19 salgınının ortaya çıkardığı belirsizliklere paralel hızla yüzde 12 seviyelerine yükselmişti.
Nisan'da yüzde 12,71 ile Kasım 2019'dan bu yana en yüksek seviyeye ulaşan 2 yıllık gösterge tahvilin bileşik faizi, BDDK kararları ve Merkez Bankası'nın faiz indireceğine yönelik beklentilerle birlikte yüzde 10,02'ye geriledi.
"Kredilerin tabana yayılması ve KOBİ'lere ulaşması çok önemli"
İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sefer Şener, AA muhabirine konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede, BDDK'nın aktif rasyo ile ilgili kararının ardından bankaların 1 Mayıs'a kadar bu oranı tutturmak için tahvil alımına yöneldiğini, böylece tahvil faizlerinde 200 baz puanı aşan bir gerilemenin meydana geldiğini söyledi.
BDDK'nın kararıyla birlikte politika faizi ve piyasa faizleri arasındaki makasın da minimize edildiğini belirten Şener, tahvil faizlerindeki bu gerilemede TCMB'nin çarşamba günü yapacağı politika faizi toplantısında faiz indirimine gitmesinin beklenmesinin de etkili olduğunu ifade etti.
Şener, bankaların bu oranı her ay tutturmak zorunda olduklarına, aksi takdirde ceza ödemek zorunda kalacaklarına dikkati çekerek," Bu cezalarda özel bankalarda sermayedarlar tarafından karşılanacağı için bankalar cezalı duruma düşmemek adına gayret göstermektedir." şeklinde konuştu.
BDDK'nın döviz mevduat katsayısını da yüzde 1,25'e yükselttiğini kaydeden Şener, böylece özel mevduat bankalarının yurt dışındaki döviz varlıklarının en azından bir kısmının Türkiye'ye getirilip swap sistemine veya tahvil alımına katkı sağlanmasının hedeflendiğini belirtti.
Şener, şunları kaydetti:
"Bundan sonraki süreçte kredilerin tabana yayılması ve KOBİ'lere ulaşması çok önemli. Yeni kredilerde ticari, KOBİ kredisi ve kurumsal kredi dağılım oranı büyük önem arz ediyor. Bu krediler KOBİ'lere ulaştığı takdirde toplumun beklentilerini karşılayacaktır. BDDK'nın bu kararıyla birlikte özel sektör mevduat bankalarının daha çok KGF kredisi ve ivme kredisi vermesi sağlanacaktır."
"Verim eğrisi tüm vadelerde aşağıya kaydı"
Ata Yatırım Direktörü Cem Tözge de BBDK’ın açıklamış olduğu aktif rasyosu kararı sonrası bugün tahvillere yoğun ilgi olduğunu gözlemlediklerini söyledi.
Aktif rasyosunu 1 Mayıs’a kadar tutturması gereken bankaların tahvil piyasasındaki harekette önemli rol oynadığına dikkati çeken Tözge, "Bankalar açıklanan formülasyonda 0,75 ile değerlenen Devlet İç Borçlanma Senedi (DİBS) portföyünü genişletmek için piyasada yoğun şekilde alım yaparlarken, verim eğrisi tüm vadelerde aşağıya kaydı." dedi.
Tözge, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Özellikle, 1-2 yıllık vadedeki tahvil faizlerinde geri çekilme çok daha net görülmekte (200-250 baz puan). BDDK’ın kararı sonrası yaşanan bu sürpriz hareket sonrası bankalar menkul kıymet cüzdanı kaleminden ciddi kar yazacaklarından, alınan kararın banka hisse senetleri üzerinde kuşku uyandıran olası negatif etkisi dengelenmiş oldu."